16 Ekim 2012 18:45
Gökhan Uysal

Üst üste yapılan zamlar öğrencilerin de korkulu rüyası artık. Yurtlarda yer bulamayan ve yüksek ev kiraları yüzünden zorlanan Kayseri Erciyes Üniversitesi öğrencilerinin de beli, temel tüketim maddelerine yapılan zamlarla iyice büküldü. “Babamızın maaşına zam olmuyor” diyen öğrenciler, “içtiğimiz bir bardak çay vardı artık o da olmayacak” diyorlar.

Zamlarla ilgili görüşlerini aldığımız öğrenciler, birinci öğretim harçlarının kaldırılarak kendilerine “sus payı” verilmek istendiğini fakat barınma, beslenme, sağlık ve ulaşım gibi temel sorunlarının hala çözüm beklediğine vurgu yaptılar. İletişim fakültesi öğrencisi olan gençler, gelecekteki meslektaşlarını da eleştiriyorlar. Öğrenciler medyada bu sorunlara yeterince yer verilmememesinden, yaptıkları eylemlerin sayfalarda yer bulamamasından şikâyetçi.

BABAMIN MAAŞINA DA ZAM OLSAYDI

Hasan Hilmi Kurtul (İletişim Fakültesi):
“Zamlar beni tabii ki ciddi şekilde etkileyecek. Babamın maaşına zam gelmediği için bana gönderilen parada değişiklik olmayacak fakat harcamalarım zamlar nedeniyle artacak. Artık daha az yiyeceğiz ve daha fazla kemer sıkacağız. Daha önce de farklı değildi az yiyorduk ama şimdi daha çok boğazımızdan kısacağız. Öğrenci olarak sürekli arka plandayız, sesini duyurmaya çalışan bir kitle var fakat ne kadar bağırırsak bağıralım sesimiz duyulmuyor. Söylediklerimiz medyada yer almıyor. Çünkü mevcut iktidar medyaya da bir şekilde müdahale ediyor. Genel olarak herkes bir korku duvarının içine hapsedilmek istendiği için, o korku duvarını yıkmak bizim elimizde ve bu tepkiler umarım bir şekilde sonuçlanır.

Uğur Aksoy (İletişim Fakültesi): “Geçen sene mesela, öğrenci kredi ve burslarına 20 lira zam yaptılar. Bütün herkes ‘Vay be! 20 lira zam!’ dedi. Sonra da yurtlara 20 lira zam yaptılar. 100 liralık yurt 120 lira oldu. Bu sene de önce memurun maaşına zam yaptılar, sonra doğal gaza, elektriğe... Bunları birbirleriyle kıyasladığımız zaman aralarında uçurum var. Bu zamların öğrenci olarak bize yansıyan tarafı şu;  Kayseri gibi zengin bir şehrin aç insanlarını oynuyoruz. Ne ev veriliyor, ne insan yerine konuluyoruz. Daha çok aç kalıp, daha çok yalnızlaştırılıp kendi başına bırakılan bir kesim haline getiriliyoruz. Önceden otobüsle 20 dakikada gidip geliyordum, şimdi yürüyerek 20 dakikada gidip gelmek zorundayım! Okula otobüse binmek yerine yürüyeceğim. Bir bardak çay içmek lüksüm vardı kantinde, artık o bir bardak çayı da içemeyeceğim.

Mesut Türk (iletişim Fakültesi): “Zamlar olmadan önce de öğrenci olarak sıkıntı çekiyorduk, şimdi daha da zorlaştı işimiz. Bu periyodik zamlarla da iyice bir batağa sürülüyoruz. Bugün bir işçi çocuğu olarak şu konuya değinmek gerektiğini düşünüyorum; bir işçi ücretine yapılan zamma bakmalı bir de temel tüketime ihtiyaçlarına yapılan zammın toplamına. Ailenin tek çalışanı olan babam, evin geçimine mi, okuyan kardeşlerime mi yoksa bana mı bakacak? Yani eve giren ücretle çıkan ücreti kıyaslarsak biz her geçen gün borçlanır haldeyiz. Kaldı ki sistemin öğrenciye dayattığı harcamalarla da zaten borçlu yaşıyoruz. Bunca şeyin üstüne ikinci öğretimde okuyan öğrencilerin halini düşünün! Ben yetkililere el insaf diye sesleniyorum! Bu zamlarla birlikte hükümet, ekonomide yaptığı hataların bedelini yoksulların sırtına yüklendiğini düşünüyorum”(Kayseri/EVRENSEL)