Autoliv işçileri: MESS’e karşı mücadeleyi sendikacılara bırakmamalıyız
Gebze'deki Autoliv fabrikasında işçilerin gündeminde MESS sözleşmesi var. İşçiler "Fabrikalarımızda birlik olmak için harekete geçmeliyiz" çağrısı yaptı.
Fotoğraf: Pixabay
Veli POLAT
Gebze
Metal fabrikası Autoliv’in Gebze’de üç ayrı fabrikası bulunuyor. TAYSAD Organize Sanayi Bölgesinde direksiyon simidi üretimi, Güzeller Organize Sanayi bölgesinde metal pres ve Gebze Organize Sanayi Bölgesinde (GOSB) emniyet kemeri ve hava yastığı üretiyor. Yaklaşık 2 bin 700 işçinin çalıştığı, Ford, Renault, Toyota, TOFAŞ gibi firmalarla anlaşmalı olduğu Autoliv’de, kriz ve ücretlerin erimesiyle birlikte MESS sözleşmesi işçinin gündemine daha çok girmiş durumda. Türk Metal’in örgütlü olduğu Autoliv’den görüştüğümüz bir işçi, sendikacıların patronun temsilcisi gibi hareket ettiğine dikkat çekerek tüm metal işçilerine “MESS’e karşı mücadeleyi sendikacılara bırakmamalıyız. Fabrikalarımızda birlik olmak için harekete geçmeliyiz” çağrısını yaptı.
"BU SÖZLEŞMEYİ İŞÇİLER DAHA HAZIRLIKLI KARŞILAMALI!"
3 yıldır Autoliv’de çalışan 37 yaşındaki işçi, “2017 yılındaki sözleşme döneminde büyük tartışmalar olmuştu fabrikamızda. İşçiler hem sendikaya hem de patronlara karşı uzunca bir süre olmasa da birlik kurabilmişti. 3 yıllık sözleşme yapılmasını kabul etmemiş ve 2 yıla düşürmüştük. Kıdeme göre seyyanen zam alırken, sosyal haklar içinde yaklaşık yüzde 26.5 zam almıştık” hatırlatmasını yaptı. Yeni sözleşme için de fabrikada yüksek bir beklenti olduğunu dile getiren işçi şöyle devam etti: “Geçtiğimiz sene çok da memnun kalmamıştık. Tabii sendikaya sorarsan, yüzyılın sözleşmesiydi. Bu yıl daha hazırlıklı olmalıyız. İşçilerin az çok anlaştığı üç ana madde olduğunu söyleyebiliriz. Öncelikle bankadan alınan promosyonlar sendikaya verilmeli, sendika da işçiler tarafından denetlenmelidir. Vergi dilimi sabit kalmalı ya da fark olacaksa Autoliv ödemelidir. Bordrolarda ikramiye ve sosyal yardımları çıkarınca asgari ücretin altında bir rakamla karşılaşıyoruz. Bu nedenle ikramiye ve sosyal yardım gibi haklar maaşın dışında olmalı.”
Geçmiş yıllara göre işçi sayısında düşüş olmasına rağmen üretimin aynı şekilde devam ettiğini belirten Autoliv işçisi, “Biz işçiler olarak kazandırıyoruz. Onlar da bizim hakkımızı vermeli. Bugün üç fabrikası varsa bizim sayemizde. Dün fabrika yerleri kiralıkken bugün satın almış durumdalar. Yeni projeler alınıyor. Yani fabrika büyüyor ama işçi durduğu yerde hâlâ. Fabrikanın büyüdüğünü hem biz görüyoruz hem de kendileri ifade ediyor. Enflasyon rakamları falan da düşünülünce bu yıl az önce sıraladığım maddelerin yanında iyi bir zam almak için de işçiler kollarını sıvamalı” diye konuştu.
"TÜRK METAL PATRONUN TEMSİLCİSİ GİBİ"
Türk Metal’in Autoliv işçisinin bir kısmına internet üzerinden anket yolladığını ifade eden Autoliv işçisi, “Telefonlara bir kod göndermişler. Bu kod ile ankete katılıyorsun. Anketin içeriği, ‘Sendikadan memnun musun?’, ‘Sözleşmede ne istiyorsun?’ gibi konular. Tabii duyumlarımıza göre sendikaya karşı olumsuz bir tablo çıkmış. Sözleşme konusuna gelince işçilerle oturup birlikte karar vermektense, ‘sormak için soran’ bir yaklaşımla işçileri kandıracaklarını düşünmesinler. Buyursun gelsin, bölüm bölüm tartışalım, doğru olan bu. Anket yayınlanmadan önce hiçbir üyeye sormadıkları gibi sözleşme konusunu da oldubittiye getirmek istiyorlar. İşçiler bu tarz durumlara karşı uyanık olmalı, birlikte tavır sergilemelidir” dedi.
