TTK yer üstü işçisi isyanda: Yeter artık, eşit işe eşit ücret istiyoruz!
TTK'de çalışan GMİS üyesi yer üstü işçileri ve TTK limanında çalışan Denizciler Sendikası üyesi işçiler, ücret adaletsizliğinin giderilmesi için mücadele çağrısı yaptı.
Vedat YALVAÇ
Zonguldak
Zonguldak’ta Türkiye Taş Kömürü’nde (TTK) çalışan yer üstü işçileri, hükümetin açıkladığı yüzde 5+4 zamma öfkeli. Hükümetin 2006 yılında işçi alımı karşılığında sözleşmeye eklettiği madde nedeniyle yer altında çalışanların 2014 yılı, yer üstünde çalışanların ise asgari ücret düzeyinde kaldığını belirten işçiler “Vergi kesintisi nedeniyle ocak ve şubat aylarında aldığımız ücret biz altıncı aydan sonra daha da düşüyor. Bazı arkadaşlarımızın maaşı asgari ücretin altına dahi düşüyor. Artık eşit işe, eşit ücret istiyoruz.”
Yer üstü işçilerinin üyesi olduğu Genel Maden İşçileri Sendikası (GMİS) Merkez Şube Başkanı Cengiz Saraç, “Bu sorun 2006 yılında karşımıza çıkan bir sorun” diyerek şöyle konuştu: “2006 yılında hükümet kuruma işçi alırken bizim sendikamıza ‘İşçi alacaksam mevcut çalışanın, yani 2006 yılından önce giren çalışanın ücretinin yüzde 57’si ile iş başı yaptırırım, yer üstünde çalışanları ise yüzde 50’si ile iş başı yaptırırım’ dedi. Yani mevcut işçinin aldığı ücretin yarısıyla çalışacaksın dayatmasıyla iş başı yaptırmak istedi. Siyasi partilerden, halktan, validen muhtarlardan ‘Devlet işçi alıyor da siz neden engel oluyorsunuz’ denilerek kabul edilmesi için baskı uygulandı. Sendika da ‘İşçi alımını kabul edelim, zamanla ücretleri düzeltiriz’ diyerek sözleşmeye 51. maddeyi ekletti. O dönemden bu döneme kadar 3 bin işçi alındı. Tabii zamanla bu durum iş barışını, işçiler arasındaki huzursuzluğu had safhaya çıkarttı. Soma’da biliyorsunuz büyük bir facia yaşadık. Buna istinaden hükümet 2014 yılında yer altında çalışan işçilerin ücretlerini iki asgari ücrete çıkardı. Bu da sorunu bir nebze olsun çözdü. Fakat bizim harici servisler dediğimiz yer üstü işçilerinin sorunu düzelmedi.”
Ücretleri asgari ücrete kadar düşen yer üstü işçilerinin geçinemez hale geldiğini anlatan Saraç, hükümetin yüzde 5+4 zam dayatmasına tepki göstererek “Adaletsizlik, haksızlık... Bizler buna boyun eğmeyeceğiz. Mücadeleyi sonuna kadar sürdüreceğiz” dedi.
HAKKIMIZI ALMAK İSTİYORUZ
TTK Merkez Atölyesi İşyeri Temsilcisi Recep Çataklı da toplusözleşmeye giren 51. madde nedeniyle 2006 yılından beri düşük ücretle çalışmak zorunda kaldıklarını belirterek şunları söyledi: “Aynı tezgahta çalışıyoruz ama farklı ücretler alıyoruz. Kimimiz yüz lira, kimimiz 120 lira, kimisi de 150 lira alıyor. Bu da iş motivasyonunu tamamen düşürüyor. Ben 2008 yılında KPSS ile TTK’ye girdim. Ustam 100 lira alırken ben 57 lira gibi bir ücretle işe başladım. Şu anda ustam 162 lira alırken ben 123 lira alıyorum. Benimle, aynı işi yapan bir başka arkadaşım ise 103 lira yevmiye alıyor. Bunlar brüt ücret, net ücret değil. Eski işçilerimiz de düşük alıyor. Şu anda herhangi bir kurumda çalışan kadrolu bir işçi 4 bin 500 lira cebine koyarken biz insanlara maaşımızı açıklamaya utanıyoruz.”
Hükümetin verdiği karşı teklifin Türk-İş’in teklifinin yarısı dahi etmediğini belirten Çataklı şöyle konuştu: “Bunun için biz daha çok örgütlenip hakkımızı almak istiyoruz. Bizim kimseyle bir derdimiz yok. Ay başında birimiz evine et götürürken birimiz kuru ekmek götürsün istemiyoruz. Piyasa şartları belli. Enflasyon oranları açıklanıyor yüzde 17 gibi. Ama hissedilebilir oran yüzde 45’lerin üzerinde. Ücretlerimiz diğer kurumlara göre çok düşük. Bizim istediğimiz 51. maddenin tamamen ortadan kalkması. Biz de istiyoruz çoluk çocuğumuzla bir yaz tatile çıkalım. İzne çıkamayan arkadaşlarımız var. Çünkü biz çalıştığımız gün için iaşe ve taşıt yardımı alıyoruz. Eğer izne çıksak o iaşe ve taşıt yardımı da verilmeyecek ücret iyice düşecek.”
2008’de işe başladığında yanında 30 işçinin çalıştığını ancak şu anda bu sayının 15-16’ya düştüğünü aktaran Çataklı, “İş daha çok arttı, yük arttı ama ücretimiz halen düşük. İşverenin beklentisi de halen daha yüksek” dedi.
CEBİMİZE YANSIDIĞI İÇİN KARARLILIK VAR
Sendikanın gerekirse greve gideriz açıklamasını da değerlendiren Çataklı, “İşçimiz ayın 19’unda ücretini alıyor. 20’sinde diğer ayın ücretinden yemeye başlıyor. Yer altı işçisi de düşük ücret alıyor. Biz onların desteğini de bekliyoruz bu konularda. Hep beraberiz. Aynı geminin yolcusuyuz. Çünkü yarın bir gün kazalandığında bir işçi arkadaşımız ilk çıkacağı yer üstü olacak. O da bizim gibi aynı şartlarda çalışacak. Onun için daha uygun bir teklifle gelinmesini istiyoruz. Hak ettiğimiz bir maaş almak istiyoruz” diye konuştu.
BORDRO VERİLMESE ALDIĞIM ÜCRETE KİMSEYİ İNANDIRAMAM
TTK Merkez Atölyesinde işçi olan ve aynı zamanda GMİS Merkez Şube Amatör Yöneticisi Serkant Bayrak da, 2006 yılında beri uygulanan düşük ücret politikasının bir türlü çözülemediğine dikkat çekerek şunları söyledi: “Biz ücretlerimizi söyleyemez utanır hale geldik. Kurum bordro vermese aldığımız maaşa inandıramayacağız. 2012 yılından beri eylemler yapıyoruz, bordrolarımızı yaktık. Hükümet yetkililerine, iktidar ve muhalefet partilerinin milletvekillerine gittik. Bizim tek derdimiz; yaşanabilir bir ücret talep ediyoruz. Bize 60 bin işçinin benzer durumda olduğunu söylediler. Ama bu 60 bin işçi içinde en az ücret verilen TTK işçisi. Biz bunların belgelerini Kamu-İş’e de sunduk, kuruma da söyledik” diye konuştu.
HÜKÜMET BİZİ BÖLDÜ
Hükümetin ücretleri arasında yarattığı farkla işçileri böldüğüne dikkat çeken Bayrak, şöyle konuştu: “Kamu-İş yer altındaki işçiler iki asgari ücret üzerinden zam alıyor, onları düşürüp yer üstündeki işçilerin ücretlerini düzeltelim diyor. Öyle bir şey yok. Kazanılmış hakkı biz kimseye yedirtmeyiz. Yer üstü işçileri olarak yer altındaki işçilerinin haklarının arkasında sonuna kadar dururuz. Çünkü biz bir bütünüz. Biz burada bir ekmeğin bir parçasıyız. Dilimler haline dönüştürülsek de bir bütün sayılırız. Yarın bir gün bir şey olduğunda ben de ona destek vereceğim, benim başıma geldiğinde o bana destek verecek. Hükümet işçi birbiriyle uğraşsın, bize bulaşmaya zaman bulmasın diye bizi kendi aramızda böldü.”
ALAY EDER GİBİ BİR RAKAM AÇIKLADI
Hükümetin verdiği teklifin asla kabul edilemeyeceğini söyleyen Bayrak, “Enflasyonda bariz anlamda bir düşüş yok. Hükümet gidip de pinpon topunu örnek gösteremez bana. Bana çaya, şekere, patatese yapılan zamdan örnek verecek. Biz geçinmek zorundayız. Maalesef bu şartlarda geçinemiyoruz. O yüzden biz kendi teklifimiz üzerinden yürüyoruz. Hükümet ise alay eder gibi bir rakam açıkladı. Yani toplusözleşme süreci greve doğru ilerliyor” diye konuştu.
BİZ İŞÇİLER OLARAK BİR ARAYA GELMEK ZORUNDAYIZ
Hükümetin açıkladığı düşük zam teklifi ile nabız yokladığına işaret eden Bayrak, sözlerini şöyle sürdürdü: “Hükümetler ortaya bir şey atar. Önce tepkiye bakar, eğer bir tepki vermezse onu geçirir. Bu dünyanın her yerinde böyledir. Biz işçiler olarak bir araya gelmek zorundayız. Eğer gelemezsek, kararlılığı gösteremezsek elimizdeki kıdem tazminatı da alınacak. Kimse bizim ekmeğimize dokunmasın. Dokunursa biz de buna yanıtı ancak bir arada verebiliriz. Biz kurumdaki 8 bin kişi bir araya gelerek ne kıdem tazminatımıza dokundurturuz ne elimizdeki ekmeği birilerine yedirtiriz. Bunun başka alternatifi yok.”
ÖNCE İŞÇİ KENDİ MÜCADELESİNE SAHİP ÇIKACAK
TTK Zonguldak Limanı İşletmeciliğinde Türkiye Denizciler Sendikası örgütlü. Sendikaları ayrı olsa da madencilerle aynı işin başka parçalarını yapıyorlar. Bu nedenle temsilciler ve işçiler toplusözleşme sürecinde ortak mücadelenin önemine vurgu yaptılar.
İlk önce İşyeri Baştemsilcisi Bekir Emanet ile konuşuyoruz. En düşük ücretin kendilerinde olduğunu söyleyen Emanet, şöyle konuştu: “Ben kaptanım. Özel sektörde benim iki katım maaş veriliyor. Yer üstü işçisi arasında 13 farklı maaş var. Asgari ücretten başlıyor 3 bin 700-4 bin liraya kadar geliyor. Biri 100 biri 60 lira alınca iş barışı bozuluyor. Eşit işe eşit ücret verilmesi lazım. 1989 yılından beri bu kurumda çalışıyorum. Usta işçi arasında çok cüzi bir rakam oynardı. Şu anda bakıyorsun arada 50 lira yevmiye farkı var. Sendikalar işçi alırken eşit işe eşit ücret üzerinden bastırmaları lazım. İşçi gelsin sonra düzeltiriz mantığı bana göre yanlış.”
Türk-İş ve bağlı sendikaların yüzde 5+4 teklifine karşı verdiği tepkinin zayıf olduğunu düşünen Emanet, “Bence daha sert toplu eylemler, basın açıklamaları yapılmalı. GMİS’te bir açıklama yaptık 500 kişi anca vardık. Bunu hükümet görmüyor mu? Hükümet bunu görüyor. Bence daha aktif olmalıyız. Hükümet nabız yokluyor, ona göre de zam yapacak” diye konuştu.
