31 Temmuz 2019 11:22

“Mustafa Koç, 18 gün boyunca günde ortalama 20 saat çalıştırıldı, yatması gereken kamarada yatırılmayarak kendisine revirde yer gösterildi. Geminin A/C havalandırma sistemi bozuk olduğu ve kaldığı revirdeki vantilatör alınmış olduğundan, ortalama 45 derece olan bir mekânda uyumak zorunda kaldı. Gemide stajyerlerin temizlemesinin yasak olduğu, 20 metre derinliğinde, bir metre açıklığı olan ve ortalama sıcaklığı 50 derece olan bir tankı birinci zabitin seçenek bırakmaması sebebiyle temizlemek zorunda kalan Koç, 18 gün boyunca benzer koşullarda çalıştı.”
Yaklaşık bir hafta önce ağır çalışma koşullarından kaynaklı olarak staj yaptığı gemide ölü bulunan 19 yaşındaki Mustafa’nın hikayesi tüm Türkiye’nin dört bir yanında yaşayan gençlerin hikayelerinden ne yazık ki farklı değil. İş bulamayıp fabrikalarda insanlık dışı koşullarda çalışırken hayatını yitiren üniversite mezunu gençlerden, YKS’de istediği puanı alamayıp hayatında geleceksizlikten başka seçenek görmediğinden intihar eden gençlere, taciz, tecavüz ve şiddetle kuşatılmış yaşamının her gününün sonunda “yarın” nasıl yaşayacağının tedirginliğiyle başını yastığa koyan genç kadınlara kadar, her biri birbirinden ne kadar farklı olsa da bu ülkenin gençlerinin geleceklerini yok etmeye çalışan karanlık aynı karanlık.

KARANLIĞIN TEMSİLCİLERİNE KARŞI BİRLEŞELİM

Bu karanlığın temsilcilerinden, Türkiye’nin en köklü patron örgütlerinden TÜSİAD’ın Ekonomik Araştırma Forumu üyelerinden Özcan Kadıoğlu geçtiğimiz günlerde sosyoloji mezunu bir vatandaşın “Ne iş verirseniz yaparım, bulaşık yıkarım, masaları temizlerim.” dediğini ve “iş beğenmeyen” gençlerin örnek alması gerektiği konusunda bir tweet atmıştı kendi hesabından. İşte Özcan Kadıoğlu’nun 140 karaktere sığabilecek basitlikte ve netlikte ifade ettiği düşünceler, kendi çıkarları ve rekabete dayalı kar hırsları uğruna ülkenin işçi ve emekçileriyle birlikte tüm Türkiye gençliğini geleceksizliğe, mutsuzluğa, umutsuzluğa, emeklerinin karşılığını hiçbir zaman alamamaya, kölece çalışma ve yaşam koşullarına, çalışırken ölmeye mahkûm eden patronların ortak görüşüdür. Ve elbette yalnızca bizim coğrafyamızın patronlarının ortak görüşü olmakla da sınırlı değildir.
Peki, geleceğimiz için parçalanması gereken karanlık ortaksa, nasıl savaşılır bu ortak düşmanla? Güzel günler için birleşmenin yolları nelerdir? Tüm bu soruların cevaplarını soruşturduğumuz, bir haftalık gibi görünen ama aslında kendinden önceki 16 buluşmanın, hatta tüm Türkiye ve dünya gençliğinin mücadele birikimine, hafızasına ve deneyimine sahip dev bir gençlik buluşmasından yeni döndük. Ve elbette bu buluşmanın tüm birikimini bulunduğumuz yerlere taşımak üzere döndük. Şimdi dergimizin bu sayısında, atölyelerden forumlara, söyleşilere, panellere kadar hem kampımızın tüm deneyimiyle buluşacak, hem de geleceğimizi kazanmak üzere karşımızda duran soruların ve bu sorulara verilecek ortak cevapların izini süreceğiz.

NOT:

Şimdi bir kısmımız ilgi alanım mı değil mi, bu mesleği seviyor muyum, bu alana dair yeteneğim var mı diye bile düşünemeden yalnızca güvenceli bir gelecek için, ileride daha iyi koşullarda yaşamak için üniversite tercihleri yapmaya hazırlanıyor. Bu arkadaşlarımıza sınavın gerçek başarımızı ölçmediğini, başka koşullarda her birimizin birçok başarı elde edebileceğimizi hatırlatalım. Dolayısıyla istediği üniversiteye yerleşemeyecek arkadaşlarımız moral bozmasın. Şimdilik elimizden geleni yapalım, gerisini birlikte değiştireceğiz. 

Evrensel'i Takip Et