Dersim’de ekoloji paneli: Hiçbir şey ormanlarımızın yakılmasına gerekçe olamaz
“Dersim’de Ekolojik Yaşam ve Çevre İçin Neler Yapılabilir” başlıklı panelde bölgede yaşanan sorunlar ve çözüm yolları konuşuldu.
Fotoğraf: Evrensel
19. Munzur Kültür ve Doğa Festivali kapsamında “Dersim’de Ekolojik Yaşam ve Çevre İçin Neler Yapılabilir” adlı panel düzenlendi. Moderatörlüğünü Munzur Koruma Kurulundan Hasan Şen’in yaptığı panele Munzur Çevre Derneği Başkanvekili Ali Yıldız, metalürji yüksek mühendisi Cemalettin Küçük, Mezopotamya Ekoloji Hareketi Aktivisti Talat Çetinkaya ve Avukat Barış Yıldırım katıldı.
Hasankeyf ve Dersim’deki saldırılara karşı ciddi bir mücadele olduğunu belirten Talat Çetinkaya, Dersim’deki ekoloji mücadelesine değindi:
“Türkiye’de ekoloji mücadelesi varsa Dersim'in bunda payı çok yüksek. Barajlara, madenlere, orman yangınlarına karşı ciddi bir mücadele var. Bu mücadele tüm bölgeye yayıldı diyebiliriz. Sadece çocuklara yorumlara bırakana meselesi değil çevre meselesi bunu siyasi mücadele alanının ekoloji mücadelesi olarak yorumlamak ve yaşatmak gerektiğini düşünüyoruz. Ancak böyle siyasi ve ekonomik krizle mücadele edilir. Dersim'deki mücadele alanıyla diğer mücadele alanlarını birleştirmeliyiz. Dersim’in bu anlamda önemli bir yeri var. Dersimin doğal varlıkları korumada öncü olacağını düşünüyorum.”
“SİT ALANLARI BAKANLIK DESTEĞİYLE KORUMA ALTINA ALINMALI”
Engin Eroğlu’nu anarak konuşmaya başlayan Av. Barış Yıldırım ise “13 tane HES projesi yapıldı. İlimizde 145 adet madencilik projesi bulunmakta. 42 bin metrekare Munzur Vadisi Milli Parkı. 4 grup maden ruhsatı verilmiş. Munzur Havzası sadece Türkiye'nin değil dünyanın en önemli ekolojik alanıdır. Bölgedeki florastik zenginlik Hollanda’dan fazla Birleşik Krallık ile eş değer durumda. Koçpınar Köyünde mermercilik faaliyetine karşı açtığımız dava devam ediyor. Pülümür Çayı’nın milli park olarak kabul edilmesi için de başvuru yaptık ve süreç devam ediyor. Pülümür ve Munzur Çayı atıklara karşı korunmuyor. Bu önlemlerin bakanlık desteğiyle alınması gerekiyor. Çünkü belediyelerin finansal potansiyeli bunu için yeterli değil” dedi.
Munzur Vadisi’nin herkesin kültürel mirası olduğunu söyleyen Yıldırım, “Buranın en önemli kaynağı olan Munzur gözeleridir. 1. Derece sit alanı ilan edilmesine rağmen korunmadı. Yapılması gereken tek şey örgüyle kapatılıp insan etkileşiminden uzaklaştırılmasıydı. Orayı mesire alanına çeviren anlayıştan vazgeçilmeli. Milli park sınırlarında yasak olmasına rağmen her yerde piknik yapılıyor. Belirlenmiş mesire alanları dışında piknik yapılamaz. Turizmin yapılabilmesi için başta çöp ve atık sorunu çözülmeli. Dağ keçilerinin avlanması uluslararası hukuka aykırıdır. Bu canlıların korunması çağrısı yapıyoruz. Bunların önlemesi için buradaki yetkililerin personel sayısını arttırması gerekiyor. Yangınların meydana geldiği sahalar için gerekli önlemler alınsın” dedi. Ayaz ve Nupelda’nın herkesi derinden üzdüğünü belirten Yıldırım şunları hatırlattı:
“İlimizde temizlenmesi gereken çok sayıda mayın ve serbest patlayıcı bulunuyor, yetkililerden gerekli adımları atmasını bekliyoruz.”
“HÜKÜMET YAŞAMI YENİDEN ŞEKİLLENDİRİYOR”
Metalürji Mühendisi Ali Küçük, 2010 yılında AKP’nin yaptığı açıklamayı hatırlatarak, “Ne dediler herkes cep telefonuna verdiği para kadar suya para verecek. AKP ne dedi; suyu sınıflandıracağız. 3 kalite sudan paranız hangisine yetiyorsa onu alacaksınız. Yaşamı yeniden şekillendiriyorlar” ifadelerini kullandı.
Munzur Çevre Derneği Başkanvekili Ali Yıldız ise, “Emperyalist kapitalist sistem bütün doğa alanlarımıza dönük politikalarını uygulamakta. Her şeyin sorumlusu bu siyasal iktidardır. Deremiz talan ediliyor, yaylaya çıkamıyoruz. Kendi yaşam alanlarımızda gezemiyorsak bunun sorumlusu siyasal iktidar ve onun yerel temsilcileridir. Ormanlarımız bu siyasi iktidar tarafından yakılıyor, hiçbir şey orman yakılmasına gerekçe olamaz. Batıda rant ve talana yönelik yollar, madenler için yakılırken bizim coğrafyamızda yaşam alanlarımızın yok edilmesi için yakılıyor. Bu uygulama İsrail'inkilerden farklı değildir. Bu ceberut anlayışı kınıyoruz. Bu coğrafyaya yönelik saldırılar yıllardır devam ediyor. Barajlar, orman yangınları, özel güvenlik alanları, yayla yasakları... Bunları kınıyoruz” diye konuştu. (Dersim/EVRENSEL)