“Siyasi görüşleri ne olursa olsun ortak noktada birleşmemiz lazım” diyerek işçi arkadaşlarına seslenen Emanet şu vurguyu yaptı: “A partisi iktidar, ben o partidenim diye eylemlere sıcak bakmıyor. Bu olduğu sürece aynı iş onların da başına gelecek. Sırayla. Bu ekmek parası, bunda particilik olmaz. Burada herkesin bir bütün olması lazım.”
BİRLEŞMEK VE ÖRGÜTLÜ MÜCADELE ETMEK GEREKİR
İşyeri Temsilcisi Ateş Türeli de, işçilerin beklenti içerisinde olduğunu ve sendika yönetimlerine yeterince baskı uygulamadığını ifade etti. GMİS’in grev açıklamasına katılımın oldukça düşük olduğuna dikkat çeken Türeli, şöyle konuştu: “Özellikle yer altı ve yer üstü işçisi ayrımı var. Baktığımız da ağırlıklı olarak yer üstü işçisinin geldiğini gördük. Ücretleri gerece daha iyi olan yer altı işçisinin toplusözleşmeye sahip çıktığını söyleyemeyiz. Maden işçisi işe müdahale etmekte biraz geç kaldı ama geç de kalsa sorununu halen çözebilir. Halen kendi şubelerinden başlayarak genel merkezlerine bir baskı kurmaları gerektiğini düşünüyorum. Tek tek görüştüğümüzde hiçbir arkadaşımız aldığı ücretten memnun değil. Bu ücretlerle geçinemeyeceklerini söylüyorlar. Borçlarının olduğunu, hatta icralık olduklarını dile getiriyorlar. Ama maden işçisi ve liman işçisi arkadaşlarımız bu kendi kendine söylenmeyi bırakıp örgütlenmeleri gerekiyor. Kendi aralarında birlik olmaları gerekiyor. Her türlü ayrımcılığı ortadan kaldırmaları gerekiyor. Şu anda TTK’de yer altı ve yer üstü ayrımı var, yer üstünde eski işçi ve yeni işçi diye ayrım var, yeni işçiler arasında farklı ücret alan arkadaşlarımız var. Bunlar hepsi kendi aralarında bir bölünmüşlük yaşıyorlar. Birincisi bu bölünmüşlüğü ortadan kaldırmamız gerekiyor. GMİS’in yaptığı açıklamaya biz de gittik. Şunu çok iyi biliyoruz ki GMİS ve Türkiye Denizciler Sendikası birlikte hareket etmediği sürece bu iş olmaz. Her şeyden önce birleşmek ve örgütlü mücadele etmek gerektiğini düşünüyorum.”
İŞÇİLER BEKLENTİCİLİĞİ BIRAKMALI
“İşçiler beklenticiliği bırakmalı” diyen Türeli şöyle devam etti: “Birilerin onları kurtaracağını düşünmemeli. ’90 grevinde mesela Şemsi Denizer vardı, işte liderimizdi ama şunu çok iyi hatırlıyorum ki o büyük mitingler yapılmadan önce GMİS’in önünde ilerici, mücadeleci işçiler,100 kişi, 200 kişi toplanarak her gün sendikaya bilgi almaya gittiler. Bu sayede sendika yönetimindeki arkadaşlarımız üzerinde bir baskı oluştu ve daha ileriden talepler sundu. İşçiler sendikalarını zorlamazsa onlar da bir yere kadar bu işi götürebilirler. Önce işçi kendi mücadelesine sahip çıkacak ki, sendika yöneticileri de buna sahip çıksın. Bu şekilde hükümeti, işverenleri sıkıştırmaları gerekir. Yoksa kendi haline bırakırsan bu toplusözleşmeden olumlu bir şey çıkacağını düşünmüyorum.”