YTÜ öğrencisi yazdı: Ne yapmalıyız? Nasıl hareket etmeliyiz?
YTÜ Öğrencisi Hazan İlik, Davutpaşa kampüsüne yapılmak istenen millet bahçesine ilişkin öğrencilerin ne yapması gerektiğini yazdı.
Fotoğraf. Evrensel
Hazan İLİK
YTÜ Öğrencisi
Geride bıraktığımız eğitim-öğretim döneminde Yıldız Teknik Üniversitesi (YTÜ) öğrencileri olarak, yine öğrencilere ait bir medya topluluğu aracılığıyla üniversitenin Davutpaşa kampüsünün içine Millet Bahçesi yapılacağını öğrenmiştik. Bir seçim vaadi olarak ortaya atılan bu proje tüm öğrenciler açısından büyük bir tepkiye sebep olmuş fakat binlerce imza toplanılsa da, internet üzerinden başlatılan bir imza kampanyasıyla sınırlı kalmıştı. Geçtiğimiz günlerde TOKİ’nin 5 Eylül tarihinde projeyi ihaleye açacağı haberiyle, projeye dair atılan ilk somut adımla birlikte bu tepki eskisinden de yüksek biçimde yeniden patlak verdi, öğrencilerin açtığı sosyal medya hesapları çok kısa sürede binlerce takipçiye ulaştı, kurulan Whatsapp gruplarında mesele oldukça yakıcı bir biçimde tartışılıyor. Tepki ve öfke artmış, her birimiz açısından bir şey yapma, harekete geçme isteği yüksek olsa da bunu yapabilmenin ilk adımı “Ne yapmalıyız? Nasıl hareket etmeliyiz” sorusunun cevabını bulmak. Bu yazıda elimden geldiğince bunu yapmaya çalışacağım.
Farklı zamanlarda farklı üniversitelerin yaşadığı deneyimlerinden de biliyoruz ki, üniversitede yaşanan herhangi bir soruna karşı üniversitenin tüm bileşenlerinin; öğrencilerin, öğrenci temsilcilerinin, kulüp ve topluluklarının bir araya gelişi sağlanmadan, devamında bu bir araya geliş ortak bir talep etrafında örgütlü, organize bir birlikteliğe dönüşmeden kazanım elde etmek oldukça güç. Bu sebeple bireysel olarak tepki duymanın ötesine geçip, okuduğumuz bölümde, bulunduğumuz kulüpte böylesi bir araya gelişleri sağlamak için harekete geçmek her birimiz açısından atılabilecek ilk adım. Elbette YTÜ öğrencileri olarak, yakın zamanda benzeri bir deneyime sahip olmadığımızdan, üniversitenin tüm bileşenleri ile böylesi bir birliktelik daha önce kurulmadığından bunu yapmaya çalışmanın çeşitli zorlukları, çekinceleri olabilir. Fakat “Yıldız nasıl ODTÜ olacak?” sorusunun cevabı ilk elden bu zorlukları aşmaktan, böyle bir perspektifte ısrarcı olmaktan geçiyor. Bir kere bir araya gelmeyi kendi deneyimimizden öğrendikten sonra başka herhangi bir sorunla karşılaştığımızda hızla birleşerek daha güçlü cevaplar vermenin olanakları artacak, bu da bizleri ODTÜ öğrencilerinin mücadele deneyimine yaklaştıracaktır. Burada bir şeyin altını çizmekte fayda var, YTÜ’de Millet Bahçesi yapılmak istenmesi elbette üniversitenin başkaca sorunlarından bağımsız değil. Ancak buradan yola çıkarak en acil talep etrafında bir birlik yerine, bu acil talep için üniversitenin tüm sorun ve taleplerini gündeme alacak bir birlik ve onun etrafında bir mücadele demek, Millet Bahçesi istemeyen üniversite öğrencilerine baştan “uzun erimli bir mücadeleye varsan gel” demekle eş değerdir ve darlaştırıcıdır. Çekincelere gelince, bu çekincelerin birlikte güçlü durduğumuz, yalnız kalmadığımız sürece boşa düşeceğini hepimiz biliyoruz. Her ne kadar birbirinden farklı özellikleri, farklı özgünlükleri olan iki üniversite olsa da –bu sebeple biri diğerinin aynısı haline gelemez- ODTÜ öğrencilerinin bu sene boyunca yaşadıkları bizim için yol gösterici nitelikte olabilir. Gerçekleştirilen boykot sırasında ODTÜ’nün tüm fakültelerinde boykot komiteleri kuruldu, bazı bölümlerde daha da tabana inerek bölüm komiteleri kuruldu. Böylece boykotun örgütlenişi tüm bölümlere yayılmakla kalmadı, her fakülte ve bölümün kendine özgü talepleri de taşınan pankartlarda dile getirildi.
Bugün açısından, üniversitenin kapalı olması, öğrencilerinin büyük çoğunluğunun kendi memleketinde olması bizim açımızdan önemli bir dezavantaj. En acil, en somut ve farklı politik görüşten 35.000 öğrencinin kolayca ortaklaştığı en kapsayıcı talep olan “Yıldız Millet Bahçesi olmasın, Millet Bahçesi istemiyoruz” talebi etrafında, üniversitenin tüm fakültelerine, kulüplerine yayılan, bahsettiğimiz biçimde öğrencilerin kendi kurduğu komiteler, seçtiği temsilciler vb. aracılığıyla şekillenen bir birliktelik ancak güçlü bir tepki ortaya koyabilir ve geri adım attırabilir. Burada bir şeyi belirtmekte fayda var: Üniversitede Millet Bahçesi istemeyen, buna karşı yapılacak herhangi bir işin parçası olmak isteyen her öğrenci gibi YTÜ’deki politik gençlik örgütleri de bu işin bir parçası olabilir. Fakat burada dar çıkarcı, öğrencilerin kendi kararlarını almalarının önüne geçecek türden dayatmacı tavrın YTÜ öğrencilerinin birlikteliğine zarar vereceğini hatırlatmış olalım.