21 Ağustos 2019 10:48

“Yarın yeni bir dünya kuracağız”

Siyasal iktidarın baskıcı, gerici ve sömürücü politikaları karşısında ekonomik, sosyal talepler, demokratik halklar ve barış talebi için mücadele birbirinden ayrı düşünülemez noktadadır.

“Yarın yeni bir  dünya kuracağız”

Kaynak: Max Pixel

“...Barış ışın demetleridir yaz tarlalarında, 
iyilik alfabesidir o, dizelerinde şafağın.
Herkesin ‘kardeşim’ demesidir birbirine,
 ‘yarın yeni bir dünya kuracağız’ demesidir 
ve kurmamızdır bu dünyayı türkülerle.
Barış budur işte…”
 

-Yannis Ritsos

İkinci Dünya Savaşı’nda Alman işgalcilerine karşı cephede yer almış bir asker, Yunanistan iç savaşında faşistlerle çarpışan bir özgürlük savaşçısıdır Yannis Ritsos. Savaş politikalarının emekçilere yoksulluk ve gözyaşından başka bir şey bırakmadığını en iyi anlatanlardandır. Bugün emperyalistlerce bölge üzerinden yapılan pazarlıklar, savaşa yapılan yatırımlar bölge halklarıyla bu şiirin kaderini ortaklaştırır. Kurulan masalar kârlarına bir yenisini eklemeyi hedefe koyarken sonucun kan, gözyaşı ve esaretten ileri olmayacağı açıktır. Bu pastanın “pay sahiplerinden” biri olmak Türkiye’de tek adam rejiminin yeniden inşa ettiği politikasının temelini oluşturduğu söylenebilir. Savaşa yapılan yatırım, bölge üzerinde düzenlenen askeri operasyonlar ve kendine bölgede “çete güçleri” yaratması kendisine ve sermayesine yaratacağı olanakların hırsından ibarettir.

BÖLGESEL ÇIKARLAR

Afrin operasyonundan S-400 füzelerinin alımına kadar Türkiye’nin bölgedeki paylaşım savaşında dahili güç olma çabaları ve yürüttüğü savaş politikalarının bölgedeki halkların güvenli bir yaşam olanağını daralttığı, ekonomik kriz ile birlikte savaşın faturasını bölge halklarına kestiği ortadadır. “Güvenlik” gerekçesiyle sipariş edilen S -400 füzelerinin bu savaşa ortak olmanın bir aracı hedefiyle sipariş edildiği bellidir.  Kendine bölgede bir güç yaratma adına desteklenen ÖSO ve El-Nusra gibi cihadist çetelerin, sınır dışında yapılan operasyonların, bölgesel çıkarlar doğrultusunda komşu devletlerle bozulan ilişkilerin Türkiye halklarına güvencesiz bir gelecekten başka bıraktığı bir şey yoktur. 
Savaş politikalarının faturasını ekonomik krizin derinleşmesiyle birlikte Türkiye ve Ortadoğu’daki halklara kesilmesi, daha da yoksullaştırması sürdürülen savaş politikalarıyla zenginleşenlerin iktidar ve işbirlikçi sermayesi olduğunu açıkça ifşa etmektedir. 
Tüm bunlar göstermektedir ki emperyalist tekeller ve onların yerli işbirlikçilerine karşı yapılan mücadele aynı zamanda gerçek bir barış mücadelesidir. Siyasal iktidarın baskıcı, gerici ve sömürücü politikaları karşısında ekonomik, sosyal talepler, demokratik halklar ve barış talebi için mücadele birbirinden ayrı düşünülemez noktadadır. Emperyalist ülkelere her geçen gün bağımlılığı artan bölge ülkelerinin tüm siyasi, ekonomik, diplomatik ilişkileri kesmesi talebi etrafında örülmesi gereken birliktelik gerçek bir barış talebidir. Bölge halklarını düşmanlaştıran, milliyetçi ve şoven politikaların tohumlarını eken AKP iktidarına karşı bölge halklarıyla demokratik bir çözüm talebi etrafında birleşmek gerçek bir barış mücadelesidir. 

BARIŞ BUDUR İŞTE

Şairin tecrübesi bize yol göstermelidir. Emperyalist dünyanın sömürü ve savaş politikalarına tüm Dünya halklarını mahkum ettiği ortadadır. “Herkesin birbirine kardeşim” diyebileceği bir dünyanın özlemi, barışa özlem; ancak emperyalist- kapitalist sistemin ortadan kaldırılmasıyla giderilecektir. Çünkü şair de demiştir;
“Kardeşler, barış içinde ancak
Derin derin soluk alır evren. 
tüm evren, taşıyarak tüm düşlerini.
Kardeşler, uzatın ellerinizi.
Barış budur işte” 

EVRENSEL'İNMANŞETİ

Peşkeşe ‘dur’ de!

Peşkeşe ‘dur’ de!

Çayırhan Termik Santralinin özelleştirilmesi için alınan ve genelde mal değerinin yüzde 10 düzeyinde belirlenen geçici teminat bedeli 250 milyon TL oldu. Bu bedel madenin sadece 3.5 günlük kazancına denk geliyor. Satışa karşı direnişi sürdüren madenciler, ‘Yağmayı durduralım’ çağrısı yaptı.

BİRİNCİSAYFA
SEFERSELVİ
5 Mart 2025 - Sefer Selvi

Evrensel'i Takip Et