Av. Ahmet Ergin yazdı: Sendikal örgütlenme yerinde sayıyor
Avukat Ahmet Ergin Resmi Gazete'te yayımlanan sendika istatistiklerini değerlendirdi.
Cargill işçilerini Eskihisar feribot iskelesinde direnişteki Flormar işçileri karşıladı. | Fotoğraf: Evrensel
Av. Ahmet ERGİN
Sendikaların üye sayılarını gösteren son istatistik 31 Temmuz günü Resmi Gazete’de yayımlandı. Açıklanan rakamlar, sendikalı işçi oranının yine az da olsa düştüğünü gösterdi. İstatistiğe göre, Türkiye’deki her 10 bin işçiden yalnızca 1376’sı sendika üyesi. Bir önceki istatistik döneminde yani ocak 2019’da ise bu sayı her 10 bin işçide 1386 idi.
Toplam sendikalı işçi sayısı; bu istatistiklerin yayımlandığı 2013 yılı ocak ayından bu yana artış gösterse de bu artış sınırlıdır ve işçi sınıfının sendikal örgütlülük düzeyini yükseltmeye yetmemektedir. Son istatistiklere göre kayıtlı işçi sayısı 13 milyon 764 bin 63, sendikalı işçi sayısı 1 milyon 897 bin 170, sendikalaşma oranı ise yüzde 13.76’dır. Kayıtlı işçi sayısına sigortasız çalışanlar, İŞKUR’un çeşitli adlarla açtığı programlar kapsamında çalışanlar ve kayıt dışı mülteci işçiler dahil değildir.
DAHA GERÇEKÇİ RAKAMLAR
Bu nedenle DİSK-AR’ın son araştırması daha gerçekçidir ve sadece resmi olanla yetinmek istemeyenlerimize fikir vermektedir. Buna göre 2019 yılı başı itibarıyla sigortasız ve kayıt dışı çalışanlar ve mülteci işçilerle birlikte memurlar hariç işçi sayısı 16 milyon 254 bindir. Yani gerçek sendikalı işçi oranı yüzde 11.67’dir.
Sendika üyeliği tek başına bir örgütlülük göstergesi de değildir. Çünkü iş yeri ve ülke barajları nedeniyle e-devlet üzerinden yapılan üyeliklerin bir kısmı iş yeri düzeyinde dahi örgütlülüğe dönüşmemekte ve sendika üyesi işçilerin önemli bir bölümü toplu iş sözleşmesinden yararlanmamaktadır. Bu yıl Türkiye Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu Araştırma Dairesi (DİSK-AR) tarafından yapılan sendikalaşma araştırması verilerine göre, sadece 1 milyon 132 bini toplu iş sözleşmesi kapsamındadır.
İSTATİSTİKLERİN ÖNEMİ
Buna rağmen Aile Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığının istatistikleri birçok nedenle önemlidir ve irdelenmelidir. Çünkü sendikalar, işçilerin ekonomik ve demokratik haklarını iyileştirmek için kurulmuş temel işçi örgütlerinin belki de en önemlisidir. Bu işlevlerini yerine getirmek için, yetkili ve örgütlü olduğu iş yerindeki üyesi işçilerin -ve hatta sonuçları bakımından üyesi olmayan işçilerin- ekonomik ve sosyal haklarını düzenlemek üzere toplu iş sözleşmesi imzalarlar.
7 Kasım 2012 tarihinde yürürlüğe giren 6356 sayılı Sendikal ve Toplu İş Sözleşmesi Kanunu, öncesindeki gibi yine iş kolu esaslı sendikal düzeni esas almış ve 12 Eylül Darbesi’nin ürünü olan çifte baraj sistemini korumuştu. Buna göre bir sendikanın toplu iş sözleşmesi yapma yetkisini kullanabilmesi için, kurulu olduğu iş kolundaki işçilerin yüzde 1’ini (10 Eylül 2014 tarihli değişiklikten önce kademeli olarak bu oran yüzde 3’e çıkacaktı) ve iş yerindeki işçilerin yarısından fazlasını (Bir patrona bağlı birden çok iş yerinden oluşan işletme söz konusu ise yüzde 40’ından fazlasını) üye yapması gerekmektedir. Üyelik ise e-devlet sistemi üzerinden gerçekleşmektedir.
