21 Ağustos 2019 08:24

“Vatan savunması” adı altında savaş

“Kapitalizm savaş demektir.”

Paylaş

Zehra Nur ÖZÖCAL
İstanbul/ SOBİL

Günümüzde olduğu gibi geçmişte de sürekli tartışılan vatanseverlik, vatan hainliği veya yurt savunması gibi kavramlar çokça gündeme gelmiştir. Bu tartışmanın gündemi genellikle sıcak çatışma dönemlerinde ülkenin her bir vatandaşının -tabi ki hangi sınıftan olduğu gözetilmeksizin- tek yürek olma zorunluluğu ile birlikte gelir. Benzer bir iddia Birinci Dünya savaşı sürecinde yüksek ölçüde oportünist eğilimler barındıran İkinci Enternasyonal’in şoven bir tutuma bürünmesiyle de masaya gelir. 

ULUSAL SERMAYENİN KIRINTILARINDAN ALINAN PAYLAR

Birinci Dünya savaşı öncesindeki dönemde İkinci Enternasyonal bütün dünya işçilerini birleştirmede ve ortak tutum etrafında toplamada gayet başarılı, dinamik bir kabiliyet gösteriyordu. Dönemin uzun, yasal ve barışçıl bir süre içermesinin de etkisiyle nesnel koşullar uluslararası çapta işçi sınıfının örgütlenmesinin önünü açıyor ve Enternasyonal’e bağlı partilerin ülke meclislerinde yüksek sayılarda sandalyeye sahip oldukları ve işçilerin sendika ve partilere kitlesel katıldıkları bir dönemi içeriyordu. Öncelikle Enternasyonal içerisinde filizlenmeye başlayan ve burjuvazi ile daha barışçıl bir tutumla mücadeleyi öngörüp devrimci pratiği hiçe sayan çoğunluk, parti içi bürokrasinin giderek çoğalmasına ve enternasyonalin Marksist tutumdan uzaklaşmasına yol açtı. Lenin tabiriyle bu gurupların “ulusal sermayenin kırıntılarından” aldıkları paylar oportünizmin ve revizyonizmin içerisine saplanmalarında önemli bir etmendi. Öyle ki ülke parlamentolarında seslerini duyurmaya başlayan enternasyonalist partiler sosyalist devrimin parlamenter sistemle ve yumuşak geçişlerle sağlanabileceği iddiasına kadar vardı.

SINIFSAL DAYANIŞMA ETRAFINDA ÖRÜLECEK BİRLİK

Bu partilerin savaş öncesi ve savaşın ilk yıllarındaki tüm şovenist tutumları halkta karşılık buldu ve askeri üniforma giyen işçi ve köylüler kendi sınıf kardeşlerine karşı savaşırken başta Alman Sosyal Demokrasi Parti’si (SDP) bunu “vatan savunması” olarak göstererek işçi sınıfını bir uçuruma sürükledi. Oysa savaş öncesi öngörülen ve 1910 tarihli Kopenhag Kongresi’nde savaş karşıtlığına dair birçok karar alınmıştı. Bu kararlar arasında savaşa ödenekler için ret oyunun verilmesi, halka savaş karşıtı ve sınıf birlikteliğine dair aydınlatma çalışmasının yapılması gibi söylemler mevcuttu. Önce SDP ve ardından Avrupa’nın bir yığın ülkesinin sosyalist partileri bu kararları çiğneyerek parlamentolarında öncelikle savaş için kredileri onayladı ardından anayurt savunması bayrağı altında burjuvazi aleyhtarlığında halkı savaşmaları için teşvik etti. 
Diğer unsurların yanında Bolşevikler bu savaşın burjuvanın paylaşım savaşı olduğunu ortaya koyarak işçi ve emekçileri sınıf kardeşleriyle savaşmamaya ve hatta bu savaşı bir iç savaşa dönüştürerek burjuva hükümetlerinin ve savaşın sorumlularının bedel ödeyeneler olması gerektiğini ortaya koyuyordu. İkinci Enternasyonal mensuplarının vatan savunması diyerek halktan gizledikleri gerçek tam olarak da buydu. Bu savaş emperyalist bir bölüşüm savaşı olmakla beraber işçi sınıfın birlikteliğini ve ilerleyişini de bozguna uğratacak boyuttaydı. Oysa Lenin ve Bolşevikler bu durumun artık değişmesi gereken bir devrimci niteliğe işaret ettiğini görmüştü, çürüyen ve burjuva çıkarlarıyla iş birliği yaparak sınıf hareketine ihanet eden İkinci Enternasyonalin tedahülden kaldırılması gerektiği görüşündeydi. Bolşevikler savaş içerisindeki silah teçhizatlarını sağlayan askerleri örgütlediler, muharebe alanlarında işçi sınıfına ajitasyon yürüttüler. Böylelikle burjuva- sosyal demokrat iş birliğinin vatanseverlik kisvesi altında ortaya koydukları ve her ülkenin sadece topraklarını savunduğu söyleminin karşısında Bolşeviklerle birlikte Lenin samimi ve kalıcı bir barışın sağlanması yolunda attığı adımlarla dünya barışı adına deneyimler bıraktı. Barışın salt bir savaşmamazlık halinden ibaret olmadığını, dünya halklarını yan yana getiren öznenin etrafında, sınıfsal dayanışmanın etrafında örülecek bir birlikteliğin işlevini göstermiş oldu. 

KAPİTALİST SİSTEMİN “BARIŞI”

Devletler için barış demek sürekli barıştan bahsederek ama devamlı ordularıyla ve tam teçhizatlarıyla, nükleer silahlarıyla, S400’leriyle ve bunların maddi yüklerinin altında ezilen halkları yine saldırmaya hazır oldukları devletlerin uluslararası tekellerinin ürettiklerine açık bir pazara bağımlı kılarak sürdürdükleri bir döneme verdikleri addan ibaret. Kapitalist sistemin barışı, her koşulda ve şartta sömürü ilişkisini devam ettirdiği ancak tüm bu çelişkilerin derinleştiği, savaş dönemleri haricinde görünürdeki barış söyleminin altında savaş olgusunu derinleştirdiği bir barış. Farklı ulusal ve uluslararası burjuva kliklerinin arasındaki çelişkilerin derinleşmesi ki burada en büyük rolü silah tekellerine verebiliriz, savaşı besleyen en önemli nokta. Dolayısıyla devletlerin ve kapitalizmin barıştan anladığı yalnızca savaşmadığı ve çelişikleri yatıştırmış gibi gözüktüğü dönemden ibaret iken, biz halklar için barış ne anlama geliyor sorusu herhalde tüm bunların tam zıttı olacaktır. Şimdi bizler tarihin birer parçası olarak, derinleşen krizlerin altında benzer bir savaşı Suriye başta olmak üzere tüm bir Ortadoğu coğrafyasında görüyoruz. Çin ve Amerika başta olmak üzere uluslararası piyasaya hâkim olma savaşının, Akdeniz’deki sondaj gerginliğinin ve tüm bunlarla dünya ülkelerinde krizle birlikte artan sağ-şovenist eğilimlerin ve daha gibi gibi birçok kapitalist çelişkinin tırmanan gerginliği ivme kazanırken, dünya barışını korumanın ve hakların gerçek barışını savunmanın ne demek olduğunu barış için direnen hakların direnişinden öğreniyoruz. Gerçek barışın tahsis edilmesi için mücadelenin önemi, krizlerin ve çatışmanın arttığı şu günlerde acil bir ihtiyaç olarak bilhassa gençliğin omuzlarında duruyor. Lenin de dediği gibi “Kapitalizm savaş demektir”. 

 

Yeni yılda Evrensel aboneliği hediye edin
ÖNCEKİ HABER

İYİ Partiden kayyum açıklaması: Millete açıklamak iktidarın mesuliyetinde

SONRAKİ HABER

Okumak için çalışıp çalıştığı için okuyamamak

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa