23 Ağustos 2019 08:51
Son Güncellenme Tarihi: 23 Ağustos 2019 12:36

Emek Hareketinden Mühendis Mimar Ve Şehir Plancıları: Kaz Dağları’ndan defolun

Emek Hareketinden Mühendis Mimar Ve Şehir Plancıları Kaz Dağları'nda altın madenine karşı süren direnişe destek açıklamasında bulundu. Altın madeni şirketi Stockholm'de de protesto edildi.

Fotoğraf: Evrensel

Paylaş

Kaz Dağları’ndaki altın madenine ve ağaç katliamına yönelik tepkiler sürüyor. Bölgede başlayan direnişe Emek Hareketinden Mühendis Mimar Ve Şehir Plancıları da destekte bulundu. 

Bölgede yapılan madencilik faaliyetlerinin çevreye verdiği zarar ve bu zararların bir kısmının yarattığı tahribatın önlenebilir olmadığına vurgu yapılan açıklamada şunlara yer verildi: Geniş bir bölgenin akciğeri olan Kaz Dağları’nda yapılan altın madenciliğinde, altının ayrıştırılmasında kullanılan siyanür yer altı ve yer üstü sularına ve toprağın yapısına zarar verecektir. Altın kazanımı için yapılan liç (siyanürleme) işlemi sırasında arsenik, kurşun, antimuan, kadmiyum gibi ağır metallerde çözünerek serbest halde doğaya salınacaktır. Bu zararlar sadece bu bölge ile sınırlı kalmayıp en yakın çevresine de yayılacaktır. Dolayısıyla Kaz Dağları ve çevresi, eko sistemiyle kirlenmiş, gelecek on yıllarda yaşam alanı olmaktan çıkmış olacaktır.”
 
Emek Hareketinden Mühendis Mimar Ve Şehir Plancılarının açıklamasının tamamı şöyle: 

"Kanadalı Alamos Gold firması ve işbirlikçisi Doğu Biga Madencilik Şirketinin Kaz Dağları’nda altın madeni işletmesi açması sonrasında; yöre halkı, yurtseverler ve doğal yaşam savunucuları bir araya gelerek altın madeni şirketinin Kaz Dağları’nı terk etmesi ve Kaz Dağlarında altın üretiminin yapılmama talebi ile su ve vicdan nöbetini başlattılar.

Süreç içinde yaşanan tartışmalar; madencilik çalışmalarının çevreye verdiği zararı ve bu zararların bir kısmının yarattığı tahribatın önlenebilir olmadığını ortaya koymuştur.

Doğal çevre, yer altı ve yer üstü sularıyla, flora ve faunasıyla, yağmuru, rüzgarı ve güneşi ile birlikte tarihi ve kültürel varlıklarıyla insanların yaşadığı yaşam alanının tamamını kapsamaktadır. Bu çevrimde her hangi bir zincirin kirlenmesi, tahribata uğraması ya da yok olması diğer canlılarla birlikte insan soyunun da yaşama olanaklarını zorlayacak ve ortadan kaldıracaktır. Bu durumun bilince çıkarılması için Çernobil faciasını hatırlamak yeterli olacaktır.

Madencilik çalışmaları maden varlığı tespit edilen yerlerde; yer üstü ve yer altında kazı yapılarak yer kabuğunun derinliklerindeki cevherin çıkarılmasını esas almaktadır. Çıkarılan cevher, kırma, öğütme ve bazı kimyasallarla yapılan zenginleştirme sonucu piyasaya aktarılmaktadır. Bu çalışmalar, hiç kuşku yok ki doğada ve bölgede yaşayan canlılarda onarılması mümkün olmayan tahribatlar yaratmaktadır.

Kaz Dağlarında yapılacak olan altın madenciliğinin de Kaz Dağları’nda ve çevresinde onarılması mümkün olmayan tahribatlar yaratacağı açıktır. Kaz Dağları doğal çevresi ve konumu ile geniş bir bölgenin akciğerleridir. Edremit Körfezi Havzasının suyunu, rüzgarını ve havasını besleyen anasıdır. Kaz dağlarında yapılacak kazı; dağın doğal çevresine, topoğrafyasına, altının ayrıştırılmasında kullanılan siyanür yer altı ve yer üstü sularına ve toprağın yapısına zarar verecektir. Kirlenen toprak, yer altı ve yer üstü suları, rüzgar gibi doğal olaylar aracılığı ile dolaşıma giren siyanürlü bu kirlilik bölgede ki ve çevresindeki insan, hayvan ve bitkiler olan kara canlılarına, havadaki kuşlara, börtü böceğe ve su canlılarına da zarar verecek ve Kaz Dağları’nın yok olmasına sebep olacaktır.

Altın kazanımı için yapılan liç (siyanürleme) işlemi sırasında arsenik, kurşun, antimuan, kadmiyum gibi ağır metallerde çözünerek serbest halde doğaya salınacaktır. Bu zararlar sadece bu bölge ile sınırlı kalmayıp en yakın çevresine de yayılacaktır. Dolayısıyla Kaz Dağları ve çevresi, eko sistemiyle kirlenmiş, gelecek on yıllarda yaşam alanı olmaktan çıkmış olacaktır. 

Fransa’nın Orbeil Vadisi’ndeki Salsigne altın madeni 2004 yılında kapatılmasına rağmen 15 yıl sonra halen zehirli atıkların, çevresine tehlikeler saçtığı, yörede bulunan çocukların vücutlarında arseniğe rastlandığı ve arseniğin zehirli dozda olduğu Fransız halk sağlıkçıları tarafından saptanmıştır.

Ülkemizde sürdürülen madencilik faaliyetlerinin hemen tamamında her hangi bir planlama bulunmamakla birlikte Agrega (taş ocağı) ve mermer üretimi gibi madencilik faaliyetlerinde bu durum had safhaya ulaşmıştır. Yöre halkının sıklıkla kirlenmiş veya kaybolan su kaynakları, tarımsal ve hayvansal verim düşüklükleri, hastalıklar, patlatma sonucu sarsıntı, gürültü, toz, kültürel varlıklar ve doğaya verilen zararlar nedeniyle oluşan rahatsızlıklarını belirtiklerine şahit olmaktayız. 

Maden üretimi ülke endüstrisinin ihtiyaçları temelinde mutlaka planlanmalı ve bu plan çerçevesinde üretim yapılmalıdır. Fakat planlamada finansal maliyet yerine öncelikle toplumsal maliyet göz önüne alınmalı, ayrıca Kaz Dağları gibi onarılması mümkün olmayan tahribatlara yol açabilecek alanlarda maden üretimi yapılması yasaklanmalıdır.

Madencilik çalışmaları kısaca arama, işletme-üretim, zenginleştirme ve pazarlama olarak bir bütünlük içerisindedir. Her ne kadar altın maden işletmeleri de bu çerçeve içerisinde kalmış olsa da altın cevherinin zenginleştirilmesinde kullanılan siyanürün doğal yaşam alanlarına verdiği zarar bilinmektedir.

İkinci olarak; altın metali diğer birçok metalden farklı olarak direkt para eşdeğeri sayılmakta ve bu nedenle emperyalistlerin ve işbirlikçilerinin iştahını kabartmaktadır.  Her ne tür olursa olsun maden üretiminin kimin için ve ne için yapıldığı temel problemdir. Bir avuç emperyalist ve işbirlikçilerinin gelirlerini arttırmak uğruna kural tanımaz ve vicdansızca, toplum ve çevre tahribatı düşünülmeden yürütülen madencilik faaliyetlerinin ülkemize bıraktığı doğal yaşam alanı enkazlarının da kabul edilmemesi gerektiğini paylaşmak isteriz.
Dünya yıllık altın üretimi yaklaşık olarak 3000 ton civarındadır. Türkiye’de ise 25- 30 ton civarındadır. Sanayide kullanılan altın miktarı yıllık olarak 40- 50 ton civarındadır. Geri kalan miktar mücevher sektöründe, şirketlerin ve bankaların kasalarında burjuvaların zenginliklerine zenginlik katmaktadır.

Sonuç olarak:

  • Kaz Dağlarında yapılacak olan altın madeni işletmesi doğayı ve geleceğimizi yok etmek pahasına emperyalist tekeller ve işbirlikçilerinin karlarına kar katacağı için durdurulmalıdır.
  • Kaz Dağlarında yapılacak olan altın madeni işletmesi doğal yaşam alanlarına vereceği geri dönüşü olmayan zarar nedeniyle durdurulmalıdır.
  • Halen ülkemizde on beş işletmede sürdürülen altın madenciliği derhal durdurulmalı ve kamulaştırılmalıdır. 
  • Maden üretimi planlaması yapılmalı ve bu planlamada kimin için ve ne için üretim sorusu mutlaka sorulmalıdır.
  • Üretim planlamasında toplumsal maliyet finansal maliyetten önce düşünülmelidir.
  • Başta yöre halkı olmak üzere; duyarlı insanların, demokratik kitle örgütlerinin, derneklerin, bilim insanlarının itirazlarına ve uyarılarına kulak verilmeli ve talepleri desteklenmelidir.

Emperyalistlerin ve işbirlikçilerinin yağma, talan ve sömürü politikalarıyla başa çıkmanın tek yolu; kadın hareketlerinin, çevre hareketlerinin, işçi ve emekçilerin ortak mücadelesini yükseltmekten geçmektedir." (HABER MERKEZİ)

STOCKHOLM’DE KANADA ELÇİLİĞİ ÖNÜNDE KAZ DAĞLARI PROTESTOSU

İsveç Alevi Federasyonu, Alamos Gold adlı maden tekelinin Kaz Dağları’nda yaptığı tahribatı protesto etmek için başkent Stockholm’de Kanada Büyükelçiliği önünde eylem gerçekleştirdi.

Ellerinde şirketin Kaz Dağları’nda gerçekleştirdiği yıkımı gösteren resimler ve ağaç kesimlerinin durdurulmasını talep eden dövizler taşıyan grup, büyükelçilik görevlileriyle görüşmek için girişimde bulundu.

Grupla görüşmeyi ve protesto mektubunu almayı reddeden büyükelçilik görevlileri polise haber verdi. Ancak polis eyleme müdahale etmedi. Yaklaşık 1 saat binanın önünde ve içinde duran grup, Kanada Büyükelçiliği önüne siyah çelenk bıraktı.

Evrensel’e açıklamalarda bulunan Avrupa Alevi Birlikleri Konfederasyonu Yönetim Kurulu Üyesi Ali Çağan, Alamos Gold’un dünyanın en fazla oksijen üreten merkezlerinden biri olan Kaz Dağları’nı talan etmek istediğini söyledi.

Kaz Dağları üzerindeki servetin altındaki minerallerden çok daha kıymetli olduğunu belirten Çağan, “Orası Alevi, Türkmen, Çepnilerin kutsal ziyaret yerlerinin bulunduğu bir mekandır. Sadece para ve kar hırsıyla doğa tahrip ediliyor. Biz buna dur duyuyoruz” dedi.

Çağan, Kanada şirketi Alamos Gold’un kendi ülkesinde yapamadığı maden aramalarını 10 bin kilometre uzaktaki Kaz Dağları’nda yapmasını kabul etmedikleri için Avrupa Alevi Birlikleri Konfederasyonu olarak Avrupa’nın her yerinde eş zamanlı eylemler gerçekleştirdiklerini söyledi. (Stockholm/EVRENSEL)

ÖNCEKİ HABER

Edebiyatçı Ayşegül Tözeren adli kontrol şartıyla serbest bırakıldı

SONRAKİ HABER

Bilal Erdoğan’ın yönetiminde olduğu Okçular Vakfının reklamı kamu spotu oldu

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa