Kadınları eve hapseden zihniyete karşıyız
Kadınlara söz hakkı tanımayan, kadınları yaşamın her alanında ötekileştiren, evlere hapseden bu zihniyete, devletin politikalarına karşıyız, karşı da olmalıyız.
Simel YÜKSEL
İrem HASGÜL
Dersim
Geçenlerde yaşanan Emine Bulut cinayeti üzerine bizler de bir şeyler söylemek istedik. Emine’nin bugüne kadar duyduğumuz kadın cinayetlerinden farklı bir yanı vardı ve bu yanıyla hepimizi derinden etkiledi. Çünkü ilk defa öldürülen bir kadının son çığlıklarını duyduk. Söylediği son cümlesi “Ölmek istemiyorum” hep akıllarımızda kalacak. Fakat ne kadar süre? Sosyal mecralarda sırf gündemde olduğu için paylaşan insanlar, bugüne kadar gerçekleşmiş kadın cinayetlerinin ne kadar farkında? Anıt Sayaç‘ta yazan öldürülen yüzlerce kadının hangisinin hikâyesini biliyoruz?
HER ALANDA KADINLARA MÜDAHALE DEVLETTEN
Öncelikle kadın cinayetlerinin politik olduğu konusunda hemfikir olmalıyız. 17 yıldır sürdürülen erkek egemen zihniyet, diyanetin verdiği fetvalar ve devletin politikaları biz kadınların haklarını elinden almış, kadınları ötekileştirmiştir. Çıkarılan pembe otobüs, trambüs ile fabrikalarda yaşanan mobbingler ile kadınlar hep baskı altında kalmıştır, gece bile dışarı korkmadan çıkamaz olmuşlardır. Giyiminden kuşamına, kaçta dışarı çıkacağına, kahkahasına kadar devlet kadına her alanda müdahale eder olmuştur.
HAYATINDA HER ALANINDA VARIZ
Günümüzdeki hukuk sistemi de maalesef mağdur kadınların tarafında olmak yerine “namusumu temizledim” diyenler, iyi hal indirimi, caydırıcı cezalar vererek serbest kalan katil erkeklerin tarafındadır. Kadınlara söz hakkı tanımayan, kadınları yaşamın her alanında ötekileştiren, evlere hapseden bu zihniyete, devletin politikalarına karşıyız, karşı da olmalıyız. Kadınlar hayatın her alanında var olmaya devam etmelidir.
Ve son sözlerimiz; biz kadınlar boşanacak, âşık olacak, sevecek, çalışacak, okuyacak, yaşama sımsıkı tutunacağız. Bizler kadınların erkeklerle eşit haklara sahip olması için mücadele edeceğiz. Ve sizleri de bu mücadelede yanımızda olmaya çağırıyoruz.
2025 yılı emek yılı olacağını gösteren önemli işaretlerle başladı
Ekonomik kriz çevrimleri ve emek
İşçi haklarında 45 yıldır devam eden tasfiye
Neoliberal otoriterliğin yükselişi
İşçilerin sağlığı ve güvenliği nereye gidiyor?
Adı konulmamış süreci izlerken...
Netta Lannes Arbel: Gözlerimi kapatmayı reddediyorum
