IPI’dan belediyelere, bağımsız medya için destek çağrısı
IPI yönetici ve üyelerinin, çeşitli ülkelerde yaşanan basın ve ifade özgürlüğüne dair ihlalleri ele alan, tartışan makaleleri kapsamında ilk yazıyı IPI Direktörü Barbara Trionfi kaleme aldı.
Fotoğraf: IPI | Tasarım: Evrensel
IPI Direktörü Barbara TRIONFI
Mart ayında yapılan yerel seçimlerde, ana muhalefet partisi CHP birçok şehir ve ilçenin yanı sıra Türkiye’nin en büyük altı ilinin beşinde belediye başkanlığını kazandı.
Türkiye’de otoriterliğin giderek artmasını ve basın özgürlüğü dahil tüm temel hakların kısıtlanmasını uzaktaki bizler artan bir endişeyle gözlemliyorduk. Ancak bu yerel seçim sonuçları, Uluslararası Basın Enstitüsü (IPI) Yönetim Kurulu Üyesi Kadri Gürsel’in de ifade ettiği gibi, demokratik yollarla bir değişimin “Sadece mümkün değil, aynı zamanda muhtemel olduğunu” gösterdi.
Yerel yönetimlerin el değiştirmesi, demokratik bir değişimin gerçekleştiğini söylemek için yeterli olmasa da bu yeni durum CHP’ye kamu yararını politik çıkarların önünde tuttuğunu güçlü mesajlar vererek gösterme fırsatı sunuyor. Bu ise geçen haftaki ziyaretimizde İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu ve CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu ile konuştuğumuz üzere ancak temel haklara odaklanılması, çoğulculuğun ve kapsayıcılığın teşvik edilerek kutuplaşmanın engellemesiyle mümkün kılınabilir.
Basın özgürlüğü ve gazetecilik açısından, IPI’nın aşağıda sayacağım birkaç önerisini ülke genelinde takip edilebilecek rehber ilkeler gibi görebiliriz. Bu ilkeleri önceliklendirerek uygulamaya koymak ise CHP belediyelerinin elinde.
İlk öneri, IPI Türkiye Ulusal Komite Başkan Yardımcısı Emre Kızılkaya’nın geçen hafta yayımlanan raporunda belirtilen ‘Kamu yararına gazeteciliğin üretilebileceği’, öğrenim ve tartışmaya dayanan halka açık merkezlerin oluşturulması şeklinde. Belediyeler gazetecilerin buluşup, çalışabileceği, ortak projeler geliştirebileceği, bilgi ve tecrübelerini paylaşarak siyasetçi ve toplumla fikir alışverişinde bulunabileceği ve bu amaca yönelik kamu alanlarını ücretsiz olarak sağlamalıdır. Görev ve sorumlulukların net olarak belirlendiği şeffaf bir bütçe altında, sivil toplum örgütleri ve siyasi temsilcilerden oluşan çok paydaşlı bir koalisyon tarafından yönetilecek bu gibi girişimler hem kaliteli, bağımsız haberciliğe halk desteği sağlar hem de siyasi ve ekonomik kriz ortasındaki medya kurumlarının ayağa kalkması için kuluçka merkezi görevi görür.
İkincisi, kamu ilanlarının farklı kesimlerden haber kuruluşlarına adil şekilde dağıtılmasını sağlayacak, net kriterlere dayalı işleyen bağımsız kurumların kurulması. Bunun sağlanması, özellikle bilginin aktarılması için eşsiz değeri olan ancak kaçınılmaz olarak kamu ilan gelirlerine bağlı yerel gazeteler başta olmak üzere tüm basın kuruluşlarını değişen politik çıkarlar doğrultusunda şekil almaya zorlamaktan koruyacaktır.
Üçüncü olarak ise siyaset tasarımı ve kamuyu ilgilendiren diğer konuların konuşulabileceği halka açık tartışmalara imkan sağlamak. Kamu kurumlarına olan güven katılımcılık ve yönetime dahil edilme ile sağlanabilir. Bu gibi oluşumlar aynı zamanda Türkiye gibi yıkıcı kutuplaşmanın görüldüğü ülkelerde en iyi panzehirdir. CHP’li yerel yönetimler, gazetecilerin siyaset tasarımı süreçlerini ve yönetim içindeki tartışmaları izlemelerini sağlamalıdır. Ancak bu şekilde gazeteciler toplumda yer alan tüm fikirleri seslendirebilir ve verilecek herhangi bir nihai kararda, halka açık tartışmalarla tüm bilgilere erişerek kendi fikrini oluşturmuş farklı paydaşların katkılarının bulunduğundan emin olabilirler.
Basın özgürlüğüne, çok sesliliğe ve bilgiye ulaşımı artırmaya kendini adamış, halk tarafından finanse edilen, çok paydaşlı kurumsal yapıların günün sonunda dönemin hükümeti tarafından kontrol edilmesi veya etkisizleştirmesi güç olacaktır. Bu durum Türkiye’nin sürdürülebilir demokrasi için en çok ihtiyacı olan, gazeteci, sivil toplum ve halka yayılan eleştirel düşünceyi güçlendirecek esas unsurdur. Yıllardır süregelen partizan siyasetin ardından, CHP’li belediyeler Türkiye’ye kamu yararına siyaset yapmanın gerçek değerini ve önemini gösterebilecek eşsiz bir şansa sahipler. Bu fırsatı kaçırmamaları şart!