Masaldan gerçeğe bir kitap
Cezaevinde tutuklu bulunan Eski HDP Eş Genel Başkanı Figen Yüksekdağ, Gazel Bulut'un hazırladığı "Damlayan Masallar" kitabını yazdı.
Gazel Bulut ve kızı
Figen YÜKSEKDAĞ
Size çok da sır olmayan bir şey söyleyeyim: Hapishaneden dışarı çıkmanın bir yolu var. Zulmü yenmenin, hasret gecelerinden kavuşma gününe dönmenin, mahkumiyetten tahliye olmanın yolu var. Herkes sizi içeride sanırken, hapsedenler ne kadar da muktedir olduklarıyla böbürlenirken, biraz emek, biraz hayal gücüyle dışarı çıkıverirsiniz. Yazarak elbette, bildiniz. Yurdumun mahpushaneleri böyle tahliye talep etmeden, tünel kazmadan dışarı çıkanlarla, firar edenlerle anılır. Düşünmek, yaratmak, yazmak nerede olursan ol özgürlüktür; ve özgürlük için bir direniş...
Bu özgür yazarlardan birini ve kitabını anlatacağım ben de size. Klasik bir kitap tanıtımı olacağını sanmam. Kitabın içinden konuşacağım daha çok. Sadece benim de ona küçük bir katkım olduğu için değil; zamanını, mekanını paylaştığım, şu hayattaki amacının ne olduğunu anladığım için... “Bir ben vardır benden içerü” demiş ya Yunus; her yazınsal ürünün de kendi anlattığından öte bir hikayesi var. Bağrında büyüdüğü anın ve hakikatin yazdığı bir hikaye bu.
MASAL İÇİNDE MASAL
Gazel Bulut’un Damlayan Masallar adlı kitabı da hikaye içinde hikaye, masal içinde masal aslında. Mahpus annelerin çocuklarına anlatamadıkları masallar bu kitapta dile gelmiş. Her masalda çocukların ve annelerin görünmeyen, bilinmeyen yaşanmışlıkları ya da hayalleri var. Özellikle de “Anne Gazel’in” 3.5 yaşındaki kızı Çiğdem Arjin’e kavuşma hayalleri...
Hapishane edebiyatı deyince akla daha çok romanlar, şiirler, siyasi-teorik analizler, toplumsal tarih ve deneyimler, felsefe, arada bir de mizah gelir. Çocuklar ve masallar akla gelmez. Oysa hapishane düzenini kuranların ve sürdürenlerin çocukları es geçtiği hiç görülmemiştir. Masal anlatarak değil, acı ve zalim gerçekleri eğip bükmeden yaşatarak verir ilk hayat derslerini. Hapishane kapıları “yaşama sırası”nı bekleyen nice Adiloş Bebe’yle doludur. Bazan da hapishane duvarları arasında Miraz Bebek, Arin Bebek olurlar. Hayat bazı çocuklara hiç masal anlatmaz, hiç avutmaz onları. Bebeleri-çocukları da yarattıkları o lanetli kutuplara göre ayırmışlardır çünkü. Hapiste olan-olmayan, Kürt olan-olmayan, yoksul olan-olmayan, egemen siyasi otoriteye başkaldıran-kaldırmayan diye süren ve en son kendine benzeyen-benzemeyen noktasına gelen ayrımcılık, çoktan beridir insanların yaşamına koca koca hapishaneler kurmuştur.
MASALLARDAKİ HAKİKATİ KAVRAMAK
Bu hapishanelerden kurtulmak da hayal gücüyle, özgür düşünceyle, yaratıcılıkla mümkündür. Diğer bir deyişle masallardaki inadı ve hakikati kavramakla... Hüküm süren berbat rasyonaliteye meydan okuyan masallar, söylendiği, yazıldığı her dönemde yol gösterici olmuştur. Damlayan Masallar da bu dönemin yol göstericisi gibi. Tutsak düşse de sevgisi, emeği, hayal gücüyle direnen kadının ve onun çocuğuna güzel sözler, mucizeler armağan etme hevesinin ürünü olması bize bunu anlatıyor.
Kaba ve karanlık gerçekliğin bizleri teslim almasına bin bir yöntemle karşı durabiliriz. Masal yazmak, masal yaratmak bunlardan biridir. Gazel Bulut, “Bu masallar ilham kaynağım Çiğdem Arjin ve bütün dünya çocukları için” derken aynı zamanda paylaşmaktan söz eder. Yaratılan sözler ve hayaller paylaşılmadan masal olmaz çünkü. Dilden dile, kuşaktan kuşağa ulaşan büyülü gerçekliğe masal adını verenler bunu bilirler.
