Görevden alınan eş başkanlardan Erdoğan'a yanıt: Bir kuruş yanlış işlem yapmadık
Yerlerine kayyum atanan Selçuk Mızraklı ve Bedia Özgökçe Ertan, “Paraları Kandil’e gönderiyorlar” diyen Erdoğan'a verdikleri yanıtta "Bir kuruş yanlış işlem yapmadık, iftira atmayınız" dedi.
Selçuk Mızraklı (solda) ve Bedia Özgökçe Ertan. | Fotoğraflar: MA
Kayyumları “Paraları Kandil’e gönderiyorlar” diyerek savunan Erdoğan’a yanıt veren Selçuk Mızraklı ve Bedia Özgökçe Ertan tüm faaliyetlerinin İçişleri Bakanlığınca takip edildiğini, böyle bir işlem ve belgenin olmadığını belirterek, “Bir kuruş yanlış işlem yapmadık. İftira atmayınız. Nasıl nereye para yollanmış" diye sordu.
İçişleri Bakanlığı tarafından yerine kayyum atanan Diyarbakır Büyükşehir Belediye (DBB) Eş Başkanı Adnan Selçuk Mızraklı, AKP Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın "Vergilerle gelen parayı halka değil Kandil’e gönderenlere seyirci kalamayız" sözlerine yanıt verdi.
Mezopotamya Ajansına konuşan Mızraklı, “Mızrak çuvala sığmıyor. Söylediğiniz şeylerin hayat içinde karşılığı olmalıdır. İşlem olarak da belge olarak da söyledikleriniz ortaya koymak durumundasınız” dedi.
"73 MİLYON BORÇ ÖDENDİ"
“Seçildiğimiz andan itibaren bu kentteki her taşa, toprağa, karıncaya, ağaca ve insana karşı sorumluyuz” diyerek göreve başladıklarını söyleyen Mızraklı, bütün iş ve işlemleri hukuk mevzuatına uygun şekilde yürüttüklerini belirtti. Mızraklı, “Diyarbakır, Van ve Mardin büyükşehirler belediyelerinde yapılan tüm işlemler, İçişleri Bakanlığının bilgisayarlarında aynı andan görülen işlemlerdir. Bir kuruş yanlış işlem yapacak olsanız oradan görülür” şeklinde konuştu.
4,5 ayda 73 milyon TL borç da ödediklerinin altını çizen Mızraklı, “Üç büyük hak din, ‘İftira atmayınız’ der, ‘İftira en büyük günahlardan birsidir’ der. Hiç kimse iftira atmak gibi bir lükse sahip değildir. Böyle bir tutumu göstermemelidir” diye konuştu.
Tepkisini “Eğer bu halkın, bu kentin bir kuruş parası nahak bir yere kullanılmışsa, Allah benim hakkımı versin. Ama kullanılmadığı halde iftira ediliyorsa o zaman onların hakkını versin” sözleriyle dile getiren Mızraklı, yaptıkları işlemlerin ve belgelerin ortada olduğuna dikkati çekerek, “Türkiye artık bu tür hukuksuzluklarla kendini ileriye taşıyamaz” dedi.
"HUKUKA UYSUNLAR"
Mızraklı, değerlendirmesini şöyle sürdürdü:
“Eğer birlikte yaşayacaksak bizim varlığımızı kabullenmek durumundalar. Türkiye’de bir arada yaşama ülküsü içinde kavga veren bizler, daima hakkaniyetle ve adalet içinde durmaya çalıştık. İdareden de şunu beklemek gibi çok doğal bir hakkımız var: Hukuka uysunlar, demokrasi değerlerine uysunlar. Anayasa’nın tarif ettiği durumlar bizim açımızdan çok açıktır. Haklarımızı biliyoruz, haklarımızı sonuna kadar kullanacağız.”
"İRADEMİZİ TANIMAYANLAR KAYBEDER"
“Biz Kürtler, eşit, özgür ve adil olarak bu ülkenin sürecine katılan, geleceğinde tasarruf hakkı olan yurttaşlar olarak da irademizi beyan ediyoruz” diyen Mızraklı, şöyle devam etti:
“Seçimlerdeki bütün hukuk dışılıklara rağmen yüksek bir oy oranıyla bu irade belirlendi. Ama birileri kalkar, bize ‘Sizin iradenizi tanımıyoruz’ derse, o zaman anayasal yurttaşlık hukukumuzu devre dışı bırakırlar ki bundan kaybeden kendileri olur."
ÖZGÖKÇE: NASIL, NEREYE PARA YOLLANMIŞ?
Erdoğan'ın kayyum atamaya gerekçe olarak “Halkın parasını Kandil'e gönderenlere seyirci kalamayız” sözlerine görevden alınan Van Büyükşehir Belediyesi Eş Başkanı Bedia Özgökçe Ertan da cevap verdi. Ertan Twitter hesabından şunları söyledi:
“1.2 milyar borç, her 10 günde bir VASKİ’nin elektriğini kesme tehdidi, kesintilerle tüm Van’ın susuz kalması, İller bankasından bin bir güçlükle alınan teminat mektubuna bile bankaların kredi vermek istemeyişi, bütçeden yasaya rağmen kesinti, icra takipleri.. nasıl nereye para yollanmış.”
24 Ağustos 2019
Kayyum politikalarını ve günlerdir süren halkın tepkisini MA’dan Adnan Bilen ve Cemil Uğur’a değerlendiren Bedia Özgökçe Ertan, 31 Mart yerel seçimlerinden görevi devraldığı kayyumunun yaptıklarını hatırlatarak, “O dönemle ilgili bulduğumuz tüm usulsüzlükleri bir bir savcılığa iletiyorduk. Belediyenin bütçesini kendi çevrelerine açıkça peşkeş çekmişler. Van halkı parasını çalan, heba edenlerden bunun hesabını soracaktır” dedi.
Kayyum atanmasını “acizlik” olarak tanımlayan ve iktidarın süreci yönetemediği için kayyum yoluna başvurduğunu belirten Özgökçe, uzun bir zamandır hükümetin meşruiyet krizi yaşadığına dikkat çekti. Kanun, yasa ve dünyanın hiçbir yerinde olmayan bir uygulama ile karşı karşıya kaldıklarını dile getiren Özgökçe, “Halkın doğrudan temsili sayılan ve demokrasinin en güçlü yansıması olan belediyelere kayyum atanarak siyasi bir darbe yapıldı. Bu dönemi dünyaya anlatamayacaklar” diye konuştu.
31 Mart yerel seçimlerde halkın kayyum politikalarına sandıkta cevap verdiğini belirten Özgökçe, “Halkın sözü 31 Mart’ta net bir şekilde ortaya çıktı. Halk; ‘Atanmışlar gidecek, halk iradesi gelecek. Halkın evi halka açılacak’ mesajı verdi. Halk tam da bu mesajının gereğini yerine getirdi. Ancak AKP, OHAL dönemindeki KHK’leri devreye alarak kayyum politikasını tekrarlattı. Bu yaşanılanlar sıkıyönetim zamanını bile aşan bir durum. Biz darbe üzerine darbe yaşıyoruz ve emin olun ki halk bu yaşananların hepsini not alıyor. Bu yapılan haksızlıklar karşılıksız kalmayacak ve Van halkı parasını çalan, heba edenlerden bunun hesabını soracaktır” dedi.
"BÜTÇEYİ PEŞKEŞ ÇEKMİŞLER"
DBP yönetimde olan belediyelere 2016’da atanan kayyumların belediyenin bütçesini pervasızca kullandığını hatırlatan Özgökçe, “O dönem talan ve yolsuzluk düzeni başladı. Belediyedeki amansız fakatsız bütün ihaleler Kayserili, Trabzonlu, Elazığlı firmalara verilmişti. Kayyumların yaptığı bütün işlemlerde yolsuzluklar tespit ettik ve soruşturmalarını başlattık. O dönemle ilgili bulduğumuz tüm usulsüzlükleri bir bir savcılığa iletiyorduk. Belediyede 2-3 milyonluk alımlar bile doğrudan alım yöntemi ile yapılmış. Belediyenin bütçesini kendi çevrelerine açıkça peşkeş çekmişler. Örnek olarak Kocaeli Parkı’nın tadilatı kayyum atanmadan önce yapılmıştı. Fakat kayyum gelir gelmez yeniden bir tadilat çalışması başlatmıştı. Hatta oranın nasıl yapılması gerektiğine ilişkin danışmanlık hizmetine başvurmuş ve 500 bin TL para ödemişti. Yani parkın nasıl olması gerektiği üzerine düşünmeye 500 bin TL aktarılmış. Parkın içerisinde kayyum ve eşi için özel mescit yapılmış ve onlara 48 bin TL’ye özel tabak ve çanak alınmıştı. Parkın içerisindeki restoran sürekli kayyum ve çevresini ağırlayan bir hale getirilmiş ve sürekli zarar eden bir duruma sokulmuştu. Oranın gelirleri öylesine hoyratça kullanılmış ki göl kenarında öyle güzel bir işletme zarar etmiş. Geldiğim dönem ilk iki ayda o işletme aylık 240 bin TL kara geçti” dedi.
KAYYUMUN EŞİ İÇİN TEKNE
Van’da kayyumun kendisine özel olarak yaptırdığı bir protokol teknesinin daha önce basına yansıdığını söyleyen Özgökçe devamında “Belediyeye ait 600 bin TL değerinde bir tekne vardı. Kayyum 648 bin TL harcayarak tekneyi yeniden dizayn etmiş. Hatta teknenin üzerine bir kat daha çıkılmış. Bu tasarım tamamen kayyumun eşi ve arkadaşları için yapılmış. Önceki kayyumun eşi orada arkadaşları ‘gün yapmak’ için orayı kullanıyormuş. Bunun gibi saray özentisi bir yaşam sürmüşler. Bu halkın parasını çarçur etmek ve heba etmek üzerine bir yaşam inşa etmişler. O yüzden kayyumlar buraları çok sevdiler. Ama bu kayyumlar başında bulundukları valiliklerde asla böyle harcama yapamazlar. Bunlar valilik parasıyla bir kalem dahi alamazlar” dedi.
700 BİN TL’LİK TAKIM ELBİSE ALIŞVERİŞİ
Özgökçe son olarak, “Yine belediye özel kalem ve şirketi olan BELVAN bütçesinden 700 bin TL’lik takım elbiseler alınmış. Kime alındığı belli değil ama alındığı belgeleriyle ortada. Tüm bunların hesabının verilmesi gerekiyor. 1,2 milyar TL borç işte böyle oluştu. Belediye kayyum tarafından tamamen gaspçı bir anlayışla yönetildiğine şahitlik ettik. Kayyumlar bu anlayışlarla kentlere çok büyük zarar verdi” diye konuştu. (HABER MERKEZİ)