Bitkiler de varlar, o halde düşünüyor olabilirler
Bitkilerin de zeka veya bilinçleri olabileceği ihtimalini düşünmek bazılarını ürkütüyor olabilir. Fakat bilim insanları, bu düşünceyi on yıllardır gerçekten tartışıyor.
Fotoğraf: Pixabay
Kök, gövde ve yapraktan ibaret bitkilerin de zeka veya bilinçleri olabileceği ihtimalini düşünmek bazılarını ürkütüyor olabilir. Fakat bilim insanları, bu düşünceyi on yıllardır gerçekten tartışıyor.
Cell dergisinde yayımlanan yeni bir çalışma, bu soruya yanıt vermek ve bunun altını nihai şekilde çizmek için arayışa girdi. Hayvanlarda, bilincin bulunduğu anahtar niteliğindeki özelliğin bitkilerde bulunmadığı düşünülüyordu. Bilinç sahibi bütün hayvan türlerinde beyni meydana getiren sinir hücrelerinden oluşan, kompleks hiyerarşik bir bilgi işleme ağı bulunuyor. Bitkilerde ise merkezi anlamda beyni oluşturacak sinir hücreleri yok.
Fakat zekanın tanımı, bitkilerin sisteminin nasıl çalıştığıyla ilgili keşfimizi sınırlandırıyorsa ne olacak? Bitkilerin bizimkinden çok farklı fiziksel sitemleri olabilir. Onlar, çevrelerinde olan bitene cevap veriyorlar. Bünyelerinin, hep beraber çalışan farklı bölgelerini kontrol edebilmek için karmaşık bir sinyal ağı kullanıyorlar. Bu sistem mantar gibi, koordineli çalışan tüm organizmalara genellenebilir. Diğer bir tartışma konusuysa böyle bir sistemin bilince karşılık gelip gelmeyeceği...
Bitkilerde de, sinir hücrelerinde bilgi taşıyanlara oldukça benzer elektrik sinyallerinin bulunduğu uzun zamandır biliniyordu. Sonuç olarak, bu sinyallerin hayvanların sinir sistemlerinin fonksiyonlarına benzeri işlevleri yerine getirmesi mümkün olabilir.
KİMYASAL VE ELEKTRİKSEL SİNYALLER
Beynimizin gerçekleştirdiği ilginç ve karmaşık pek çok şey, sinir hücreleri arasındaki bağlantılarla ve bir sinir hücresinden diğerine bilgi taşıyan kimyasal sinyallerle sağlanıyor. Bitkilerde kimyasal ve elektriksel sinyallerin bu yolla birlikte çalıştığına dair kanıt cılız olmakla birlikte, karmaşık iletişim ağları değişik bir yolla yaratılmış olamaz mı?
Bazı tür elektrik sinyalleri, bitkinin dolaşım sistemini ve bütün şeklini takip ederek onu çevresine olan tepkisinin ve uyumunun tarihine ve evrimine bağlıyor. Bitkilerin dolaşım sistemindeki bütün hücreleri karmaşık ve esnek bir yolla sinyal taşıyarak yapısal olarak birbirine bağlı bulunuyor. Bu sinyaller kendi içinde karmaşık, farklı tetikleyici ve teşvik edicileri olan ayırt edici elektriksel yapıdadırlar.
Demek ki bitkilerdeki elektrik sinyallerinin bilgi taşıma ve işleme potansiyelleri olabilir. Maalesef, elektrik sinyallerinin, bunu gerçekleştirip gerçekleştirmediklerini veya gerçekleştiriyorlarsa da işlevlerinin ne olduğuna dair çok az şey biliyoruz.
SİNEKKAPAN'DAKİ ELEKTRİKSEL İTKİ
Etkileyici bir istisna ise sinekkapan bitkisi. Bu bitkideki her bir kapanın içinde birçok ufak tüy bulunuyor. Bunlar, dokunuldukları anda elektriksel itki üretiyorlar. İki titreşim birbirine yakınlaşır ve kapanın kapanmasına neden olurken üç tanesi avı ezmek ve sindirmek için kapanı sıkılaştırıyor.
Elektrik sinyalleri, utangaç bitkide, yapraklarının dramatik bir şekilde solmasına neden olurken, güneş gülü diye bilinen, Afrika’ya özgü böcekçil bitkilerde ise, yemlerini kapana kıstırmak için, yapışkan “ahtapot kollarının” kapanmasına yardımcı oluyor. Bitkiler, belki de ihtiyaç duyduklarında sinirsel sinyalleri hayvanlardaki gibi kullanıyor fakat bunu pek olası görmüyoruz. Aslında mental süreçlerini insanla karşılaştırarak anlamaya çalıştığımız bitkileri, bizimkinden faklı bir bilinç düzeyine sahip oldukları için kavrayabilmemiz imkansız. Filozof Ludwig Wittgenstein, “Eğer aslanlar konuşabilseydi, dillerini anlayamazdık” demişti. Peki, öyleyse bitkilerin düşünceleri bize ne kadar yabancı olabilir?
Bitkiler kendi içinde ve komşu bitkilerle paylaştıkları hücreleri kullanarak çevrelerine karmaşık, incelikli cevaplar verirler. Örneğin etraflarında tırtılların bir şeyler çiğnediğini duyduklarında savunucu kimyasallar üretip seslere tepki gösterebilirler. Ayçiçeği de her gün güneşi takip eder, her sabah nereden doğduğunu hatırlayıp ertesi sabah onu selamlamak için gece boyunca o yöne döner. Ormandaki ağaçlar, güneş ışığından en iyi şekilde faydalanmak için, kapladıkları alanda sarmal bir yapboz gibi hesaplamalar yaparak hareket ederler.
BASİT BİR TEPKİ Mİ?
Burada önemli olan soru, bütün bunların, önceden kararlaştırılmış basit birer tepki olup olmadığı. Bu “davranış”, bizim zihinsel yapımıza benzer herhangi bir şey gerektiriyor mu? Belki de, gerçek bir zihin, bilgileri toplayacak, eylemlere karar verecek ve karmaşık bir yapıda bilinç yaratabilmenin tek koşulu olan hayvan beyni yapısında merkezi bir sistem gerektirmektedir. Gerçekte ise bilincin bazı tanımlarında kendi kendinin farkında olan merkezi bir kimlik gerektiği öne sürülüyor. Peki, bu tür şeyler beyin olmadan mümkün mü? Dalların ve köklerin uçlarının bitkinin geri kalanını yönlendirdiği, kimyasal mesajlar pompaladığı, salgıladığı öne sürülüyor. Bu, küçük bir fidede çalışabilir fakat yüzlerce hatta binlerce sürgü ve kök ucu olan bir ağaçta durum ne olabilir?
MERKEZİLEŞMEMİŞ BİLİNÇ
Fakat bilinç, karmaşık sistemlerdeki ağların etkileşiminden kendiliğinden ortaya çıkarsa... Bu spekülatif bir tartışma fakat görüyoruz ki, bitkiler girift ağların sinyallerini, bilgiyi toplamak ve bayrak yarışı gibi iletmek için kullanabiliyorlar. Merkezi bir beyin olmadan bilinç ne kadar garip, anlaşılmaz olur bir düşünün. Bir merkez tarafından kontrol edilmektense iş birliği halindeki hücrelerin federasyonuna verilmiş bir yetki... “ben” yerine “biz”.
Son olarak, bunların hepsi anlamlı olabilir. Yazar Lynn Margulis ve Dorion Sagan: “En basit anlamıyla bilinç, dış dünyanın farkında olmaktır (Bilgisine sahip olmaktır)” iddiasında bulunuyorlar. Eğer öyleyse, bu bütün canlılarda olan evrensel bir şeydir. Bazılarında basit, diğerlerinde zengin ve bireysel olan tecrübenin doğasının ayrımı nasıl yapılacak? Belki de söyleyebileceğimizin tümü bu kadar.
Bütün söylediklerimizden sonra, başka bir insan olmanın nasıl hissettirdiğini dahi bilemeyebiliriz. Fakat bitki olmak (Bitki hücreleri federasyonunun bir parçası olmak) tecrübesi hayal bile edilemeyecek derecede bizimkinden farklı ve ikisini de tanımlamak için genel terimler bulmaya çalışmak bile belki de faydasız.
Başlık Evrensel'in tercihidir.
theconversation.com’dan çeviren Mustafa BIYIK