Fabrikanın Avrupa’ya bağlı çalışan işyeri olduğunu vurgulayan işçi, “Bizim yıllık izinlerimiz bile Avrupa’ya göre oluyor. Hep 32, 33, 34’üncü hafta izin olurdu, böyle söylendi ve herkes buna göre plan yaptı. Mesela benim iki çocuğum var onlarla birlikte rezervasyon yaptırdım. Sendika ise geçenlerde bir kısım işçinin izine çıkamayacağını söyledi. Şimdi hangi akla hizmet böyle yapılıyor. Neye göre seçilecek işçiler, diyelim ki kabul ettik onca plan ve ona harcanan parayı neden cebimizden karşılayalım? Sendika işçiye sormadığı gibi patronun temsilcisi gibi bizlere yön veriyor. Bu anlayışla daha önce Autoliv işçileri karşı karşıya kaldı. Ancak bu sefer daha farklı olur” dedi.
"PATRONLAR İŞÇİYİ SENDİKA ELİYLE EZİYOR"
“Ramazan ayında bile iftar sofrasında sendikacılar işçilerden ziyade patronlarla oturuyor” diyen işçi şöyle devam etti: “Sendikacılar bugün gerçekten işçiden yana değil. Patronların isteğini yerine getiren bir anlayış var. Patronlar artık işçileri sendika eliyle dizginliyor. Daha önce sözleşme döneminde görüldü ki, hiçbir sendika işçinin iradesini savunamadığı gibi koruyamamıştır da. MESS’e karşı mücadeleyi sendika yöneticilerine bırakmamalıyız. İşçiler kendi aralarında fabrikasında birlik olmalı. Hatta diğer fabrikalarla da birleşmenin yollarını aramalı. Bugün Autoliv işçisi, Çolakoğlu, Ford, Renault işçileri ile birliğini kurmadan nasıl kazanacak? Bizler işçilerin seçtiği temsilcilerle bir araya gelmeliyiz. Yapılacak sözleşmede de bu temsilciler yerini almalıdır.”
Daha önce sendikaların yemek yememe, çatal vurma gibi eylemler yaptığını hatırlatan işçi, “Bu tarz eylemler içi boş eylemlerdir. Bugün koşullarımız her geçen gün kötüye giderken bu tarz eylemlerle kazanım olmayacağını da bilmeliyiz. Bizim fabrikamızın bir bölümünde esnek çalışma uygulanıyor. İş olunca gel iş olmayınca gelme anlayışı inşa ediliyor. İşçilerin haklarına saygı duymayı bırakın, ellerinden hakları alınıyor. Bu nedenle daha ciddi eylemler düzenlenmeli. Tüm sendikalar bu sorumlulukla hareket etmeli” dedi. (Gebze/EVRENSEL)
"ARKADAŞLARIMIZ ‘HASTANEYİ GEÇTİ BURASI’ DİYOR"
Autoliv’in yeni açılan fabrikasına işçilerin götürüldüğünü ifade eden işçi, “Hiçbir iş güvenliğinin olmadığı bir alana işçileri götürüyorlar. Orada yıkılan bir çatı var. Kaç kişi iş kazası atlattı! İşveren daha çok kazanacak diye üretime tam hazır olmayan yere işçiyi götürüyorlar. Sendika da seyrediyor. Kadın arkadaşlarımız sıcaktan bayılıyormuş. Ambulans geliyormuş zaman zaman. Orda çalışan işçi arkadaşlarımız, ‘Hastaneyi geçti burası’ diyor. İş makinelerinin çalıştığı yerde üretim olmaz. Sendika da patron da bunu görmeli. Yarın bir gün yaşanacak herhangi bir kazanın sorumlusu olacaklardır” dedi.
TRİBÜNDE DEĞİL SAHADA OLALIM
Birleşik Metal-İş Üyesi Metal İşçisi
Gebze
Krizi biz çıkarmadık ama faturayı biz işçilere kesiyorlar. Aldığımız maaş hayat pahalılığı karşısında eriyip gitti. Benim çalıştığım MEES kapsamındaki fabrikada 8-10 yılllık işçi arkadaşımızın saat ücreti sosyal haklarla birlikte 15 ile 17 TL arasında. Ortalama net ücretimiz 2500-3000 ile arasında, üstelik vergi dilimi nedeniyle elimize geçen net ücretimiz de sürekli düşüyor. Bu nedenle amacı dışında MEES sözleşmesindeki taslağımızda vergi dilimi ile ilgili talebimiz olmalı bu talepte vergi kesintisi sabit olmalı yılbaşında aldığımız net ücret neyse yıl sonunda da aynı net ücreti alabilmeliyiz. Ayrıca güvencesiz , esnek ve eğreti çalışma koşulları son aylarda oldukça artmış durumda nadir işçi alan fabrikalar bile 3-6 aylık sözleşmeli genç işçileri işe alıyor. Üstelik ücretleri işsizlik fonundan karşılıyor. Bizim maaşımızdan kesilen işsizlik fonu da amacı dışında kullanılıyor. Buna da son verilmeli işsizlik fonundan işsiz kalan her işçi yararlanabilmeli ve fon amacı dışında kullanılmasına son verilmelidir.
