TYP'liler 12 ay kadrolu iş istiyor
Toplum Yararına Program’da çalışanlar talepleri için Ankara’ya geldi. Gazetemize konuşan TYP'liler hakları için mücadele ediyor.
Soldan sağa: Esra Çaycı, Evren Bildik, Ahmet Uzuner, Adnan Civelek.
Derya KAYA
Ankara
Türkiye İş Kurumu (İŞKUR) projesi kapsamında işsizliğe geçici çözüm olarak getirilen Toplum Yararına Program (TYP) kapsamında çalışanlar, 12 ay süreli, kadrolu iş talebiyle Ankara’ya geldi. TYP Çalışanları Türkiye Platformunda bir araya gelen çalışanlar, 12 ay sürekli işlerinin olması, işçilerin haklarından yararlanmak ve sendikalı olmak için mücadele yürütüyor.
TYP kapsamında çalışanlar, seslerini duyurmak ve talepleri için Ankara’ya geldi. Mecliste CHP Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer ile bir araya gelen TYP kapsamında çalışanlar Gürer’den talepleri için destek sözü aldı. TYP kapsamında çalışanlar ayrıca sendika ve kitle örgütleriyle de görüşerek taleplerini iletti. İŞKUR aracılığıyla TYP kapsamında yaklaşık 350 bin çalışan 3, 6 ve 9 aylık sürelerle “kursiyer” olarak istihdam ediliyor. Haftalık çalışma süresi 45 saat, ücret ise asgari ücret. Bu giderler İşsizlik Sigortası Fonu’ndan karşılanıyor. TYP Çalışanları Türkiye Platformunda buluşan yaklaşık 67 bin çalışan 12 ay sürekli işlerinin olması, işçilerin haklarından yararlanmak ve sendikalı olmak için mücadele yürütüyor.
"12 AY KADROLU İŞ, SENDİKA VE HAKLARIMIZI İSTİYORUZ"
Gazetemize konuşan İŞKUR TYP Çalışanları Türkiye Platformu Başkanı Esra Çaycı, 81 ilde örgütlendiklerini ve amaçlarının 12 ay süreli, kadrolu iş olduğunu, işçilerin haklarından yararlanmak ve sendikalı olmak istediklerini söyledi. Çaycı, “Kıdem ve ihbar tazminatımız, sosyal haklarımız yok, bunları dile getirmek için Ankara’ya geldik” dedi. Çalışıyor olmalarının evin geçimi için önemli olduğunu vurgulayan Çaycı, “Çalışmak, topluma faydalı olmak istiyoruz, ailelerimizle daha kaliteli vakit geçiriyoruz. Talebimiz 300 bin işçinin ailesinin geçiminin de garantisidir. Ekonomik olarak büyük bir etkiye sahip olacak” diye konuştu. Çaycı, TYP kapsamında çalışanların yüzde 57’sinin kadın olduğuna dikkat çekerek, “TYP’li kadınların bazıları ilk defa bir kuruma gidip çalışmış, para kazanmış kadınlar. Kadınların kendi ayakları üzerinde durabilmesi, toplumda daha iyi konuma gelmesi için de önemli talebimiz. Çalışmak kadınlara güven veriyor” dedi.
"İŞE DÖNECEK MİYİM? KAYGISI YAŞAMAK İSTEMİYORUZ"
Evren Bildik, Bandırma’da Orman İşletme Müdürlüğünde büro elemanı olarak yılda 6 ay çalışıyor. Son dönem ise Kaymakamlığın görevlendirmesiyle Liman Başkanlığında görevlendirilmiş. Sürekli bir işte çalışmak istediklerini belirten Bildik şöyle konuştu: “Bir sonraki dönemde ‘Acaba ben işime geri dönebilecek miyim?’ kaygısı yaşamak istemiyoruz. Bu kaygıyla birlikte psikolojik sorunlar da çoğalıyor, hem sosyal hem maddi anlamda verimsiz hale geliyorsunuz. Siz ne kadar iyi çalışırsanız çalışın kurumlar size yetki veremiyor çünkü gününüz belli, gidicisiniz. Bu da sizi yıpratıyor, hem kurumlara hem bize eziyet. İşi öğreniyorsunuz, çıkışınız geliyor. Kurum açısından da siz gelemezseniz başka biri gönderiliyor ve işi yeniden ona öğretmek zorunda kalıyorlar.”