Yasanın 41. maddesine göre bir iş kolunda çalışan işçilerin yüzde 1’inin tespitinde Bakanlıkça her yıl ocak ve temmuz aylarında yayımlanan istatistikler esas alınmaktadır. Bu istatistiklerde her bir iş kolundaki toplam işçi sayısı ile iş kollarındaki sendikaların üye sayıları yer almaktadır. Yayımlanan istatistik, toplu iş sözleşmesi ve diğer işlemler için yeni istatistik yayımlanıncaya kadar geçerlidir.
Düzenlemeden de anlaşılacağı gibi, işçilerin yasal bir toplusözleşme düzenine kavuşma(ma)sının temeli her yıl ocak ve temmuz ayları sonunda açıklanan istatistiklerle atılmaktadır.
EKONOMİNİN LOKOMOTİFİ İŞ KOLLARI
İmalat ve inşaat sanayindeki iş yerlerinin bağlı olduğu iş kollarındaki sendikal örgütlenme yerlerde sürünmektedir. Otomotiv, beyaz eşya ve demir çelik sanayi başta olmak metalden imal edilen ürünlerin üretildiği metal iş kolunda, yüzde 1’lik ülke barajını geçen 3 sendika bulunmaktadır. Bu sendikalardan Türk Metal’in üye sayısı 202 bin 572 (yüzde 13.21), Özçelik-İş’in 40 bin 897 (yüzde 2.67) ve Birleşik Metal-İş’in 30 bin 563’tür (yüzde 2). Yani merdiven altı iş yerlerinin değil son teknoloji ile çalıştığı söylenen devasa fabrikaların ve iş yerlerinin bulunduğu metal iş kolunda dahi sendikalaşma oranı yüzde 18’in altında kalmaktadır. Ki metal iş kolu, imalat ve inşaat sanayi içerisinde, en yüksek sendikalaşma oranına sahip iş kollarından birisidir.
Sendikalı işçilerin oranı imalat sanayiindeki iş kollarından gıda sanayii iş kolunda 11.72, maden iş kolunda 18.40, dokuma hazır giyim (tekstil) ve deri iş kolunda 8.48, ağaç ve kağıt sanayiinde yüzde 8.56, gemi yapımı, deniz taşımacılığı ardiye ve antrepoculuk iş kolunda yüzde 8.72 düzeyindedir.
Sendikal örgütlülük oranının en yüksek olduğu iş kolu ise ağırlıklı olarak belediye işçilerinin bulunduğu genel işler iş koludur. Bu iş kolundaki işçilerin yüzde 49.49’u üye sayısı yüzde 1’in üzerindeki yetkili sendikaların üyesidir.
EKONOMİK KRİZİN YANSIMASI
Ekonomik kriz, toplam kayıtlı işçi sayısında ve sendikalı işçi sayısındaki azalmaya yol açmıştır. 6 ay öncesindeki istatistiğe göre sendikalaşma oranı on binde 10 oranında azalmıştır. Bir başka deyişle her 10 bin işçiden 10’u artık sendika üyesi değildir.
Örneğin metal iş kolunda sendikalaşma hem sayısal hem de oransal olarak daha fazla gerilemiştir. İş kolundaki işçi sayısı 1 milyon 521 bin 942’den 1 milyon 533 bin 586’ya yükselirken; barajı aşan sendikaların üye sayıları toplamı 277 bin 908’den 274 bin 32’ye düşmüştür. Oransal gerileme ise 10 binde 40’tır. Üye oranları gıda sanayiinde 10 binde 34, madencilikte 10 binde 87, dokuma hazır giyim ve deride 10 binde 18 azalmıştır.
Kayıtlı işçi sayısı üzerinden bakıldığında, ekonomik krizin etkisinin devam ettiğini görmek mümkündür. Mevsimsel etki de ekonomik krizin etkisini silememiştir. Çünkü, ülkemizde mevsimlik olarak çalışan yüz binlerce işçi vardır. Bu işçilerin önemli bir kısmı yaz ve bahar mevsiminde çalışmaktadır. Bu durum, tablodaki kayıtlı işçi sayılarına da yansımakta ve temmuz istatistiklerindeki işçi sayısı, genel olarak ocak istatistiklerinden yüksek çıkmaktadır. Tablodan da görüleceği gibi, kayıtlı toplam işçi sayısı mevsimlik etkiye rağmen henüz ocak 2018’in gerisindedir ve temmuz 2018’deki kayıtlı işçi sayısı bugüne göre 357 bin 601 daha fazladır.
İNŞAATTA VAHİM TABLO
Hükümetin ranta dayalı ekonomi modelinde önemli bir yer tutan inşaat iş kolunda barajı aşan sadece bir sendika vardır: Türk-İş’e bağlı Yol-İş Sendikası. İş kolundaki işçi sayısı 6 ayda, mevsimlik etki ile 1 milyon 259 bin 940’tan 1 milyon 280 bin 618’e çıkmış. Ancak Yol-İş’in üye sayısı 52 bin 609’dan 50 bin 708’e gerilemiş durumda. Baraj altında kalan sendikaların üye sayıları toplamı dahi 2 bin 312’den 2 bin 146’ya gerilemiş durumda.
GENEL İŞLERDE ARTIŞ
Sendikalaşma oranının toplamda daha fazla düşmesini engelleyen iş kolu, genel işler iş kolu olmuştur. Ağırlıklı olarak belediye ve belediye şirketlerinin işçilerinden oluşan iş kolu, kamu işyerlerinden oluşmaktadır. Bu nedenle sendikal örgütlenme “özel sektöre” göre nispeten daha kolaydır. İş kolundaki işçi sayısı ocak ayından bu yana 1 milyon 61 bin 760’dan 1 milyon 13 bin 137’ye gerilerken; barajı aşan Genel-İş, Hizmet-İş ve Belediye-İş’e üye sendikalı işçi sayısı 482 bin 596’dan 501 bin 233’e yükselmiştir. Bu iş kolundaki oransal artış ise yüzde 4.02’dir ve genel olarak sendikalardaki güç kaybının olduğundan az görünmesine neden olmuştur.
SENDİKASIZLIK BİR TERCİH
Sendikalaşma oranlarının düşük olmasının elbette onlarca nedeni bulunmaktadır. İşçi sınıfının bilinç düzeyi, bilincini etkileyen kültürel ve sosyolojik nedenler, krizin örgütlenme üzerindeki etkisi, sendikaların durumu ve izlediği sendikal çizgi uzun uzun irdelenip sonuçlar çıkarılabilir.
Ama örgütlenme üzerindeki hukuki engeller, sendikasızlığın bir devlet/iktidar politikası olduğunu göstermektedir. Çünkü daha başta barajlarla özgürce örgütlenmenin önüne set çekilmiş; işçiler var olan sendikal düzene ve baraj üstü sendikalara mahkum edilmiştir. Yüzde 1’lik ülke ve yüzde 50’lik iş yeri barajını aşan sendikalar bakımından da hukuki engeller devam etmektedir. Patronlar 2 satırlık bir yazı ile yetkiye itiraz etmekte ve dava açmaktadır. Aynı anda başta öncü işçiler olmak üzere sendika üyelerini işten çıkarmakta, işten çıkartamadıklarını istifaya zorlamaktadır. Yetki davalarının kesinleşmesi 3-5 yıl sürmekte, bu sırada fiilen iş yerinde tutunamayan sendikalar üyelerini kaybetmekte ve sonunda davayı kazansa dahi sözleşme imzalayacak üyesi kalmamaktadır. Sendikalı çalışma düzenine kavuşamayan, yenildiğini hisseden, hatta işinden olan işçilerin bir kısmı, daha sonraki sendikal örgütlenme girişimlerine daha temkinli yaklaşmaktadır.
Bu kısır döngü bir tercihtir ve noter şartının kalkması, e-devlet sistemi üzerinden “kolay” üyelik sadece görüntüden ibarettir.
6356 SAYILI YASA DÖNEMİNDE KAYITLI VE SENDİKALI İŞÇİ SAYISI
Tarih Kayıtlı işçi sayısı Sendikalı işçi sayısı Sendikalaşma oranı (%)
2013 ocak 10.881.618 1.001.671 9.21
2013 temmuz 11.608.806 1.032.166 8.88
2014 ocak 11.600.554 1.096.540 9.45
2014 temmuz 12.287.238 1.189.481 9.68
2015 ocak 12.180.945 1.297.464 10.65
2015 temmuz 12.744.685 1.429.056 11.21
2016 ocak 12.663.783 1.514.053 11.96
2016 temmuz 13.038.351 1.499.870 11.50
2017 ocak 12.699.769 1.546.565 12.18
2017 temmuz 13.581.554 1.632.638 11.95
2018 ocak 13.844.196 1.714.397 12.38
2018 temmuz 14.121.664 1.802.155 12.76
2019 ocak 13.411.983 1.859.038 13.86
2019 temmuz 13.764.063 1.897.170 13.76