Kriz nedeniyle Gebze’de binlerce işçi işten atıldı. İşten çıkarmalar özendirildi. İşten atılma tehdidini patronlar sürekli gündemde tutarak bizlere bakın dışarda bir sürü işsiz var işnize sahip çıkın diyerek yıldırmaya korkutmaya çalışıyor. Bu yüzden işten çıkarmalar kesin kes yasaklanmalıdır. Emeklilik yaşı yükseltildi. Emekli maaşı düşürüldü. Hem mezarda emekli olmamız hem de düşük emekli maaşı almamız yasalaştı. Emekli hakkı içim mutlaka mücadele etmememiz lazım. Gebze’de patronlar 30 yaşın üstündeki işçiyi işe almıyorlar. Ama emeklilik yaşı 65. Bizim fabrikaya Temmuz ayının başında 3 aylık geçici işçi alındı alınan işçilerin büyük çoğunluğu yaz tatilene giren 18 yaşını doldurmuş genç işçilerdir. Üstelik 2-3 aylık dönem işçileriydi. Çalışma saatleri Türkiye’de çok uzun. Geçinebilmek için fazla mesai yapmak zorunda kalıyoruz. Kriz var gerekçesiyle mesailerin olmadığı birçok fabrikada arkadaşlarımız ek iş yapmak zorunda kalıyor.
MEES sözleşmesinde çalışma sürelerini düşüren taleplerimiz olmalı. Bir çok fabrikada döner vardiya sistemi var 1 günlük hafta tatilimizin günü bile belli değil. Taslağımızda 35 saat 2 gün hafta tatili talebimiz olmalı. Çalışmaktan bırakın sosyal yaşantımızı ailemizle bile zaman geçiremiyoruz. Bir çoğumuz kredi kartı borcu altında ezilip duruyoruz. Kartların anca asgarisini ödüyoruz. Bu borç yükü fabrikalarda işsiz kalma kaygısı ile birleşince hak gasplarına karşı sessiz kalmamızı sağlıyor. Bence devlet nasıl patronların vergi borçlarını siliyorsa bizimde kart borçlarımızı silmeli.
Bütün bunların yanında en acısıda iş cinayetlerinde sürekli artış oluyor. Haziran ayında Gebze’de iş cinayetlerinde rekor kırıldı. Bütün bunlara karşı işçi arkadaşlarımızın birçoğu kendilerince çözüm bulmaya çalışıyor. Kimimiz ek iş, mesai yapmaya, kimimiz birkaç bankanın kredi kartını kullanmaya; kimimiz iddaa ve loto oynamaya başvuruyor. Öyle ki 3-4 işçi arkadaş bir araya gelip ortak iddaa loto kuponu yapıyor o hafta zengin olma hayaliyle yaşıyor. Ama tüm bunlar içinde bulunduğumuz zor durumu çözmüyor.
Önümüzdeki haftalarda sendikalarımız ile MESS toplu sözleşme masasına oturacak bu sözleşme alacağımız ücretlerimizi, sosyal haklarımızı ve çalışma koşullarımızı belirleyecek. MESS’in kriz bahanesine sarılarak haklarımıza daha geniş saldıracağı ortadadır. Kriz var işsiz kalmak, ücretsiz izine çıkmak yerine daha aklı başında davranmamız gerekir diye kendi sendikalarımızdan da şimdiden sesler yükselmeye başlandı. Ayrıca kıdem tazminatlarımızın gaspı da gündemde buna karşı sessiz kalamayız. MESS’e karşı haklarımızı korumak yeni haklar elde etmek için birleşmekten ve mücadele etmekten başka yolumuz yok. Kaderimizi masa başındakı pazarlıklara mı teslim edeceğiz. Bunun yerine tribünde oturup seyirci olmaktan çıkıp kendi kaderimiz ve geleceğimiz için taraf olmalıyız.
Bir kez daha geleceğimiz çalınmasını seyretmek yerine geç kalmadan harekete geçelim. İster Türk Metal üyesi, ister Birleşik Metal üyesi olmamıza bakmadan bir araya gelip hareket edelim. MESS’e karşı seyirci değil taraf olalım.
%%84325%%