31 Temmuz 2019 12:32
Yağmur ERDİNÇ
Mersin

Bu kampa bir işçi genç olarak katıldım. Beraber geçirilen 8 gün boyunca birliğin, beraberliğin ve özgürlüğün tablosunu yüzlerce arkadaşımız ile en güzel şekilde çizmiş ve zihnimizin en güzel köşesine o tabloyu asmış bulunmakta olduğumuzu düşünüyorum. Birlik, beraberlik, mücadele ve özgürlük peşinde çabalayan ve bu mücadele karşısında asla yılgın olmayan ve olmayacak olan insanlar olduğunu görmek, isteklerimizin ve mücadelemizin bir olduğunu ve bu talepler karşısında her birimizin ayrı ayrı çaba harcadığını hem birlikte yaşayıp görerek hem de devamlılığından emin olarak ayrılmak çok derin anlamları olan hem de mutluluk veren bir duyguydu. 
Geniş yelpazedeki atölyelerle kampta hem öğrendik hem de eğlendik. Ben de Bülent Falakaoğlu’nun yürütücülüğünü yaptığı Politik İktisat Atölyesi’ne katıldım. Gerek güncel gerek geçmiş haberler ve örnekler ile ekonomi ve devlet arasındaki ilişkiyi, bu ilişkide yaşanan iniş çıkışları ve olması gereken düzeni tartışarak neler yapılabilir ve ne yapmalı sorularının cevabını arayarak atölyemizi sürdürdük. Aynı zamanda bu atölyede ve işçi toplantılarında biz genç işçilerin günlük hayatta nelerle karşılaştığını ve sermayedarların karşısında cevabımızın ne olacağı üzerinde de durduk.

GÜNLÜK GAZETE OKUMAK BİR İHTİYAÇ

Her gün düzenli olarak gazete okumak ve yazılar hakkında değerlendirmeler, tartışmalar yapmak benim için güzel bir kazanım haline dönüştü. Günlük gazete okumanın, haberleri takip etmenin aslında bir ihtiyaç olduğu kanısına vardım. Diğer şehirlerdeki ve işkollarındaki işçilerin neler yaşadığını haklarımızın neler olduğunu bu sayede daha çabuk gördüm. Bu alışkanlığı kamp sonrası yaşantımda da sürekli hale getirerek ilk önce kendimi, daha sonrasında ise çevremi bilinçlendirmek adına güzel bir aktivite olarak görüyor ve önemli bir nokta olduğunu düşünüyorum. 
Birlikte üretip birlikte tüketmek, birlikte yaşam alanımızı daha da verimli bir hale getirme bilincini daha da kavradığımı düşünüyorum ve bunu sürdürmek adına gerekli adımları atacağım. Orada sürdürmüş olduğumuz mücadelenin ve sorumluluğun kamp sonrası yaşantımıza aktarılması bilincini daha da ilerletmemde herkesin emeği çok fazla. Özellikle işçi arkadaşlarımın bu kampa katılmasını tavsiye ederim çünkü bu 8 günlük dünyada aslında bizden alınanın, sömürünün ve eşitsizliğin karşısında durulabilen bir dünya olduğunu ve bu durumlar karşısında bizim neler yapmamız gerektiğinin, asıl haklarımızın ne olduğunun konusu üzerinde ısrarla durarak farkındalığını ve örgütlenmenin önemini daha fazla kavramış oluyoruz. Bu bilinci ilerletmiş insanlar olarak kampta 8 gün boyunca kolektif bir yaşam içerisinde bulunarak aslında bize vaat edilen ya da aksi mümkün değil diye diretilen yaşamın önüne geçmiş olduk ve biz bu bilincimizi geri kalan yaşantımıza, arkadaşlarımıza, ailemize ve en önemlisi kendimize taşıyarak ilk önce atmamız gereken adımı atabilir ve başka bir dünyanın mümkün olduğunu ve bu yaşantının imkansız olmadığını gösterebiliriz.

Öğrenirken hiç bu kadar eğlenmemiştim

Hasan CEM
Kayseri

Bu yıl üniversite sınavına girmiş, meslek lisesinden yeni mezun olmuş bir arkadaşınızım. Geçtiğimiz hafta İzmir Selçuk’ta düzenlenen Gençlik Yaz Kampı’na katıldım. Bu yıl benim ilk kampımdı. Kampta benim gibi meslek lisesinde okuyan ve yeni mezun olmuş, farklı şehirlerden çok fazla arkadaş ile tanışma ve meslek liselilerin “ortak kaderi” ile ilgili sohbet ve tartışma şansını yakaladım. Kamptan önce Kayseri’de meslek liselilerinin sorunları ve talepleri üzerine birçok kez tartışma fırsatı yakalamıştım. Fakat kampta Türkiye’nin her yerinden gençlerin sorunlarının, geldiği şehirlere göre farklı özellikler de gösterse de bir noktada buluştuğunu fark ettim. Meslek liseleri ile ilgili her yerde söylenen şöyle şeyler vardır: Meslek liseliler yalnızca kavga eden, yaşıtlarına göre daha hırçın, akıllanmaz uslanmaz öğrencilerdir. Aslında bu görüşü kısmen doğrulayan faktörlerin de olduğunu söylesek yanlış olmaz. Çünkü hayatın gerçeği ile daha erken tanışır meslek liseli.

MESLEK LİSELİLER İÇİN DOLU DOLU BİR KAMP OLDU

Bu kampta buluştuğumuz meslek liselilerle staj sömürüsünden tutalım, sınavsız geçiş hakkının kaldırılmasından, okullarda kültür derslerinin azlığına kadar birçok şeyi tartıştık ve hep birlikte çözüm aradık. Hepimiz ayrı ayrı çözüm önerilerimizi sunduk ve şehirlerimize geri döndüğümüzde yapacaklarımız üzerine tartışmalar yaptık. Bu kampta yalnızca meslek liselilerin değil; genç işçilerin, işsiz gençlerin, üniversitelilerin de bizim yaptığımızı yapıp çözüm aramalarına şahit oldum. Kamp bizim için dolu dolu geçti diyebilirim. Öte yandan bu kamp hakkında gözlemlediğim başka şeyler de oldu. İşçi emekçi çocuklarının tatil yapma fırsatı bulamadığı dönemlerde ilk defa denizi gören, cüzi paralara tatil yapma fırsatı bulan arkadaşlarımızın olması da beni bu kampta etkileyen şeylerden birisiydi. Çünkü biz işçi emekçi çocukları da tatil yapmayı ve denizi görmeyi hak ediyoruz. Kampta gün içerisinde düzenlenen atölyelere, söyleşilere ve akşam yapılan etkinliklere de ayrı parantez açmak gerekir bence. Bildiğim kadarıyla 16 ayrı alanlarda atölye yapıldı. Heykelinden tutalım, satranç atölyesine, kadın çalışmaları atölyesinden politik iktisat atölyesine, bin gencin dikkatini çeken ve her anlamıyla geliştiren faaliyetler oldu.

KOLEKTİF KAMPIN KATTIKLARI

Son olarak yemekten temizliğe kadar her şeyi birlikte yaptığımız, birlikte üretip birlikte tükettiğimiz bu kampta biz liseliler olarak çıkardığımız sonuç, taleplerimizin etrafında hep birlikte mücadele etmek oldu. Sorunlarımızın üstesinden hep birlikte örgütlü bir mücadele vererek gelebiliriz. Her öğrencinin geleceğinin birkaç kişinin iki dudağının arasında olduğu eğitim sistemine alternatif bir sisteminin mümkün olacağını düşünüyorum. Kamptan çıkaracağımız en önemli şeylerden birisi de yan yana geldiğimizde her şeyi değiştirebileceğimizi anlamak oldu.

Evrensel'i Takip Et