22 Ağustos 2019 13:53

Ayşegül’e mektup

Süha Oğuzertem, gözaltında tutulan Ayşegül Tözeren'e açık mektup yazdı.

Fotoğraf: Evrensel

Paylaş

Süha OĞUZERTEM

Sevgili Ayşegül,

Sen bu satırları okurken biz doğum gününü çoktan kutlamış olacağız.

İltisaklı olduğun örgüt vasıtasıyla bizlere ilettiğin gizli talimata uyarak bol bol ve dikkatle göğe baktık. Ancak, bu mübarek Zilhicce ayının yevm-ül-erbaa günü, hava bulutlu olduğu için, Aslan burcundan gelen mesajı net algılayamadık. Neyse, kripto yoldaşlardan öğreniriz.

İnsanlar haliyle yaşını soruyorlar. Onlara kadınların yaşı sorulmaz deyip yalnızca şunları söylüyorum: “40 yılının 15 yılından fazlası tıbba hizmetle geçti. Daha uzun bir süredir de edebiyatla uğraşıyor. Edebiyatta Eleştirinin Özeleştirisi gibi eksantrik mevzularla cebelleşiyor.”

Gıyabındaki doğum günü kutlaması gayet eğlenceli geçti. Sen yoktun, kendi pastanı yiyemedin, balonunu uçuramadın, ama olacak o kadar. Kendi doğum günü partisinde özlenen kişi olmak fena mı? Kaç ölümlüye nasip olur? Pastanın tadını çıkaramadınsa da kendi partisinde aranan kişi olmanın tadını çıkar. Dolayısıyla bizler, bu gıyabında kutlama uygulamasından gayet memnun kaldık. Bu arada çağdaş yaşam tarzına da bir katkımız oldu: Kalabalıktan çekinen, sıkılan çocuklar da gıyaben doğum günü partisi istemeye başladılar.

Aklıma gelmişken, bu gıyabında doğum günü kutlamalarının mucit ve öncülerinden biri sen değil misin? Necmiye Alpay’ın yetmişinci doğum gününü, cesameti nispetinde adalet dağıtan Çağlayan Adliyesinin kapısında kutlamadık mı? Etme bulma dünyası demişler. Hımm, yoksa ileride şahsen faydalanmak için mi icat ettin bu geleneği?

Efenim, hakkında terör örgütü şeysi olma şüphesi varmış. Şüphe deyip geçmeyeceksin, ciddiye alacaksın. Ben de mesela, bir edebiyat hocası olarak, senin hakkında bunu uyduranların yaratıcı hayal güçlerinden ciddi ciddi şüphe duyuyorum. Fantastik kurgu ile mizahı iyi bağdaştıramamışlar. Cem Yılmaz olmak herkesin harcı değil.

Her ileri demokraside, düşünenlerin başına gökten cümle parçacıkları yağar. Bunlar rejimin alameti farikasıdır. Bir tanesi şu: “…üye olmamakla birlikte…” Yeni Türkiye’de yeni bir Türkçe öğrenmeye başladığımızdan “iltisak” sözcüğünün anlamını araştırdım: bitişme, kavuşma demekmiş. Bütün güzel arkadaşlarım birer birer ona buna iltisaklı çıktığına göre iyi bir şey olmalı. İltisaklı çıkmak nasıl bir duygu, biraz anlatabilir misin Ayşegül? Yılbaşı piyangosu gibi mi çıkıyor? İltisaklı olmak için kime başvuracağız, biletleri nereden alacağız, çekilişler o halde mi, bu halde mi, her halde mi yapılıyor?

Başımıza gelen buluşlardan birisi de “kokteyl terörist” lafı. Biz seni her gün şık kıyafetler içinde gördüğümüzde bir kokteyle gidiyorsun ya da kokteylden dönüyorsun sanıyorduk. Meğer kokteyl elbiselerin aslında gerilla kamuflajıymış.

Hangi devirde yaşıyoruz Ayşegül? Yıl oldu 1925. Takriri Sükûn Kanunu’na uyacaktın arkadaş. Kimse sana düşünme demiyor ki; tek yapman gereken, düşüncelerini kendine saklamak.

Bir de arkadaş tavsiyesi. Diploma önemsizdir derler ya, sen onlara bakma. Ne olur ne olmaz, tıp diplomanı iyi sakla. O basit dedikleri kağıt parçasını fellik fellik arayıp bulamayanlar fena halde hasetlenebilirler.

Kısacası, şikayet edecek hiçbir şey yok Ayşegül. Çok şanslısın. Herkes senin yerinde olmak, senin yerine geçmek istiyor. Hatta çocuklar “Kayyımın olayım Ayşegül Abla” diye tempo tutuyorlar.

Arkadaşın,
Süha Oğuzertem
21.08.2019

ÖNCEKİ HABER

Ekrem İmamoğlu: Seçim öncesindeki işe alımlarla ilgili araştırmalar sürüyor

SONRAKİ HABER

Mültecileri kurtaran kaptan onur nişanını reddetti

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa