Şiddete sessiz kalma
Kadın cinayetlerine birlik ve beraberlik içinde karşı durmalıyız, buna "dur" demenin vakti geldi.
Yıldız Teknik Üniversitesi’nden bir öğrenci
İstanbul
Sizler dergiyi elinize alıp bu sayfaya gelene kadar acaba kaç kadın ve çocuk fiziksel ya da psikolojik şiddete maruz kaldı? Kadına şiddet son günlerde artan cinayet haberleriyle daha da sarsıcı bir şekilde gün yüzüne çıkmaya başladı. Yalnızca 2018 yılında 1217 çocuk istismarı basına yansıdı, 26 çocuk öldürüldü. Ayrıca 440 kadın öldürüldü, 317 kadına cinsel şiddet uygulandı. Peki toplumumuzun bu verileri fark etmesi, sosyal medya mecralarında görmesi, araştırması nasıl başladı? Ben size söyleyeyim; 23 Ağustos günü gerçekleşen bir insanlık utancı. Evet bir çoğunuzun olduğu gibi güne bu videoyu izleyerek başladım ve uzun bir süre kendime gelemedim. “Anne lütfen ölme” diye ağlayan küçük bir çocuk ve “Ölmek istemiyorum” çığlıklarıyla kanayan boğazını tutan bir kadın. Bu tüyler ürpertici olayın arkasındaki toplumsal eksikliği irdelememiz lazım. Bu kadar kolay cinayet işleyebilecek cesareti nereden buluyor erkekler? Mahkemeye takım elbiseyle gitti diye indirim almalarından mı yoksa namus için yaptığını söylemesinden mi? Kadın kırmızı ruj sürdü diye mi? Elbette yalnızca bu rezillikler sebep olmuyor. Kadınların ikinci sınıf vatandaş olarak kabul edilmesinden ve cinsiyet rollerinden kaynaklanıyor. Bir embriyonun ana rahmine düştüğü andan itibaren başlıyor. Kulağa garip gelebilir ancak 21. yüzyılda olmamıza rağmen hâlâ erkek çocuk doğurmadı diye hor görülen ve hatta şiddete maruz kalan kadınlar var. Çünkü kız çocuğu utanç kaynağıdır, önce babası sonra da kocası tarafından bakılmaya muhtaç, güçsüz olandır.
“DUR” DEMENİN VAKTİ GELDİ
Kadına şiddet haberleri denilince aklıma gelen isimlerden biri de Münevver Karabulut. Sevgilisi tarafından testereyle vahşice katledilmişti. Bindiği minibüste öldürülen Özgecan Aslan, tecavüz edilip plazadan aşağıya atılan Şule Çet, yakılarak öldürülen trans kadın Hande Kader, Emine Bulut ve daha nice boğazımızı düğümleyen kadın cinayetleri... Ancak buna “dur” demenin vakti geldi. Artık kadınlar sosyal mecralardan destek alıp seslerini duyurmaya başladılar. Bizler de kamuoyu olarak kadın cinayetlerine birlik ve beraberlik içinde karşı duymalıyız. Bunun için sizleri susturulan kadınların sesi olmaya davet ediyorum. Şiddete sessiz kalma.