Kamu işçilerinden TİS sürecine dair: İnsanca yaşanacak, eşit işe eşit ücret
Kayseri, Niğde, Kırşehir ve Kastamonu'da görüştüğümüz karayolu, demiryolu ve askeri işyeri işçileri, krizden etkilendiklerini ve büyümeden pay istediklerini dile getirdi.
Fotoğraf: Pixabay
200 bini kadrolu, KHK ile kadroya geçenler dahil edildiğinde 500 bin civarı kamu işçisini ilgilendiren toplusözleşme görüşmeleri sürüyor. Hükümet yüzde 5+4 önerisini yüzde 1’lik artışla yüzde 6+4 olarak dayatırken, Türk-İş ise “Taban ücretin en az 3500 TL’ye çıkarılsın. Bunun üzerine bütün çalışanlara ayda 300 TL iyileştirme yapılsın. Sözleşme başlangıç tarihi itibariyle ilk altı ay yüzde 15 zam yapılsın, diğer altı aylarda yani ikinci üçüncü ve dördüncü altı aylarda da enflasyon artı 3 puan refah payı verilsin. İşçilerden vergi alınmasın” istiyor.
Kayseri, Niğde, Kırşehir ve Kastamonu’da görüştüğümüz karayolu, demiryolu ve askeri işyeri işçileri, krizden etkilendiklerini ve büyümeden pay istediklerini söyledi. Eşit işe eşit ücret talep eden işçiler, Türk-İş’in grev kararının sonuna kadar arkasında duracaklarını ifade etti.
KAYSERİ KARAYOLU İŞÇİLERİ: ZAM VE VERGİDEN MUAF ÜCRET YOKSA GREV VAR
Ahmet AKARSU
Kayseri
Kırşehir’de karayolu işçileriyle görüşüyoruz. 8 sözleşme görmüş, bu yıl 9’uncusunu görecek olan 26 yıllık karayolu işçisi İbrahim Koç alıyor sözü. Hükümetin sözleşmede sunduğu teklifin içler acısı olduğunu söyleyen Koç, şöyle devam etti: “26 yıldır karayollarında çalışıyorum. Halen emekli olmadım. Neden? Çünkü çocuk okuyor. Para yetişmiyor. Kriz bizleri öyle etkiledi ki geçim kaygısı kaç yaşına geldim sürüyor. Enflasyonun altındaki teklifi kamu işçisi ne yapacak? Bizim talebimiz belli; insanca yaşanacak bir ücret, emeğimizin gerçek karşılığını istiyoruz.” YİK başkanlığına getirilen Bülent Arınç’ın aldığı ücrete tepki gösteren Koç, “15 bin liradan 18 bin liraya ücreti yükseliyor. Kamu işçisinin Bülent Arınç’tan neyi eksik? Yağmur, çamur demeden çalışıyoruz. Yüksek zam ve yeni haklar talep ettiğimizde ‘devletin ekonomisini düşünmüyorsunuz’ deniyor. Arınç çok mu düşünüyor devletin ekonomisini? Yüksek zam talep ediyoruz. Grevse grev” diye konuştu.
Yaklaşık 15 yıldır Kırşehir’de karayolu işçiliği yaptığını söyleyen Duran Şahin de şunları söyledi: “Eskiden işçiler masaya yumruğunu vuruyordu. Sendikaya bırakmadan tepkilerini gösteriyordu. Şimdide sendikayla birlikte masaya yumruğu vurma vakti. Bu kadar dar boğaz yaşadığımız bu günlerde rahat bir şekilde yaşamak için tepkimizi göstermeliyiz.”
NİĞDE KARAYOLU İŞÇİLERİ: HERKES BORÇ İÇİNDE TİS SÜRECİ İYİ BİTMELİ
Mehmet KILIÇASLAN
Niğde
Niğde’de görüştüğümüz karayolu işçilerinin de talepleri insanca yaşanacak bir ücret. İşçiler üç ayrı ücret skalasının kaldırılmasını ve insanca bir seviyeye çıkarılmasını istiyor.
25 yıldır karayolu işçiliği yapan Nevzat Genişyürek, “Türk-İş’in teklifini az buluyorum ama kararında sonuna kadar arkasındayım. Ücretlerimizi eriyip gidiyor. Vergi dilimi bizleri perişan ediyor. Bu durumu yüksek bir zamla ancak telafi ederiz. Sendikadan da isteğimiz daha güçlü bir pazarlık sürecidir” diye konuştu. 2010’dan 2018’e kadar taşeron olarak karayollarında çalıştığını söyleyen bir başka işçi ise şunları söyledi: “1 yıl önce kadro aldım. Taşeron sisteme göre hiç yoktan iyidir diye düşünüyorum kadroyu. Kredi borcum var. Etrafımdaki neredeyse her işçinin kredi borcu var. Sözleşme süreci iyi geçmeli.”
KASTAMONU KARAYOLU İŞÇİSİ: ÜCRET SKALASI FARKLILIKLARININ KALDIRILMASINI İSTİYORUZ
Karayolları işçisi
Kastamonu
Ben Karayolları Genel Müdürlüğünde çalışan, Türk-İş’e bağlı Yol-İş Sendikasına üye bir işçiyim.
Aynı işyerinde çalışan kamu işçileri olarak 3 ayrı skala üzerinden ücret alıyoruz. 2005’in 6. ayından önce işe başlayanlar 1. ücret skalası üzerinden, 2005’in 6. ayından sonra işe girenler 2. ücret skalası ve taşerondan kadroya geçenler 3. ücret skalası üzerinden ücret alıyor. Bu da aynı işi yapan çalışanlar arasında ücret farklılıkları oluşturuyor. Ücret skala farklılıklarının kaldırılarak eşit işe eşit ücret ödenmesini istiyoruz.
Yılda 4 küçük ve 2 büyük ikramiye almaktayız. Babam da karayollarından emekli bir kamu işçisiydi. Onun zamanında (2003) büyük ikramiye bir aylık ücret tutarındaydı. Şimdi ise yarım maaş tutarında ve bordro üzerinden vergi kesintisi uygulanıyor. İkramiyelerin vergiye tabi olmasını istemiyorum.
Önceden giyim yardımı kesintisiz olarak bankamatik hesabına yatıyordu. Şimdi bordro üzerinden kesinti uygulanıyor. Ekonomik anlamda daha birçok kayıplarımız var.
Kısaca bu dönemki sözleşmeden beklentilerim; öncelikli kazanılmış haklarımızın korunması, ücretlerin iyileştirilmesi ve eşit işe eşit ücret uygulanmasıdır. Bütün bu haklarımızın korunması ve iyileştirilmesi için ortak mücadele kararlılığı içinde olmalıyız.
KHK İLE KADROYA GEÇEN İŞÇİLER SÖZLEŞME KAPSAMINA ALINMALI
Sözleşmeye ilişkin gazetemize konuşan Yol-İş Kayseri Şube Başkanı Atilla Özmel, “Hükümet yüzde 5’lik komik bir teklifte bulundu. Bunu konuşmaya gerek yok” dedi. Bugün enflasyon kadar zam alınsa dahi işçi ücretlerinin artmamış olacağına dikkat çeken Özmel, bu nedenle yüzde 3 refah payı istediklerini dile getirdi. Özmel “Bir de düşük yevmiyeli arkadaşlarımız var. Bu dediğimiz iyileştirmeler bire bir gerçekleştiğinde ilk altı ay için yaklaşık yüzde 35 civarında düşük yevmiyelilere bir zam talebimiz var. Sözleşmenin diğer önemli noktası ise 696 sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile kadroya geçen işçi arkadaşlarımızın sözleşmeye dahil edilmesi” diye konuştu.
Vergi politikalarını da eleştiren Özmel şöyle konuştu: “Türkiye’de uygulanan vergi politikaları maalesef sabit gelirliden, dar gelirliden daha fazla vergi alınmasını sağlıyor. Bize göre az kazanandan az, çok kazanandan çok olması gerekirken, az kazandan çok, çok kazanandan hiç vergi politikası uygulanıyor. Açlık sınırı 2124 TL, yoksulluk sınırı 6918 TL olarak açıklandı. Bu rakamlara baktığımızda ve alınan ücretlere baktığımızda açlık sınırının biraz üzerinde yoksulluk sınırının altında ücretler alıyoruz. Kamu da öyle sanıldığı gibi devasa ücretler yok. Ortada istediğimiz oranlarda ülke gerçeklerine uygun makul ve mantıklı rakamlar olmalı.”
Yol-İş’in sektörlerine özel taleplerinin de olduğunu hatırlatan Özmel, “Orda da yine bizim için olmazsa olmaz maddeler var. Örneğin eşit işe eşit ücret ilkesi istiyoruz. Üyelerimizin hayat kalitesini arttırmak için çalışmalarımız var. Olmaya da devam edecek. Son olarak grev söylemini genel başkanımız söyledi. Biz de üyelerimizde birlikte grevse grev demeye hazırız” dedi. (Kayseri/EVRENSEL)
ASKERİ İŞYERİ İŞÇİLERİ: SÖZ SÖYLEMEZSEK, İSTEDİĞİMİZİ ALAMAYIZ
Kayseri’de bir grup Harb-İş üyesi işçiyle bir araya geliyoruz. Harb-İş üyesi işçilerin bir bölümü sendikanın teklifinin zaten kabul görmeyeceği kanaatinde, bir bölümü ise geçmişte imzalanan iyi sözleşmelere atıfta bulunarak, “İşçiler birleşince istediği teklifi hem sendikaya hem de hükümete dayatabiliyordu” diyor. Sendikaların, işçilerin talepleri doğrultusunda hareket etmesini istiyorlar.
Harb-İş üyesi bir işçi, “Türk-İş’in teklifini hükümetin kabul etmeyeceği belliydi. Türk-İş’in dayatması gerekiyor. Çünkü enflasyon oranı, çarşı-pazar fiyatları can yakıyor. Bunun için Türk-İş ne yaparsa biz de onun arkasındayız. Bir grev lafı ortaya attı ama ben gerçek olduğunu düşünmüyorum. Grev yapacak bir Türk-İş göremiyorum” dedi.
Başka bir işçi ise şunları dile getirdi: “Sendikacılar arasında koltuğunu düşünen birçok insan var. Sendikacılık böyle yapılmaz. Daha dirayetli ve cesur olmaları lazım. Elbette işçilerin de sözünü söylemesi gerekir. Çekinceler yüzünden söz söylemezsek, istediğimiz bir sözleşme süreci geçiremeyiz. Grev dedi sendikamız, biz de bu sözün arkasında duracağız. Bakalım grev kararı alınabilecek mi?” (Kayseri/EVRENSEL)
DEMİRYOLU İŞÇİLERİ: BÖYLE GİDERSE HÜKÜMET 2023’Ü GÖREMEZ
Kayseri’deki Demiryol-İş üyesi işçiler de hükümetin teklifine tepkili. “Adaletiniz bu mu, böyle giderse 2023’ü göremezsiniz” diyen işçiler, grev kararının arkasında durulmasını istiyor.
Görüştüğümüz demiryolu işçileri, “Bunlar bizimle resmen dalga geçiyor, işçiden gelir vergisi dilimlerini en az yüzde 15 keseceksin maaşa zamma gelince yüzde 5-6 teklif edeceksin. Sizin adaletiniz bu mu? Ak Parti hükümeti her yerde konuşmalarında işçinin hakkını alın teri kurumadan verin diyor. Ak Parti bu şekilde devam ederse kamu işçisinin de sabrını taşırır. Türk-İş genel başkanı grevi işaret etti. Biz işçiler greve gideriz” diye tepki gösterdi.
Yaklaşık 10 yıla yakın işçilik yapan bir demiryolu işçisi ise, “Bu hükümet bu zammı hesap makinasıyla sözde indirim hesaplayan esnaf gibi hızlı hızlı tuşlara basıp en son bu olur diye pazarlık ediyor. Kurnaz pazarlıklara karşı uyanık olmalıyız” dedi.
“Hedef 2023 diyen hükümet bu gidişle 2023’ü göremeyecek” diyen başka bir demiryolu işçisi, şöyle devam etti: “Tabanda işçileri dinlemesi gerektiğini düşünüyorum. Biz gerçek enflasyonun yüzde 30 olduğunu biliyoruz. Bu enflasyona göre sözleşmeyi bitirmeleri gerekiyor.”
Hükümetin kesenin ağzını hep patronlara açtığını ifade eden başka bir demiryolu işçisinin görüşleri şu yönde: “Bülent Arınç başka parti kurmasın diye kendi yanına alıp 18 bin TL maaşla cumhurbaşkanlığı yüksek istişare kurulu başkanlığına getiriliyor. Bizim enflasyonumuz yükseklerde olurken hükümet nasılsa çok düşük çıkarıyor. Buna göre de zam teklif ediyor işçiyle dalga geçercesine. Hakkımızı istiyoruz.” (Kayseri/EVRENSEL)
SÖZLEŞME SÜRECİNE DAHA İLERDEN KATILMALIYIZ
Bir grup Türk-İş üyesi işçi
Kayseri
Merhabalar işçi arkadaşlar;
200 bin kamu işçisini ilgilendiren sözleşme sürecine bir süredir girmiş bulunuyoruz. Elbette kamu işçilerinin ve üyesi bulunduğu sendikaların söylemleri, talepleri farklılıklar gösterse de işçilerin ortaklaştığı talepler var.
Hükümetin sonradan yüzde 6’ya çıkardığı yüzde 5 teklifine işçilerin hepsi tepki gösteriyor. Mesela “Yüzde 5-6 çok iyi rakam” diyen yok. Sendikanın yüzde 15 teklifine ise işçilerin görüşleri farklılık gösteriyor. “Yüzde 15 iyi bir rakam” diyen de var, “Enflasyon çok yüksek. Kriz bizi çok etkiledi” diyen de… “Bülent Arınç kadar olamadık” diyen de…
Elbette kamu işçileri olarak süreci yakından takip ediyoruz. Sürekli kendi aramızda sohbetler gerçekleştiriyoruz. Örneğin, birkaç deneyimli işçi, TÜPRAŞ’ta Yüksek Hakum Kurulu’nun bağıltadığı yüzde 6’lık sözleşmeyi örnek gösteriyor. Yani, “Kamu işçisi sözleşmesini görmek istiyorsa TÜPRAŞ’a baksın” diyor.
Öyle mi olmalı? Elbette hayır. Kiminle konuşursak konuşalım sendikaya tepki gösterenden, sendika bayrağını en yüksekte sallayana kadar ortaklaşacağımız yer “Grevse grev” söylemi olmalıdır. Geçmiş sözleşmelerde güçlü kazanımlar oldu. Olmasının sebebi işçilerin sözleşme süreçlerine katılımıyla ilgiliydi. Bu süreçte de işçilerin sendikayla birlikte sözleşme sürecine katılımı olursa iyi sonuçlar elde edebiliriz.
Teşekkür ediyoruz.