Karanlıkları kendimiz aydınlattık
Büyüdük Ahmet abi, büyüdük. Umudu dürten olmadı, umutsuzluğu yatıştıran olmadı. Hayalsizlikten karanlıkta kaldık, düştük, yara aldık. Düşmekten korkan ama bir o kadar gözü kara çocuklardık.
Furkan DOĞAN
Simge ORBUK
Mersin
Öğretmen adayları bu yıl da KPSS’ye girdiler. Biz de zamanı gelince KPSS’ye gireceğiz. İkimiz de öğretmen “aday adayı” olarak KPSS konusunda tedirginiz. Edip Cansever “Mendilimde Kan Sesleri” şiirinde “Boynu bükük duruyorsam eğer/ İçimden öyle geldiği için değil” diyor ya biz de boynu bükük duruyorsak içimizden öyle geldiği için durmuyoruz. Bugün işsizler boynu bükükse, bugün gençler gelecek kaygısı içindeyse, bugün emekliler gerginse onlar da içlerinden öyle geldiği için bu durumda değiller. Edip Cansever’in “Komünist Ahmet Abisine” ithaf ettiği “Mendilimde Kan Sesleri” şiirinde dediği gibi “İnsan yaşadığı yere benzer/ O yerin suyuna, o yerin toprağına benzer“ İnsan yaşadığı maddi koşullar içerisinde düşünür, taşınır ve maddi koşullara göre refleks gösterir. Bu sebeple halkımızın “Antebin kırmızı düzlüğüne benzemesi” tesadüf değildir. İnsanın yaşadığı bölgenin “Evlerine, sokaklarına, köşe başlarına” benzemesi tarihin bir gerçekliğidir.
Bizim şair haklıydı. “O çocuklar büyüyecek, o çocuklar…” dökülmüştü kaleminden sayfalara. Büyüdük Ahmet abi, büyüdük. Umudu dürten olmadı, umutsuzluğu yatıştıran olmadı. Hayalsizlikten karanlıkta kaldık, düştük, yara aldık. Düşmekten korkan ama bir o kadar gözü kara çocuklardık. Belki de bu yüzden karanlıkları kendimiz aydınlattık. Belki de bu yüzden kendi yaralarımızı kendimiz sardık. Yıldızı olmayan gökyüzüne bakıp da hayal kurulur mu Ahmet abi? Biz Edip abiyi okuduk. Hayal kurduk. Sonsuz karanlık bir gökyüzünde hayalsiz yaşamamak için hayal kurduk. “İnsan yaşadığı yere benzer, o yerin suyuna, o yerin toprağına benzer.” Ama birçok çocuk öldü Ahmet abi. Yaşadıkları topraklara benzediler. Özgürlükle tutsaklığın kenetlendiği yerlere benzediler. Umut ile umutsuzluğun bir arada bulunduğu yerlere benzediler. Birçok şey anlamını yitirdi. Toprak birikti. Toprak biriktirdi. Toprak unutmadı. Toprak unutsa o toprağın insanı unutmazdı. Edip Cansever, Bedri Rahmi, Aşık Veysel, Yunus Emre, Nazım Hikmet... Toprağı o toprağın insanlarıyla anlatanlar acılarımızı unutmadı. Biliyoruz bir gün onlarla birlikte güleceğiz. Ataması yapılmayan öğretmen de gülecek, işçi de gülecek, işsiz de gülecek, öğrenci de gülecek. “Gülemiyorsunuz ya, gülmek/ Bir halk gülüyorsa gülmektir”