30 Temmuz 2019 00:34

KONDA'dan çarpıcı araştırma: Suriyelilere bakışta tehlikeli tırmanış

KONDA'nın yaptığı araştırmaya göre Suriyelilerin aynı şehir, mahalle ve aile düzeyinde kabulü son üç yılda yarı yarıya azaldı.

Fotoğraf: DHA

Paylaş

Birkan BULUT
Ankara

KONDA’nın 2 bin 651 kişiyle yaptığı araştırmaya göre Suriyelilerin aynı şehir, mahalle ve aile düzeyinde kabulü son üç yılda yarı yarıya azaldı. KONDA araştırmasını yorumlayan Prof. Dr. Adnan Gümüş yaşanan sürecin asimetrik entegrasyona işaret ettiğini söyledi.  

KONDA’nın her ay düzenli olarak yaptığı barometrenin 100. araştırmasında, Suriyelilere yaklaşım incelendi. Bu ay yapılan araştırmada, tüm Türkiye’de toplam 2 bin 651 kişiyle konuşuldu. Suriyelilerle ilişki konusunda bir soruya verilen yanıtlar, son üç yılda Suriyelilere yönelik düşmanlığın ne kadar arttığını gözler önüne serdi. 2016 yılında “Suriye’deki sığınmacılarla ilişkiniz hangi seviyede olabilir?​”, “Sayılan yerlerde bulunabilirler mi?​” sorularına yanıt verenlerin yüzde 72.4’ü aynı şehirde, yüzde 57.1’i aynı mahalle, işyeri veya okulda, yüzde 40.8’i komşu veya arkadaş olarak, yüzde 13.7’si ise evde veya aile içinde Suriyelileri kabul ediyor.

ÜÇ YILDA İSTENMEYEN OLDULAR

KONDA aynı soruyu üç yıl sonra yeniden sordu. 2016 yılındaki verilerle karşılaştırma yapılarak açıklanan anket sonuçlarına göre, Türkiye vatandaşlarının Suriyelilerle olan ilişkisi yarı yarıya azaldı. “Suriyeli sığınmacılarla ilişkiniz hangi seviyede olabilir?​” sorusuna yanıt verenler arasında "Aynı şehirde yaşayabilirim" diyenlerin oranı yüzde 72’den yüzde 40’a indi. Aynı şehirde yaşama sorusuna verilen yanıtlar, benzer oranlarda mahalle ve aile düzeyinde de azaldı. Suriyelilerle birlikte yaşayabileceğini söyleyenlerin oranı aynı mahallede yüzde 57’den yüzde 31’e, aynı apartmanda, komşulukta veya arkadaş olarak yüzde 41’den yüzde 21’e, aynı evde ise yüzde 14’den yüzde 7’ye indi.

"UCUZA SÖMÜRENLER ŞİKAYETÇİ DEĞİL"

Çukurova Üniversitesinden Prof. Dr. Adnan Gümüş bu süreci ‘asimetrik entegrasyon’ olarak adlandırdığını söyledi. İlk aşamada Suriyelilerin misafir olarak kabul gördüğünü ve bunun Türkiye’dekiler için “sahip çıkma”, “büyüklük” duygusu verdiğini dile getiren Gümüş, zamanla bu duyguların negatifleştiğini söyledi. Suriyelilerin yerleşik hale geçtikçe yerleşik nüfusun onları kabul düzeyinin azaldığını belirten Gümüş, “Aralarındaki sosyal mesafeler azalmış oluyor. Bu, kapitalist bir dünyanın sonucudur. Çünkü fayda milliyetçiliği devreye giriyor, ‘Ben niye bu kaynakları başkasıyla paylaşayım?​’ deniyor. Göçmenlere en az karşı olanlar onları ucuz iş gücü olarak kullananlardır. Fakat işini kaybetme korkusu yaşayan, kiraların yükseldiğini gören, rekabetle birlikte ücretleri düşenler arasında fayda milliyetçiliği artıyor. İlk zamanlar ‘Gelsinler, burada kalabilirler’ denilirken artık tepki gösteriliyor” dedi.

ÇÖZÜM: BARIŞ VE EŞİTLİK

Devletin kontrolsüz ve gerekli şartları hazırlamadan kontrolsüzce sınırları açtığını belirten Gümüş, “Bu sorun iktisadi krizle birlikte sokağa ve halka bırakıldığında düzelmeyecek. Bölgesel ve sosyoekonomik eşitsizlik sürdükçe göçten kaçma imkanı yoktur. İnsanlar daha iyisine yönelmeye çalışırlar. O zaman Suriye ve bölgedeki göç hareketinin daha dengeli hale gelmesi için bölge ve dünya barışının sağlanması, eşitsizliklerin de giderilmesi lazım” diye konuştu.

ÖNCEKİ HABER

Rize'de saldırıya uğrayan Rabia T. yaşadıklarını anlattı: Beni öldürmek istedi

SONRAKİ HABER

Kayseri'de inşaat işçileri: Patronlara karşı birlik olmalıyız

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa