'Gölcük depreminin üzerinden 20 yıl geçti; hazır mıyız?'
TMMOB İnşaat Mühendisleri Odası, 17 Ağustos depreminin 20. yıl dönümü öncesi basın toplantısı düzenleyerek alınmayan tedbirlere dikkat çekti.
Fotoğraf: Evrensel
17 Ağustos 1999 depreminin 20. yıl dönümü öncesi TMMOB İnşaat Mühendisleri Odası basın toplantısı düzenledi. Basın toplantısını TMMOB İnşaat Mühendisleri Odası İstanbul Şubesi Başkanı Nusret Suna, Yönetim Kurulu üyeleri Füsun Sümer ile Sinem Kolgu birlikte sunarken arkalarındaki duvara asılmış “17 Ağustos 1999 Depreminin üzerinden 20 yıl geçti, hazır mıyız?” afişi dikkat çekti.
Basın toplantısında konuşan Nusret Suna, Türkiye'nin yüzde 66'sının 1. ve 2. derece deprem kuşağında yer aldığını hatırlattı ve “17 Ağustos depreminin üzerinden 20 yıl geçmesine rağmen ne yazık ki ancak bir arpa boyu yol alınabildi” diye sözlerine başladı.
Merkez üssü Kocaeli'nin Gölcük ilçesi olmasına rağmen Marmara bölgesinde resmi rakamlara göre 17 bin 480 insanın yaşamını yitirdiği 43 bin insanın yaralandığını ve 140 bin binanın çöktüğü hatırlatan Suna, “Bu depremin üzerinden 20 yıl geçmesine rağmen, bugün hala olası bir depremin yıkıcı etkisini azaltacak önlemlerin alınmadığını, yapı güvenliğinin sağlanmadığını, kentlerin deprem tehlikesine göre düzenlenmediğini, olası bir depremden sonra afet organizasyonun belirlenmediğini görüyoruz” dedi.
DEPREM KONSEYİ KAPATILDI
Gölcük depreminden hemen sonra 21 Mart 2000 tarihinde bileşenleri içinde deprem bilimcilerin, üniversitesi ve bilim çevrelerinin yer aldığı Ulusal Deprem Konseyi kurulduğunu hatırlatan Suna, “O yıllarda zamane hükümetinin yetkilileri pek çok söz vermiş, ne yazık ki zamanla verilen sözler unutulmuş, Şura kararları sümen altı edilmiş ve Deprem Konseyi'nin varlığına 2007 yılında son verilmiştir” diye süreci anlattı.
Ulusal Deprem Konseyi'nin sunduğu raporda ve Deprem Şurası'nda ülkenin 15-20 yılda yapıların güvenli hale getirilebileceği açıklandığını hatırlatan Suna, “Dönemin Çevre ve Şehircilik Bakanı Mehmet Özhaseki 2017'nin Temmuz ayında yaptığı basın toplantısında yapı stokunun iyileştirilmesi için en az 15 yıla ihtiyaç olduğunu belirtmesi bir arpa boyu yol alındığını gösteriyor” dedi.
“Deprem Konseyi'nin lağvedilmesinden meslek odalarının yetkilerinin kısıtlanmasına, üniversitelerin, bilim çevrelerinin tasfiye edilmesinden kapalı kapılar ardından gerçekleştirilen mevzuat değişikliklerine uzanan bilinçli bir tercih söz konusudur” diye iktidar politikalarını vurgulayan Suna, bu tercihte insan yaşamının değil de rantın önemsendiği kentsel dönüşüm projeleri ile imar affının yer aldığını açıkladı.
Kamuoyunun beklentisi riskli yapıların yıkılma ve güçlendirme çalışmalarının bir an önce tamamlanması olduğunu belirten Nusret Suna, “Riskli yapıların mevcudiyetini devam ettirecek şekilde İmar Barışı ilan etmek deprem tehlikesine açık davetiye çıkartmaktır” diye sözlerini sürdürdü.
İSTANBULLULAR KAYGILI
İstanbul'da 2017 yılında Zeytinburnu'nda, 2018 yılında Beyoğlu'nda evlerin, yine 2018 yılında Sancaktepe Mevlana İlkokulunun duvarının yıkıldığını, 2019 yılında da Kartal'da Yeşilyurt Apartmanının kendiliğinden çöktüğünü hatırlatan Suna, “İstanbul'da Kartal'daki, Beyoğlu'ndaki gibi on binlerce bina bulunmakta, bu binalarda yüz binlerce insan yaşamaktadır. İstanbullular kaygılıdır” diyerek tehlikenin boyutlarını vurguladı. (İstanbul/EVRENSEL)