31 Temmuz 2019 23:30

"Koltuklarında ot biten sendikacıları beklemeyelim"

Denizli'de enerji iş kolunda çalışan bir işçi Özcan Göçer, Evrensel aracılığıyla işçilere seslendi.

Fotoğraf: Pixabay

Paylaş

Özcan Göçer
Denizli ADM Elektrik Dağıtım AŞ İşçisi

Sözde enerji sektöründeki işçilere ekstra kazanç olarak müjdelenen, allanıp pullanan performans pirimi artık masumiyetini kaybediyor gerçek yüzü ortaya çıkıyor. İşçilerin işyerlerinde örgütlü çalışması karşısında bireyciliği ön plana koyarak geliştirilen modern kölelik sistemi haline geliyor performans değerlendirme çalışması.

Çalışma hayatında işçinin pastadan payının giderek daha küçüldüğü, hatta sözüm meclisten dışarı fare kapanı gibi işçiyi de içine çeken bir sistem bu. Patronlar ve sırtı yağlı, göbekli yöneticiler tüm işçilerin fazla mesaisinden, sosyal haklarından, dinlenme zamanlarından çalarak birkaç işçiye performans primi adı altında pastanın kırıntılarını dağıttıkları sisteme vahşi kapitalist sistem deniyor işte. Rekabet halindeki kum tanecikleri aralarındaki mikronluk farkları çok büyük bir fark gibi görerek amansız bir yarışa sürükleniyor patron tarafından. Tabii bu kum tanecikleri dediğim biz işçiler oluyoruz.  

İşçi sağlığı ve güvenliği tabii bu rekabet ortamında ilk elden kenara bırakılan oluyor. Çalışma ilişkilerinde işletme verimliliği için çeşitli uygulamalar elbette yapılabilir ama devlet ve sendikalar bu işin neresinde olacak? Performansı belirleyen vardiyalar olsa mesela her vardiya bambaşka yerlerde bambaşka arıza, bakım, onarım işi yapan enerji işçisi hangi kriterle değerlendirilecek acaba? İş hukukunda performans değerlendirme kuralları sadece patronun cebine giren parayla ölçülürse mesela iş sağlığı ve güvenliğine en az zaman ve para harcatan işçi en performanslı işçi olur. Yani kuruş pahasına değil can pahasına çalışan işçi en performanslı işçi olur. Performans sistemi iş sözleşmesinin ve toplusözleşmenin sürekliliğini sağlama amacıyla çelişince, patrona işten çıkartma gerekçesi üretmeye, istediği işçiyi psikolojik baskı altına alabilmeye dönük bir performans değerlendirme sistemine dönüşünce; devlet adına yetkililer ve işçiler adına sendikalar ne zaman bir müdahale edecek.

Devletin işçinin son kalesi olan kıdem tazminatını bile patronların krizin yükünü biz işçilerin üzerine yıkmak için yasa çıkardığı bu dönemde; kapılarında örümcek ağı örülen, koltuklarında ot biten sendikacıları beklemeden işyerlerinde mücadele komiteleri kurularak krizin yükünü reddetmeliyiz.

ÖNCEKİ HABER

Otomobil yıkarken elektrik akımına kapılan işçi hayatını kaybetti

SONRAKİ HABER

"Sennur Sezer sınıfımızdaydı, yine sınıfımızda, hep olacak sınıfımızda"

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa