Tüm Köy Sen Ordu Şubesi: Açıklanan fındık fiyatı tekellerin işine yarıyor
Tüm Köy Sen Ordu Şubesi, açıklanan fındık alım fiyatının maliyet seviyesinde kaldığını belirterek “16 buçuk lira fiyat kabul edilemez” dedi.
Fotoğraf: DHA
Açıklanan fındık alım fiyatının maliyet seviyesinde kaldığını belirten Tüm Köy Sen Ordu Şubesi Yönetim Kurulu Üyesi Tuncay Zengin, “16 buçuk lira kabul edilemez” dedi.
Fındığın maliyet hesabını Tüm Köy Sen’in yanı sıra başka kuruluşların da yaptığını belirten Tuncay Zengin, “Tüm Köy Sen olarak çalışmayı yaparken objektif olmaya özen gösterdik. Şöyle ki, birim alandan alınan ürünü Türkiye ortalamasının 15 kg üzerinde tuttuk. İşçi yevmiyesini ortalamanın altında hesapladık. Bir işçinin günde (pazara hazır) 40 kg. fındık topladığını varsaydık. Ve 5-6 kalem maliyet unsurunu hesaplamaya dahil etmedik. Bunlara rağmen 1 kg fındığın maliyeti 16.52 TL. Diğer kurum ya da kişilerin yaptığı hesaplamalara baktığımızda 14.5 TL ve 17TL aralığında rakamlar bulunduğunu görüyoruz. Yani yapılan bütün çalışmalar birbiriyle örtüşüyor. Hükümetin 2019 ürünü levant kalite fındık için açıkladığı taban fiyat -Aslında bu tavan fiyat- 16.5 TL. Şimdi bu işte bir terslik var” dedi.
"FINDIK 25 TL OLMALI"
Fındık fiyatının yaptıkları maliyet hesabına göre 25 TL olması gerektiğini vurgulayan Tuncay Zengin, daha önce fındık fiyatının 18-20TL olmasını isteyenlerin verilen fiyatı olumlu karşılamalarını da eleştirerek, “Bizim gibi ziraat odaları ve başkaları da maliyet hesabı yaptı. Yapılan açıklamalarda 20TL istediler. Şimdi de memnuniyetlerini dile getiriyorlar. Devlet desteğiyle fiyatın 19 TL’ye çıktığını iddia eden yetkilere sesleniyoruz. Biz yaptığımız hesapta devlet desteklerini gelir hanesine ekleyerek yaptık zaten, buna karşın maliyet 16.52TL oldu. Bu nedenle 25 TL istiyoruz" ifadelerini kullandı.
"FINDIK 12 TL’YE DÜŞMEDİ"
Temmuz ayında fındık fiyatlarının 11-12TL’ye kadar düştüğüyle ilgili değerlendirmelere de değinen Zengin; “Haziran, temmuz ayları geldiğinde yeni sezonun fiyatının baskılanma politikaları her yıl oluyor. Bu yılda 18-19 TL’den satılan fındığın fiyatı temmuz ayında birdenbire 11-12 TL’ye düştü dendi. Bu bir algı operasyonudur. Temmuz ayında üreticinin elinde fındık mı vardı da pazara indirsin. Bu tüccar ve ihracatçının bilerek yaptığı bir fiyat düşürme operasyonudur. 18-19 TL’ye fındık alınırken Cumhurbaşkanı’nın açıkladığı 16.5-17 TL fiyat, tekellerin işine yarıyor” dedi.
"TMO NE KADAR FINDIK ALACAK?"
TMO’nun fındık politikalarına da değinen Zengin, “TMO üreticinin tüm fındığını alacak mı belli değil. Belli bir oranda aldığında serbest piyasacılar fiyatı daha da aşağıya çekecek. Devlet ne kadar para ayıracak fındık almaya belli değil. Yani alım politikası da önemli. Bu zamana kadar olduğu gibi üreticinin ürününü ucuza kapatmanın hesabı yapılacak. Bu olumsuzluğu ortadan kaldırmanın birinci koşulu üreticilerin kendi çıkarları için sendikalarında örgütlenmelerdir” dedi.
"TARIMDA DA SINIF ÇIKARI VAR"
Zengin, açıklamasında ancak maliyetini kurtaran fiyat açıklamasının tarım politikalarının niteliğinden kaynaklandığını vurgulayarak, “Esas konuşulması, dillendirilmesi, konunun tamamen sınıfsal olduğunun toplumda tartışılması gerekliliğine inandığımız olayın özü kabaca şu:Yeni Dünya Düzeni’nde ulus devletlerin yerini küresel sermayenin egemeni olan şirketler alıyor. Başta enerji olmak üzere silah sanayi, ilaç sanayi, tohum-tarım-gıda sektörü ve sağlık sektörü bu çok uluslu tekelci sermayeye devrediliyor. Aslında günümüzde yaşanılan süreç; emperyalizmin yerküreyi paylaşımı sürecidir. Kapitalizm her bunalıma girdiğinde bu paylaşım yaşanmıştır. Paylaşım günümüzde Asya ve Afrika’da yapılmaktadır. Nedeni heriki kıta ülkelerinin kaynaklarını, doğasını, insan emeğini ve hatta kültürünü sömürmektir. Bunuda o ülkedeki işbirlikçileri aracılığıyla yapıyorlar” dedi.
"ÜRETİCİYE DEĞİL ŞİRKETLERE DESTEK VERİLİYOR"
Ülkemizde uygulanan ‘tarım politikalarıyla’ da kaynak paylaşımının görülebileceğini söyleyen Zengin şöyle konuştu: Fazla gerilere gitmeden 2000 yılında çıkarılan 4572 sayılı Birliklerin Özerkleştirilmesi Yasası ile sözleşmeli üretimin önü açıldı. Anayasada yer alan, gayrisafi milli gelirin yüzde 1’inin tarıma destek olarak kullanılması belirtildiği halde bu oran süreç içerisinde yüzde 0.3’lere çekildi. AB ilerleme komisyonuna taahhüt edilen tarımda yüzde 28’lik istihdam yüzde 10’lara çekildi. Tütün Philip Morris’e, şeker fabrikaları Cargill’e, fındık Ferrero’ya devredildi, teslim edildi.Çıkarılan Tohumculuk Yasası, tarımda milli birlik projesi ve sonuç olarak çok uluslu tarım ve gıda tekellerinin ucuz ham mamul tedarikçisi durumuna düşen bir ülke haline getirildik. Bunu değiştirebiliriz. Bağımsızlık dürtüsü vazgeçilmezimiz olacak. Üretimi esas, emeği kutsal bileceğiz. Antikapitalist olacağız ki antiemperyalistiz diyebilelim. Üretici olarak çıkarımız için örgütleneceğiz. (Ordu/EVRENSEL)