AYM'den barış akademisyenleri için gerekçeli karar: "Katılmıyoruz ama..."
AYM, “Bu suça ortak olmayacağız” bildirisini imzalayan akademisyenler için verdiği hak ihlali kararıyla ilgili “Katılmadığımız sözler de ifade özgürlüğü kapsamında kalabilir” dedi.
Ekran görüntüsü, 'Can Candan' Vimeo hesabının "Barış için Akademisyenler Basın Açıklaması 2018-12-21 Çağlayan Adliyesi" başlıklı videosundan alınmıştır.
Erdi TÜTMEZ
İstanbul
Anayasa Mahkemesi (AYM) “Bu suça ortak olmayacağız” bildirisini imzalayan akademisyenler için verdiği hak ihlali kararıyla ilgili gerekçesini açıkladı. Mahkeme, “Bu suça ortak olmayacağız” bildirisini imzalayan akademisyenler için verdiği hak ihlali kararıyla ilgili “Katılmadığımız sözler de ifade özgürlüğü kapsamında kalabilir” dedi.
Anayasa Mahkemesi, barış akademisyenlerinin “silahlı terör örgütü propagandası yapmak” suçundan cezalandırılması nedeniyle ifade özgürlüklerinin ihlal edildiğine karar vermişti.
AYM, mahkemenin kararın bir örneğinin ihlalin ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılması amacıyla yerel mahkemelere gönderilmesine ve başvuruculara da 9'ar bin lira tazminat ödenmesine karar vermişti. AYM, kararın gerekçesini ise bugün açıkladı.
"KATILMIYORUZ AMA..."
AYM gerekçeli kararında ise “Bu bildirinin Anayasa'nın 26. maddesinde yer alan ifade özgürlüğünün korumasından yararlanması gerektiği yönündeki yorumları Anayasa Mahkemesinin bildiride yer alan düşünceleri paylaştığı veya desteklediği anlamına gelmez. Başvurucuların altına imza attıkları açıklama gerçekten de toplumun büyük çoğunluğu için kabul edilemez bir içeriğe sahiptir. Terörle mücadele eden devleti, halka “katliam”, “kıyım” ve “işkence” yapmakla suçlayan bir açıklamaya katılmak elbette mümkün değildir” ifadelerini kullanması dikkat çekti. AYM, “Anayasa Mahkemesinin hiçbir şekilde içeriğine katılmadığı sözler de ifade özgürlüğü kapsamında kalabilir. Başvurucuların imzaladığı bildirideki düşüncelerin toplumun büyük çoğunluğundan açıkça farklı olduğu ortadadır” dedi.
"YARGISAL TEPKİ HASSAS OLMALI"
Bildirideki düşüncelerin toplumun büyük çoğunluğundan farklı olduğunu iddia eden AYM, “Ancak tam da bu sebeple bu tür açıklamalara karşı yargısal tepki verilmesi noktasında daha hassas davranılması gerekir. Çünkü bu tür müdahaleler kamuoyunun ülkede meydana gelen son derece önemli olayların farklı bir bakış açısından -onların büyük çoğunluğu için bu bakış açısının kabul edilmesi ne kadar zor olursa olsun- öğrenme hakkına ağır bir sınırlama getirmektedir” dedi.
İFADE ÖZGÜRLÜĞÜ İHLAL EDİLDİ
Kamu gücünü kullanan organların, devlet politikalarına yönelik eleştirilere cevap verilmesi hususunda herkesten daha fazla imkana sahip olduğunu söyleyen AYM, “Somut olayın koşullarında başvurucular hakkında -bazıları ertelenmiş olsa da- zorunlu toplumsal bir ihtiyaca karşılık gelmediği kabul edilen müdahalenin hedeflenen terör örgütü ve terörizmle mücadele kapsamında kamu düzeninin korunması amacıyla orantılı olduğunun gösterilemediği sonucuna ulaşılmıştır. Özellikle son derece saçma ve ilgisiz bile görünse muhaliflerin haksız saldırı ve eleştirilerine farklı yollardan cevap verme imkânının olduğu durumlarda ceza kovuşturmasına başvurulmamalıdır. Anayasa Mahkemesi açıklanan gerekçelerle Anayasa'nın 26. maddesinde güvence altına alınan ifade özgürlüğünün ihlal edildiğine karar vermiştir.” ifadelerini kullandı.