16 Ağustos 2019 23:56

İsmail Biçer'in yeni şiir kitabı “Şer Zaman Mezmurları”

Selda Kaya, İsmail Biçer'le yeni şiir kitabı “Şer Zaman Mezmurları” üzerine konuştu.

İsmail Biçer'in şer zaman memurları şiir kitabının kapağı

Paylaş

Selda KAYA

Şiirimizin üretken ve özgün isimleri arasında yer alan İsmail Biçer’i, sadece şiirle sınırlamak hata olur. Edebiyatın birçok türünde ürünler verdiği gibi, ülke ve dünya sorunlarına dair de her zaman kapısı aralıktır. Kendisiyle yeni şiir kitabı “Şer Zaman Mezmurları” ve ‘toplumsal hayatımız’ üzerine konuştuk.  

“Şer Zaman Mezmurları”, bir önceki yapıtlarınızla karşılaştırıldığında daha ‘aşkın’ şiirlerden oluşuyor. Elbette her yapıtınızda, bir öncekini aşma çabası içerisinde olduğunuzu biliyorum. Ancak bu yapıtınız, imgeler boyutunda, bir öncekilerine oranla ‘nirengi’ oluşturuyor. Yanılıyor muyum?

Yanılmıyorsunuz... İlk şiir kitabım “Sessizlik Kuyusu”ndan itibaren bu bilinçle hareket etmeye çalıştım. Her yeni dize, bende yeni yolculuklara (İmgesel boyutta yeni buluşlara) adım atmamı sağladı. Şiirde, olduğu yerde kalan biri değilim. Bu durumun, bilinçli okur tarafından kabul görmeyeceği de kesin. Unutulmamalı ki; kalıcı ve ölümsüz şiirler, güçlü ve özgün imgelerden oluşurlar.

Şiir dışında, bazı edebi türlerde de ürünler veriyorsunuz. ‘Düz yazılar’, ‘öyküler’, ‘röportajlar’... Bunların şiiriniz üzerinde etkileri nelerdir?

Şiirin edebiyat dışı olduğu düşüncesinden yola çıkarak; şiirin tüm edebiyat türlerini, edebiyat türlerinin de şiiri beslediğine inanıyorum. Bizim şiirimizde (belki de dünya şiirinde) kaçınılmaz olan bir durum söz konusu: O da; şairlerin, edebiyatın bir ya da birkaç türünde ürünler verdiğidir. Şiirimizin önemli ustalarına dair bu anlamda bir tarama yaptığımızda, hepsinde bu özelliği rahatlıkla görebiliriz. Ancak bunu, edebiyatçılar için söylememiz oldukça zor. Yolu şiirden geçen sayısız edebiyatçımız olmasına rağmen, şiiri ciddi anlamda devam ettiren pek yoktur. Şiir onlar için, bir geçiş güzergahı olmuştur.

Şiirlerinizde ‘ayrılık’, ‘yalnızlık’, ‘hüzün’, ‘bireyin içsel dünyası’ gibi tematik unsurlar ağırlıklı olsa da, ülke ve dünya sorunları üzerine duyarlığınız inkar edilemez. Şiiri toplumsal sorunlardan uzak tutuyor olmanız, poetik bir tercih mi?

Aslında bu sorunuzun başlı başına, ayrı bir söyleşinin kapısını araladığını söylemeliyim. Yine de kısaca değinmem gerekirse; evet, bilinçli (Sanatsal anlayışımın getirdiği) bir tercih. Ancak şiirim için oluşturmuş olduğum bu anlayış, duyarlı bir birey olarak, beni ülke ve dünya sorunlarından uzaklaştırmıyor. Zira bu sorunlar belki de toplumun en duyarlı kişileri olarak bizi daha çok yaralıyor, uykularımızı kaçırıyor. Sadece bu sorunları, şiirimden uzak tutmaya çalışıyorum. Çünkü şiirde yapmak istediğim son derece net: Dilsel (imgesel) haz ve yolculuk...

O halde yeri gelmişken soralım: Şair kimliğinin dışında bir birey olarak, İsmail Biçer’in penceresinden ülkenin toplumsal-politik durumu nasıl görünüyor?  

Çok fena! Neye dokunsak elimizde kalıyor. Demokrasiden ve demokrasi kültüründen gitgide uzaklaşıyoruz. Zaten bu kavramlar, bizde yok denecek boyuttaydı, kırıntıları da kalmadı. Korkak ve ürkek bireylerden oluşan bir toplum olarak yol alıyoruz; güne endişe ve kaygıyla başlıyoruz. Her geçen gün, sanattan bilinçli olarak uzaklaştırılıyoruz, uzaklaşıyoruz. ‘İyi’ olanın yerine, ‘kötü’ olan ikame ediliyor ve toplum bunu kanıksıyor. Kabalık bir kültür haline gelmiş durumda. Yaşamın her alanında, konuya dair bilgisi olmadan düşünce üretenlerle karşılaşıyoruz. Sağduyu, hoşgörü ve vicdan kavramlarına sırtı dönük yaşıyoruz. Siyasette kutuplaşma gitgide derinleşiyor, ekonomideki kötü gidiş gelir dağılımında uçurumlar yaratıyor. Resmi söylem ve rakamlar, reel olandan ayrışıyor; ortaya güvensiz bir tablo çıkıyor. Tüm bu olup bitenlere rağmen, yine de Çetin Altan’ın o unutulmaz sözüyle; “Enseyi karartmayalım.”

Klasik bir soruyla noktalayalım istiyorum: Çalışmalarınıza dair, sırada neler var? 

Çeşitli şiir, edebiyat dergilerinde ve bazı gazetelerin kitap eklerinde yayımlanmış deneme-inceleme türündeki yazılarımı, “Şair Divanı” adıyla yayımlatmayı düşünüyorum. Bu çalışmamı, daha önce benimle gerçekleştirilen söyleşilerde de dile getirmiştim. Ancak bu çalışma, bu kez isim değişikliğine uğradı. Bir diğeri; bugüne kadar yayımlanmış şiir kitaplarımdan bir seçki oluşturarak, “Sancı Molekülleri” adıyla okura ulaştırmak istiyorum. Öykülerime gelecek olursak; henüz birikiyorlar.

*“Şer Zaman Mezmurları”, İsmail Biçer, Şiir, Bap Edebiyat Yayınları, haziran 2019

ÖNCEKİ HABER

Var olan tek tarım lisesine sahip çıkılsın

SONRAKİ HABER

İMO İstanbul Şube Başkanı Suna: 10 milyon İstanbullu risk altında

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa