Ekofest’te çevre mücadeleleri konuşuldu: Mücadeleleri birleştirmek gerek
Altınoluk’ta düzenlenen Ekofest’te, Kaz Dağları direnişi, kapitalizmin çevreye tahribatı ve çevre mücadeleleri konuşuldu.
Fotoğraf: Evrensel
Bu yıl beşincisi gerçekleştirilen Kaz Dağı Ekofest'te yapılan söyleşide Türkiye'deki ekoloji mücadelesi ve Kaz Dağları direnişi konuşuldu. Festival 21-24 Ağustos tarihleri arasında Altınoluk'a bağlı Narlı Köyü yakınlarındaki Darıdere Tabiat Parkı'nda gerçekleştirildi.
Festivalin üçüncü günü gerçekleştirilen Ekoloji mücadelesi söyleşisinde moderatörlüğü yapan Mehmet Akbulut, ekolojik yıkım ile kapitalist sistem arasındaki ilişkiye dikkat çekti.
“EDEBİYAT VE SANAT EKOLOJİ MÜCADELELERİNE YÖNELMELİ”
Söyleşinin ilk sunumunu yapan Evrensel İzmir Temsilcisi ve Ekoloji Birliği Yürütme Kurulu Üyesi Özer Akdemir, Kaz Dağları mücadelesinin yeni bir mücadele olmadığını belirterek, “Ne yazık ki Kaz Dağları’nda altın işletmeciliğine ülkenin dört bir yanındaki yurttaşların dikkati 200 bin ağaç kesildikten sonra çekilebildi. Oysa daha 2010'un başlarında yöre köylüleri bu mücadelenin içerisine kazanılabilseydi Kirazlı'daki doğa kıyımı yaşanmayabilirdi” dedi. Akdemir, ülkenin çeşitli yerlerindeki ekoloji mücadelelerini eko kurgu türünden öykülerle anlattığı Mart ayında Yeni İnsan yayınevinden çıkan dördüncü kitabı “Doğa ve Direniş Öyküleri”nden öyküler aktarırken, edebiyatın, şiirin ve sanatın her türünün mutlaka ekoloji mücadelelerini anlatması, yönünü bu direnişlere dönmesi gerektiğini ifade etti.
“MÜCADELELERİ BİRLEŞTİRMEK GEREK”
Aynı zamanda festivali düzenleyen Kaz Dağı Koruma Derneği'nin başkanlığını da yapan Ekoloji Birliği Eş Dönem Sözcüsü Süheyla Doğan sunumunda Kaz Dağlar’ındaki ekolojik sorunlar ve mücadeleleri anlattı. Kaz Dağı Koruma Derneği ve Ekoloji Birliği hakkında bilgiler veren Doğan, Ekoloji Birliğinin ülkedeki tüm ekoloji mücadelelerini birleştirmek ve dayanışma ağını oluşturmak için çaba gösterdiğini ifade etti.
Kaz Dağları ve çevresindeki ekolojik yıkım projeleri ve tehditler hakkında bilgiler veren Doğan, bu tehditleri şu başlıklar halinde sıraladı:
“Altın Madenciliği-Metalik Madencilik, Termik Santrallar, Kömür Ocakları, Baraj Projeleri, RES Projeleri, JES Projeleri, Derin Deniz Deşarjı Projeleri, Eski Çöplükler, Yoğun Yapılaşma, Yanlış imar politikaları.”
Kaz Dağları çevresindeki termik santrallerin ve proje aşamasındakilerin toplam kurulu gücünün 13 bin 600 MW'ı bulacağını ifade eden Doğan, bunun yörede havanın, toprağın, suyun ölümü anlamına geleceğini belirtti. Kaz Dağları’nın dört bir yanında işletme ruhsatı olan 40’ın üzerinde altın madeni projesinin bulunduğunu vurgulayan Doğan, arama ruhsatlarının ise yüzlerle ifade edilen sayılara ulaştığının altını çizdi. Doğan konuşmasının sonunda bütün ekolojik saldırılara karşı yerel mücadele örgütlerinin güçlerini birleştirmesi gerektiği, hukuki fiili direniş süreçleri ile yaşam alanlarının korunmasının geleceği kurtarmak adına son derece önemli olduğuna dikkat çekti.
BU YILKİ ANA TEMA: GIDA
Ekofest, her yıl Kaz Dağları yöresindeki bir çevre sorununa veya çözümüne odaklanıyor. 2014’te Mıhlı Çayı üzerinde yapılmak istenen Mıhlı Barajı’na, 2015’te “ormanların” önemine, 2017’de “toprak” konusuna, 2018 yılında “enerji” konusuna dikkat çeken Ekofest'in bu yılki teması ise "Gıda". Festivalde konunun uzmanlarının sunumlarının yanı sıra, çeşitli atölye ve konserler her yıl ekolojistleri ve doğa severler bir araya getiriyor. (Çanakkale/EVRENSEL)