5 soruda Kaz Dağları talanı
Madenci şirket siyanürle altın çıkarmanın Atikhisar Barajı’nı etkilemeyeceğini, 200 bin ağaç kesilmediğini iddia ediyor. Tüm bu açıklamaları Jeoloji Yüksek Mühendisi Dr. Eşref Atabey yanıtladı.
Fotoğraf: Evrensel
Özer AKDEMİR
İzmir
Kaz Dağları’ndaki altın madenciliğinin yol açtığı korkunç görüntüye ve 200 bin ağacın kesilmesine karşı on binlerce yurttaşın yaptığı yürüyüşün yankıları devam ediyor. Bu büyük tepkiye karşı madenciler ve AKP yetkilileri ve yandaş medya savunmaya, hatta karşı saldırıya geçti. Yıllardır hemen her çevre hareketinde dolaşıma sokulan “Bu hareketlerin ardında ülkemizin kalkınmasını istemeyen dış güçler var” yalanı Kaz Dağları’nda da gündeme getirildi. Öte yandan şirketin yöneticileri de konuya dair basın açıklamaları yaparak kendi bakış açılarından meseleyi açıklamaya çalıştı. Madencilere göre maden sahası Kaz Dağları’ndan 40 kilometre ötede, siyanür kullanılacak liç alanı Atikhisar Barajı’nın su toplama havzasının dışında, 200 bin ağaç kesilmesi işi gerçek değil. Tüm bu açıklamaları konunun uzmanı Dr. Eşref Atabey’e sorduk.
O BÖLGEDE BİRÇOK ÇALIŞMAYA KATILDIM
Jeoloji Yüksek Mühendisi Dr. Eşref Atabey’in Türkiye’de jeoloji ve tıbbi jeoloji alanında birçok kitabı bulunuyor. Söz konusu maden sahalarının olduğu yerlerde 2002 yılında jeolojik çalışmalar yaptıklarını, Biga Yarımadası’nın jeolojik ve ekonomik jeolojisi diye iki yıllık bir projede çalıştıklarını aktaran Atabey, “Tüm Kaz Dağları ve Biga Yarımadası’nı Atıkhisar Barajı, çevresi vd. gayet iyi biliyorum. 2007 yılında da bölgenin tıbbi jeolojik araştırmasını yaptım. Tüm jeolojik unsurların halk sağlığına etkilerini araştırdım” diye konuştu. Konuya dair henüz yayımlanmamış bir kitabı da bulunduğunu söyleyen Atabey, maden şirketi yöneticilerinin açıklamalarında geçen konulara dair yönelttiğimiz soruları yanıtladı.
O TOPRAK 6 YIL SONRA ‘ÖLÜ TOPRAK’ OLUR
1. Bitkisel toprak depolanması ne kadar bilimsel, o toprak 6 yıl sonra gene aynı toprak mıdır?
- Bitkisel toprak depolanması dediği, orman altı humuslu, organik materyalli toprak örtüsü. Ağaçları kesip, kökledikten sonra varsa üstteki organik kökenli malzemeyi, toprağı sıyırarak, daha sonra maden sahasını terk ettikten sonra kullanmak amacıyla depoluyorlar. Tabii ki 6 yıl sonra aynı özelliklerde toprak olamaz. Yağmur suyu ile yıkanma ile hem mineralleri, hem humus özelliğini yitirir. Orijinalindeki gibi toprağı canlı tutan organizmalar olmaz. Yani ölü bir toprak haline gelir.
SU HAVZASI ANLAMINI YİTİRİR
2. Su havzaları tanımı, 14 kilometre ötedeki bir baraja madenin etki etmemesi olası mı? Harita üzerinde su havzası dışında kullanılan siyanürün sulara etkisi olmaz mı?
- Su havzası tanımı dere, çay ve nehirlerin kollarıyla birlikte kapladığı alan, yani suyu toplama alanı. Siyanürün havza dışında etkisi muhakkak olacaktır. Özellikle kireçtaşı kayaları karstik, boşluklu olur. Su havzası dışında bile olsa, yer altı su yolu, boşluklarla dere ve nehri kirletebilir. Havaya siyanür karışması durumunda zaten su havzası anlamını yitirmiş olur.
BÖLGE AKTİF DEPREM KUŞAĞINDA
3. Jeomembran örtüsünün sızdırmazlık meselesi ne kadar güvenilir?
- Jeomembran çok iyi olsa bile sızdırmazlık güvenliği her zaman risklidir. Maden sahası Türkiye’nin en aktif deprem kuşağı içinde yer almaktadır. Sarsıntılarda membran havuzları, atık çamur havuzları etkilenecektir.
KAZ DAĞLARI BİR DAĞ SİLSİLESİNİN ADIDIR
4. Kaz Dağı’na 40 kilometre uzaklıkta olması meselesi ne?
- Burası Kaz Dağı zirvesinin 40 kilometre kuzeyinde Çanakkale-Çan yolu üzerindeki Kirazlı köyü civarında. Kaz Dağları denildiğinde sadece tepe anlaşılıyor. Kaz Dağları güneyden Küçükkuyu-Altınoluk’tan başlar, kuzeydoğuya doğru uzanarak Çan-Yenice-Kalkım’a kadar devam eder. Kaz Dağları bir dağ silsilesinin adıdır. Kaz Dağları’nın kuzeyinde demek ancak yanıltma içindir. Toros Dağları denilince ne anlaşılıyorsa yani Muğla’dan başlayıp ta Hakkari’ye oradan İran Elbruz Dağları’na uzanan dağ silsilesi anlaşılıyorsa Kaz Dağları da aynı anlamı taşır.
TOPRAK KALMIYOR
5. Ağaçlar kesildikten sonraki fotoğrafla toprak sıyrıldıktan sonraki fotoğraf farklı diyorlar. Her ne olursa olsun oradaki orman ekosisteminin yok edilmiş olduğu gerçek değil mi?
- Ekosistem tamamen yok oluyor. Toprak kalmıyor. Yer altı suyu azalıyor, yok oluyor, kirleniyor. Çevredeki ağaçlar kuruyor, maden çevresinde asit maden drenajı dediğimiz asidik sular oluşuyor. Bu asidik sular tüm canlı yaşamını tehdit ediyor.