18 Ekim 2012 12:20

Doğru mu Samet?

Deniz Ortakcı - ODTÜ

    
FUTBOLUN ENDÜSTRİLEŞMESİ

“Dünya’da neler oluyor biz bugün Alex’i mi tartışacağız?​” mevzusunu da doğru bulmuyorum. Memlekette yer yerinden oynuyor, her gün her dakika yeni bir gelişme yaşanıyor.  Bu meselelerden soyutlanıp Alex’i tartışmak da doğru değil elbette. Ama kabul edelim ki ülkede işçisinden, emekçisinden, öğrencisine kadar futbola ilgi bir hayli yüksek. Biz insanlarla konuşurken, onların ilgi alanlarını o meselelerdeki sorunlarına dair de, bir kaç şey söylemek gerekiyor diye düşünüyorum. Futbolun bugün ‘endüstriyelleştirme operasyonlarıyla’ geldiği nokta malum.
Futbola olan tutku belki “özünde” değişmiyor ama futbolda şirketleşmeyen takım ayakta duramazken,  bir taraftan her gün yeni bir ‘multi-milyarder’ yeni bir takım satın alıyor, diğer taraftan her gün yeni bir takım iflas bayrağını çekiyor ve futbolcularını göndermek zorunda kalıyor. Son dönemde yaşanan Diyarbakırspor örneği de tıpkı bunun gibi. İflas bayrağını çeken Diyarbakırspor’da şu an ne yönetim var ne de antrenör, ‘süper’ ligdeyken “sahada PKK istemiyoruz” diye linç girişimlerine maruz kalan bu kulüp şimdilerde kayyuma devredilmek üzere. Bu kayyum ihalesinde de ne kadar karanlık güç varsa bir girişiminin olması söz konusu. Taraftarlar şimdilerde SMS kampanyalarıyla takımına destek olmaya çalışıyorlar.
Beşiktaş’ın “Feda” sezonunda yaşadıklarını da yakından takip ediyoruz. Bir tane “tüp şirketi sahibi” gelecek klübü yerin dibine geçirecek, sonra da taraftara ‘Bu sezon feda sezonu, ona göre’ diyerek sadece onların fedakarlık yapmasını bekleyen bir yaklaşım olacak. Yok öyle yağma! Neden olan hep taraftara olmak zorunda?
Ankaragücü örneği daha acı bir örnek. Önce “büyük oğlan”Ahmet Gökçek takımın “sahibi” oluyor. Vassell, Vittek gibi sansasyonel transferlerin yanında Ankaraspor takımının feshiyle de birlikte ( burada da Gökçek’lerin parmağı var) oradaki tüm futbolcuların Ankaragücü’ne geçirilmesi. Sonra gelen büyük iflas, futbolcuların hepsinin ayrılışı,A2 takımı oyuncularıyla ve taraftarıyla direnmeye çalışan bir Ankaragücü Şimdi de PTT 1.ligde kümede kalma mücadelesi vermekteler. Futbola siyaset bulaşmaz diyenlere bir örnektir bu.  
 
‘VAHŞİCE SALDIRGAN’ TUTUM  

Örnekleri çoğaltmak mümkün, futbol endüstriyelleşme yolunda bu hızda ilerledikçe bu manzaralar daha da artacak. Futbol bir tutkudur, ancak onu Mısır’da olduğu gibi sahada kitlesel katliamların yaşandığı, formaların arkasında binbir çeşit reklamın olduğu, bilet fiyatlarının asgari ücretin neredeyse yarısından da fazla hale geldiği bir ortam haline getirdiler.
Taraftarlar, kulüp yöneticilerin aldığı ‘vahşice saldırgan’ tutumdan dolayı birbirine bazen kinle, nefretle bakar hale geliyor. Rakip takım taraftarlarının yanı sıra, artık kendi takımında da “Alex’ci, Aykut’cu” diye bölünür hale getirilmiş durumda. Gelir düzeyinin “büyük takımlar” ile “küçük takımlar” arasında derin bir uçurumun olduğu ve bu uçurumun git gide derinleştiği ortamda futbolun endüstriyelleştirilmesinin bir çelişkisi olduğu şüphe götürmez bir gerçek değil midir?
   Dünya çalkalanıyor, belki de üçüncü bir dünya savaşı çıkacak. Yeni YÖK taslağıyla üniversiteleri yeni bir gerici ve piyasacı saldırı bekliyor. İçerdeki savaş en can yakıcı yanıyla devam ediyor.  Gençliğin önünde o kadar çok mücadele edilmesi gereken sorun varken birleşmemizin en acil gereklilik olduğu bir dönemdeyiz. Bizi türlü yollarla ayrıştırmaya çalışırlarken, insanlara tek yönlü yaklaşma yerine; sanat, edebiyat, spor gibi başka noktalardan da birleşebilmeliyiz.
 Sonuçta bunlar “düzenin çelişkilerinin” sonucu olarak birbirinden bağımsız şeyler değil. Bu git gide derinleşen “felaketli” çelişkilerin üstünü “örtmeye” çalışırlarken o örtüyü yırtmak bizim boynumuzun borcudur. Doğru mu Samet?

Evrensel'i Takip Et