Osman Hamdi Bey resimlerine x-ışını düşerse
Ercüment Akdeniz “Görünenin Ötesinde Osman Hamdi Bey” sergisini yazdı.
“Görünenin Ötesinde Osman Hamdi Bey” sergisinden Osman Hamdi Bey eserleri.
Ercüment AKDENİZ
İstanbul
Türk resim sanatının tartışmasız ustaları arasında yer alan ve arkeolojinin öncüsü olan Osman Hamdi Bey’e ait eserler, bu defa ilginç bir sergi ile karşımızda. Sanatçıya ait 6 tablo, bilimsel yöntemlerle analiz edilerek sanatseverlerin karşısına çıktı. Serginin adı ise “Görünenin Ötesinde Osman Hamdi Bey.”
Sabancı Üniversitesi Sakıp Sabancı Müzesi koleksiyonundaki eserler, 2 yıl boyunca bilimsel analiz ve konservasyona tabi tutuldu. Çalışmada X ışını görüntüleme tekniğinin yanı sıra kimyasal analizler kullanıldı. Böylece sanatçıya ait eserlerde doku, malzeme ve katmanlar üzerine veriler elde edildi. Elektron mikroskopları, Raman spestroskopileri ile pigment analizlerine ulaşıldı. Fırça darbeleri üzerine fikirler elde edildi. Bütün bu çalışmalar; sanatçının çalışma tekniğinden malzeme seçimine, resimlerin uğradığı hasarlardan restorasyon öykülerine, bir dizi bulgunun gün yüzüne çıkmasını sağladı.
TABLOLARDA YENİ BULGULAR
Örnek vermek gerekirse; sergide yer alan “Camii” tablosunun, yapılan bilimsel analizler neticesinde aslında bugünkü halinden büyük olduğu, kenarlarının sonradan çerçeveye yerleştirilmek için kesildiği anlaşıldı. Yine eserin geçirdiği ve sonradan restorasyona uğrayan tahribatının da -sanıldığının aksine- su ile temas neticesinde (belki bir su baskını ile) gerçekleştiği belirlendi. Resmin restorasyonuna dair tarih tartışmalarında konulan son noktayı ise merak edenler sergide bulabilirler.
Sergide yer bulan 6 tablo içerinde bir örnek daha verip okurları Sakıp Sabancı Müzesine davet etmiş olalım. İkinci tablomuzun adı “Naile Hanım Portresi.” Osman Hamdi’nin ikinci eşi olan Naile Hanım’ın asıl adı Marie Palyart’tır. Eşine büyük bir aşk ile bağlanan Osman Hamdi Bey, bunu resim sanatına da yansıtır.
Resim tarihimizde kadın portreciliğinin de öncülerinden olan sanatçı, Naile Hanım Portresi’nde fonu altın yaldızlı renklerle donatmıştır. Bu nedensiz değildir. Zira antik Mısır’dan İslam sanatına, Orta Çağ Avrupası’ndan erken Rönesans’a kutsal kişilikler hep altın yaldızlı fonlarla temsil edilmişlerdir. Osman Hamdi Bey’in bu tercihini, Bizans ikonlarındaki tanrısallığın eşine uyarlanmış biçimi olarak tanımlamak pek abartı olmaz.
BİLİMİN IŞIĞINDA SANAT
Umalım ki bilimsel analizlerle desteklenmiş bu tür sanatsal eserler müzelerimizde daha çok yer bulur. Bu çalışmaya emek veren Sabancı Üniversitesi Nanoteknoloji Araştırma ve Uygulama Merkezinin Koç Üniversitesi Yüzey Teknolojileri Araştırma Merkezi ve Getty Konservasyon Entsitüsünden yardım aldığını da not düşelim. Sergiyi gezmek, görmek isteyen okurlarımıza bir de tüyo: Çarşamba günleri sergi ücretsiz.