5 Eylül 2019 15:58
/
Güncelleme: 19:06

Doğancan ULUCAKÖY

Mustafa ARTIK

Denizli

İnanılmaz tatil fırsatlarının arka yüzünde inanmak istemeyeceğiniz bir sömürü düzeni var. Geçtiğimiz yaz iki arkadaş Denizli’den yaz turizmi denince akla gelen ilk şehir Antalya’ya gittik. Çalıştığımız yerin önceden konuştuğumuzda bize “Rahat bir çalışma ortamı olacak. Pek yorulmazsınız. Keyifle çalışacaksınız” demiş olması bizi umut dolu beklentiler içine sokmuştu. Oysa bu sistemde hiçbir zaman umutların beklentileri karşılamayacağını tahmin etmeliydik.

Dünyanın kaç bucak olduğunu Çıralı’da bir pansiyonda çalıştığımız iki hafta içerisinde görmüş olduk. Mutfakta birimiz, temizlikte birimiz olacaktı sözde fakat iş tanımı olmadığından yemeği yapan bulaşığı da yıkıyor, çöpleri de atıyor. Oda temizliğine çıkmışken ütüye çağırmışlar, oraya koştururken mutfağa yardım lazımdır oraya yetişmen gerekir. 16 saatlik çalışma süremiz içerisinde 1 saatlik yemek molası bile yoktu.

Bir cumartesi günü bütün bungalovlar dolu. Patron temizlik yaptığımız odaları telefon ışığıyla kontrol ederek geziyor. Hem elimizdeki süpürge yeteri güçte değil hem de işi yetiştirmek için bir odayı 5 dakikada temizleyip diğerine geçmemiz gerekiyor. Öyle yorucu ve telaşlı bir günde patrondan ilk uyarımızı almıştık. Sonrasında da patron yerimize eleman bakmaya başlamış. O tartışmada “Size de iş beğendiremiyoruz” deyince dayanamayıp “Abla, sen görmek istediğin şekilde görüyorsun. 16 saat çalışıyoruz bir de senden azar yiyoruz” siteminde bulunduk.

GÖÇMENLERİN DURUMU DAHA VAHİM

Bu süreç içinde yoğun çalışma saatlerine ve molaların yetersiz olmasına itiraz ederek 1 buçuk saatlik yemek arası kazandığımız da oldu. Aslında kazanmak değil de kaybedileni geri almış olduk. Bizim dışımızda çalışan iki göçmen vardı. Çalışma izinleri olmadığından onların durumu daha da vahimdi. Biri bahçe işlerindeydi. Sabah 5’ten gece 10’a kadar güneş altında canı çıkıyordu neredeyse. Diğerinin bacağına kaynar çorba dökülmüştü. Tedavi masrafı karşılanmak bir yana alacağı da ödenmeden iki gün sonra işten çıkarıldı. O ve iş kazası geçiren diğer arkadaşı ile birlikte 3 bin liraya yakın alacakları ödenmeden kapı önüne kondular.

LİSELİDEN YAĞ ÇIKARMAK

Sinekten yağ çıkarmak denir ya; patron liseli bir çocuğun da “Sana ben ücretsiz ders anlatayım sen de bana işlerde yardım edersin” diyerek kanına girmişti yağını çıkarmak için. Haftada 1 saat ders anlatıp 7 gün çalıştırıyordu. Biz böyle bir patron, böyle bir iş yeri ne kitaplarda okuduk ne filmlerde gördük. Ağlanacak halimize kahkaha attığımız oluyordu. Bozulan sinirlerimiz kahkahalarımıza karışıyordu.

Bu mektubu da yazarken istedik ki böyle patronlar var, inanılmaz tatil fırsatı reklamlarının ardında böyle bir sömürü düzeni var bilinsin. Sineğin yağını çıkarmak isteyenleri iyi tanıyalım, kan emicilere karşı birleşelim.

EVRENSEL'İNMANŞETİ

Tutuklu Sendikacı Mehmet Türkmen cezaevinden işçilere seslendi: Bu koşullar fabrikalardaki kölelik koşullarından daha kötü değil

Tutuklu Sendikacı Mehmet Türkmen cezaevinden işçilere seslendi: Bu koşullar fabrikalardaki kölelik koşullarından daha kötü değil

Antep’te patronların yüzde 30 zam dayatmasına karşı binlerce işçinin katıldığı grevlere öncülük ettiği için tutuklanan BİRTEK-SEN Genel Başkanı Mehmet Türkmen Evrensel’e konuştu: “Tutuklanmam patronların kurduğu kölelik düzenine itiraz etmeyin mesajıdır. Vereceğimiz yanıt bizleri köleliğe mahkum etmek isteyenlere inat, BİRTEK-SEN çatısı altında birleşmektir.”

BİRİNCİSAYFA
SEFERSELVİ
21 Şubat 2025 - Sefer Selvi

Evrensel'i Takip Et