ÖZEL SEKTÖR ÇOCUĞUN VARSA ÇALIŞTIRMIYOR
Sadece TYP kapsamında çalışarak geçinen aileler olduğunu belirten Bildik, “Özel sektöre gidiyorsunuz ‘Yaşınız geçmiş alamayız’, ‘Çocuğunuz var, ben sizinle çalışamam problem oluyor’ diyorlar. Ama çalıştığımız kurumlarda öyle değil, işe gidiş geliş saatiniz belli. Daha insanca muamele gördüğümüz yerler ama hiçbir sosyal hakkımız yok şu anda” dedi.
"9 AYDIR GERİ ÇAĞIRMADILAR"
Hülya Gökçe ise Sağlık Bakanlığına bağlı bir hastanede temizlik elemanı olarak çalışmış ancak yeniden çağrılmamış ve 9 aydır işsiz. Yoğun bakım ünitesinde çalıştığını ve her işi yaptığını belirten Gökçe, “Hepimizin sorunları var, iki çocuğum var, ikisi de işsiz. Evde birinin çalışması gerekiyor” dedi. Çalıştığı dönemlerde her ay çocuklarla birlikte dışarı çıkabildiğini, birlikte yemek yeme fırsatı bulduklarını anlatan Gökçe, “Şimdi ‘Neden götürmüyorsun’ diye soruyor çocuklar, artık işim olmadığı için götüremiyorum, öyle bir kapasitemiz kalmadı, sıkmak zorundayız” dedi. Kendisiyle birlikte taşeron olarak işe girenlerin kadroya geçtiğini belirten Gökçe, kendilerinin de sürekli, kadrolu bir işleri olmasını istediklerini söyledi.
"12 AY ÇALIŞAMAYINCA HAKLARIN DA YOK"
MEB’e bağlı bir okulda güvenlik görevlisi olarak çalışan Ahmet Uzuner, 12 ay çalışmadıklarında yıllık izin, sosyal hak, tazminat gibi haklarının olmadığına dikkat çekerek, süreklilik ve haklarını istediklerini söyledi. Daha önce beş buçuk yıl özel sektörde çalışmış olan Uzuner, “Orada hiçbir hakkımı alamadım, sorgusuz sualsiz işime son verdiler, mağduriyet yaşadım. Devlette çalışmak özel sektöre göre çok iyi. Ücretimiz, çalışma saatlerimiz, yaptığımız iş belli. Biz de süreklilik istiyoruz” dedi.
"3 AY İŞSİZLİKTE NE YAPACAĞIMIZI BİLEMİYORUZ"
Bir başka Güvenlik Görevlisi Adnan Civelek ise, “3 ay işsiz kalıyoruz, o dönemde ne yapacağımızı bilemiyoruz. 3 aylık sürede işsizlik maaşına başvuruyoruz, şartlarınız tutmuyorsa çıkmayabiliyor da. Yeniden girme ihtimalimiz garanti değil. Evimize ekmek götürmek zorundayız, evimiz kira. Okul yönetimi, aileler alışmış, çocuklar seviyor bizi. Devletimiz el atmalı. Neden İŞKUR’dan gelenlerin de sürekliliği olmasın ki?” dedi.
"9 AYDA SADECE 14 GÜN ÜCRETSİZ İZİN"
Muhuttin Islıoğlu da güvenlik görevlisi olarak bir okulda 9 ay çalışıyor. Belli eğitimlerden, sınavlardan geçerek belge aldıklarını belirten Islıoğlu, “12 ay çalışanlarla aynı haklara sahip olmak için mücadele veriyoruz. Bizi güvenlik olarak görüyorlar ama kadrolularla aynı haklara sahip olmadığımız için bir dışlanmışlık da oluyor. 14 gün ücretsiz izin hakkımız var. 15. gün rapor dahi alsan iş akdin feshediliyor. 12 ay çalışmayı talep ediyoruz” diye konuştu.