İşçi toplantısından notlar…
17. Gençlik Yaz Kampı Kamp Komitesi’nden Ahmet Akarsu, işçi forumundan öne çıkanları yazdı.
Ahmet AKARSU
Kayseri
17. Gençlik Yaz Kampı’nda yapılan işçi toplantısında öne çıkan tartışmalara dair Burak Bağçeci derinlikli bir gözlem yazısı yazdı. Kuşkusuz, genç işçi toplantısına ek olarak birkaç not söylemenin faydalı olacağını düşünüyorum.
KÖTÜ ÇALIŞMA KOŞULLARI ÖNE ÇIKIYOR
* Genç işçilerin, sendikalı-sendikasız fark etmeksizin çalışma alanlarında, kötü koşullar, düşük ücretle çalıştırma ve küçük işletmelerde sigortasız bile çalıştırılma devam ediyor. Özellikle küçük atölyeler ve sanayi siteleri başı çekiyor.
* Öte yandan, sendikalı olan işçilerin, işçi düşmanı da olsa, “en kötü sendika, sendikasızlıktan iyidir” sözünü hatırlatır nitelikte… İaşe, ikramiye, sosyal yardımlar vs. derken, işçilerin sosyal yaşama katılımı bir nebzede olsa, sendikasız işyerlerine oranla elle tutulur bir yanı var.
KRİZİN YANSIMALARI DEĞİŞİYOR
* Özellikle krizin hissedilmesi genç işçiler arasında parçalı oluyor. Evli olmayan genç işçiler, aldıkları asgari ücretin yettiği görüşünde olurken, büyük işletmelerde çalışan genç işçilerin görüşü ise, parça üretimi yapılıyor fakat kriz işletmelerdeki işi azaltıyor. Öte yandan, kriz zamanı işten çıkarılanlar kıdem ücreti yük olmaz diye düşünülerek, genç işçiler oluyor.
* Kuşkusuz krizin yükünü toplamda genç işçilerde yakından hissediyor. Küçük işletmedeki patronuyla arasının iyi olduğunu söyleyen genç işçiler, “Bugün aramız iyi, çünkü işin yetişmesi gerek. Yarın ne olacağı belli değil” diyor. Masraflarının arttığını söyleyen genç işçiler, tütün ürünlerine gelen zamlarla ifade ederken, temel tüketim ürünlerine gelen zamların belini büktüğünü söylüyor.
* Genç işçilerin, işçilerin ihbarı, kıdem tazminatı, yıllık izini vs. derken, temel haklarına/yasal haklarına dair birikiminde deneyimsizlik görülüyor. İl il yapılan buluşmalarda genç işçiler, haklarına dair önüne eğitimler yapma planı koyuyor.
KIDEM TAZMİNATI FONA DEVREDİLMESİN DİYE NE YAPMALI?
* İşçi toplantısının en önemli konularından birisi olan kıdem tazminatının fona devredilmesinin tekrardan gündeme gelmesi oluyor. Genç işçilere, deneyimli olan sendikalaşma mücadelesi sürdürmüş Tariş’ten, Flormar’dan, Çiğli’den, Aliağa’dan işçiler, kıdem tazminatının mücadele ile kazanılmış bir hak olduğundan bahsediyor. İşçilerin yıpranma payı olan kıdem tazminatının fona devredilmemesi için işyerlerinde neler yapılması gerektiği konuşuluyor.
* Kıdeme dair genç işçilerin, ilgisi alakası işyerlerinde de yer yer farklılık gösterse de, toplamda bir zayıflık olduğu göze çarpıyor. İşçi toplantısında söz alan sürecin farkında olan işçiler, kıdemin fona devrinin en çok genç işçileri etkileyeceğinde bahsediyor. En çok da sınıf bilinçli, Emek Partili işçiler, işyeri komiteleriyle, işyerlerinde toplamda tüm işçileri harekete geçirebileceğinden bahsediyor. Kuşkusuz, sendikalarında bu süreçte tutumunun zayıf olduğu konuşuluyor. Sendikalı, sendikasız işçiler, kıdem tazminatının fona devrine karşı işyerlerinde ve atölye-sanayi sitelerinde ısrarlı bir faaliyet sürdüreceklerini önüne hedef olarak koyuyor.
* TÜPRAŞ işçileri, Aliağa Belediyesi işçileri, Tariş işçileri deneyimlerinden çokça bahsediyor. Genç işçiler merakla dinliyor. Sürece dair çok şey söylemeyeceğim fakat genç işçiler, TÜPRAŞ işçilerinin toplu iş sözleşmesinde, yüksek hakem kurulunun dayattığı % 6’lık zam vermesini ileriki süreçte işçi haklarına dönük saldırılarında artacağı olarak yorumluyor.
* Yer yer Koç’un “demokratlığı” da konuşuluyor. İşçiler, hükümetle atışıyormuş gibi gözükse de Koç’un gerçek yüzünü biliyor. İşçi sınıfını ezmek yönünde hükümetle de patron yanlısı sendikalarla da patron örgütleriyle de çok iyi saf tuttuğunu ifade ediyor.
MÜLTECİ İŞÇİLER İLE SINIF KARDEŞLİĞİ
* Bir başka değerli nokta ise mülteci işçiler oluyor. Mülteci işçilere karşı, Türk ve Kürt işçilerin yer yer birleştiği ve mülteci işçileri dışladığı meselesi konuşuluyor. 20 civarı işçinin çalıştığı çoğunluğu genç işçi olan bir metal işkolundaki atölye de genç işçiler olumlu bir deneyim aktarıyor. Mülteci bir işçinin sigortasız ve asgari ücretinde altında çalıştırıldığını ifade ediyor. Fakat oradaki Emek Gençliği üyesi genç işçiler, işçi arkadaşlarının çoğunluğu ile bir araya gelip, önce mülteci işçinin sigortasının yapılmasını talep ediyor, daha sonra ücretinin kendilerinin ücretiyle aynı seviyeye çekilmesini... Bir kazanım ortaya çıkıyor.
* Mülteci işçiler ile sınıf kardeşi olunması gerektiği vurgu yapan genç işçiler, öte yandan birlik olunca her şeyin yapılacağının önemine vurgu yapıyor. Kuşkusuz Emek Partisi’nin ve Emek Gençliği’nin çalışmalarına ilişkin konuşmalarda oluyor. Elbette sendikalaşmanın önemi üzerine kafa yoruluyor, tersane işçileri, işçi sağlığı ve güvenliği meselesinin önemini anlatıyor. Ama, aması; genç işçilerin, hakları temelli mücadelelerinin önemi, krizin yükünün patronlara yüklenmesi, işçi sağlığı ve güvenliği konusunda önemlerin alınması, esnek çalışmaya karşı çıkmak ve kıdem hakkını korumak konuşuluyor. Sürecin devamı ise kısaca, kapitalizmin yıkımı için sınıfın ta kendisi olduğunu söyleyen partinin (Emek Partisi) önemine vurgu yapılıyor ve örgütlenme çağrısı ile toplantı son buluyor.