ÇOK BİLEŞENLİ BİR KİTAP
Damlayan Masallar bugünün çocuklarının hayallerini, gerçeklerini, oyunlarını ve yarını içinde taşıyan değerlerini harmanlıyor okuyanın ve dinleyenin bilincinde. Her masal “Damlaya damlaya göl olur” kabilinden, teklikten çokluğa ve aynı gölde birbirine karışıp bir olmaya götürüyor. Belki de bir nevi “Her damla göl kadar kıymetlidir; aslında gölün sahibidir” diyor. Damlayana, akana, hareket halinde olana, değişene, değiştirene, üretene övgü sayabilirsiniz anlamını. En çokta kitabın özünde olan ve yazarın insanların gözüne sokmak için hiç uğraşmadığı bu anlamı sevdim; sanırım siz de seversiniz.Damlayan Masallar çok bileşenli, aynı zamanda çok renkli bir kitap. Masalların çoğu Gazel Bulut’un kaleminden çıktı; ama dokuz birbirinden farklı kişinin de katkısı var. Düşünün, ben bile masal yazdım! Sebahat Tuncel’in bilmecesi de ne olduğunu bilemediğimiz bir şekilde türünün tek örneği olarak kitaba giriverdi. Gültan Kışanak taze masal yazamayınca ninesinden miras masalı sandığından çıkardı. Derken, masalların hemen hepsi tutsakların kaleminden çıktı. Bu kadar “ağır siyasi”nin bir masal kitabı etrafında fır dönmesi pek görülmüş şey değil. Ama çocuklar insana neler yaptırır değil mi? Bazen de neler öğretir... Gazel’e destek olmak, onu biraz da girdiği bu güzel işte cesaretlendirmek için dahil olduğumuz çalışmanın bize öğrettiği gibi...
‘BÜYÜKLERE’ MASAL OKUTMAK
Daha masallardan öğrenecek çok şeyimiz var. Aslına bakarsınız çocuklara hak ettiği yaşamı sunabilmek, esir olan hayal gücünü özgürleştirmek, unuttuğu ya da hiç belleyemediği temel insanlık derslerini hatırlayabilmek için en çok “büyüklere” masal okutmak gerekir. Bu yönüyle Damlayan Masallar, her ne kadar çocuk kitapları etiketiyle basılmışsa da, “Çocuğum sana söylüyorum, büyüğüm sen anla” mesajı çıkarabilirsiniz.
Kitap size çocuk kahramanların dilinden, yeryüzündeki her canlının gözüyle hayata bakmayı, konuşmayı, gülmeyi; her yere bir damlanın ruhuyla dokunmayı, dokunduğun yerde durmayıp değişmeyi, başka ufuklara ulaşmayı anlatır. Arkadaşlığı, hayvan ve doğa sevgisini, merakı, sorgulamayı, gökkuşağını severken her rengi de ayrı ayrı sevmeyi, üretmeyi, mutluluğu, özgürlüğü dile getirir. Aynı zamanda toplumsal cinsiyet ve kadın görüş açısını masallara incelikle işler.Damlayan Masallar, bütün kötülüklerin gerçeküstü yaşandığı bir dünyaya, iyilik ve güzelliğin gerçeküstülüğüyle meydan okumaktır bir anlamda da. Egemenlerin bütün gerçeklik ve tahammül sınırlarını dümdüz ederek bu kadar kötüleşmesine, insan üzerinde kurulan hükümranlığın katmerli çirkinleşmesine inananların, iyilik ve güzelliğe dair anlatılan masallara daha fazla inanmasında bir mahzur yok değil mi?
MASAL DEYİP GEÇMEYİN
Sonuçta bizim gözümüzde, yani Kandıra F Tipi Hapishanede kitabın yazılış sürecini paylaşan kadınlar için Gazel Bulut’un bu çalışması, kendinden daha fazlası. Damlayan Masallar, dört duvar arasında anneleriyle birlikte hapis yatan 800 kadar çocuk bizim için. Ya da annelerin ve çocukların, gerçeküstü kötülüğün tam ortasında bazen dramlara boğulan, bazen mucizeler yaratan insanlığı... Yani direnen insanlığımız.
Bizler elbette hapsedilen, çocuklukları gasbedilen kızlarımız ve oğullarımıza bir masal kitabından daha fazlasını borçluyuz. Annelerinin yanında olmanın bedelini hapis yatarak ödemek zorunda kalan Asmin ve Arjin, her gelişinde yeniden hatırlatıyor bize bunu. Ama en çokta kendini zindancıbaşı, toplumu tutsak gören, yüz binleri hapishanelere dolduran düzenin sahiplerine sorulacak bir hesap borçluyuz. Masal deyip geçmeyin yani...
Not: Damlayan Masallar, Bando Çocuk Yayınlarından çıktı. Birinci baskı tez elden tükendi dediler. İkinci baskıya yetişebilirsiniz.