Diyarbakır'daki belgeler için Valilik "rutin", avukatlar "kayyum hazırlığı" dedi
İller İdaresi Bölge Müdürlüğü, Diyarbakır’daki 13 HDP’li belediye başkanı hakkında valilikten bilgi istedi. Valilik, "talep rutin", hukukçular "kayyum hazırlığı" dedi.
Fotoğraf: DHA
Meltem AKYOL
İstanbul
Diyarbakır, Mardin ve Van büyükşehir belediye başkanlığına kayyum atamasına ilişkin tartışmalar devam ederken ilçe belediyelerine de kayyum hazırlığı yapıldığı iddiası gündeme geldi. Avukat Sertaç Buluttekin İçişleri Bakanlığı İller İdaresi Genel Müdürlüğünün ilçe belediye başkanları hakkında bilgi istediğini gösteren belgeyi paylaştı. Belgede görevden alma ibaresi bulunduğunu da hatırlatarak, kayyum için hukuki dayanak oluşturulmaya çalışıldığını söyledi. Hemen ardından açıklama yapan Diyarbakır Valiliği ise uygulamanın “rutin” olduğunu iddia etti. Belgeyi ve valiliğin açıklamasını Evrensel'e değerlendiren Eski Diyarbakır Baro Başkanı Mehmet Emin Aktar, “Valilik doğru söylemiyor, görevden uzaklaştırmaya esas olmak üzere bilgi istiyor İçişleri bakanlığı” dedi. Görevden alınan Diyarbakır Belediyesi Eş Başkanı Selçuk Mızraklı ise durumu "Halk iradesinin darbesinin ikinci perde hazırlığı" diye tanımladı. Mızraklı, İstanbul için kayyum tartışmalarını da hatırlatarak, “Gün demokrasi, adalet, hukuk ve yurttaşlık onurunu koruması günüdür. Herkesin bu noktada güçlü bir sorumluluk alması gerekiyor” dedi.
KAYYUM HAZIRLIĞI İÇİN Mİ?
İçişleri Bakanlığı İller İdaresi Genel Müdürlüğünün, Diyarbakır Valiliği’ne 9 Ağustos 2019’da gönderdiği yazı ortaya çıktı. Diyarbakır Valiliği’ne gönderilen yazıda “görevden uzaklaştırma” ibaresinin dikkat çekiyor. Diyarbakır’daki 13 ilçe belediye başkanlarının adının yer aldığı bir listenin de eklendiği yazıda 16 Ağustos 2019’a kadar bu ekin tamamlanması isteniyor: “Ekteki tabloda belirtilen kişiler hakkındaki genel bilgilerin forma işlenerek 16.08.2019 günü mesai bitimine kadar Bakanlığımıza gönderilmesi hususunda bilgi ve gereğini rica ederim.”
Listede yer alan 13 isim Diyarbakır’daki HDP’li belediye başkanları. Diyarbakır’da 17 ilçe belediyesi bulunmasına rağmen listede, 3’ü AKP’li biri Saadet Partili 4 ilçe belediyesi yer almıyor. Bu durum “HDP’li ilçe belediyelerine kayyum hazırlığı mı yapılıyor” sorusunu gündeme getirdi.
September 6, 2019
"KAYYUM İÇİN HUKUKİ ZEMİN HAZIRLIĞI"
Belgeyi Twitter hesabından paylaşan Diyarbakır Barosu avukatlarından Sertaç Buluttekin, Evrensel'e konuştu. Gönderilen yazıyı “İlçe belediyelerine de kayyum hazırlığı olarak yorumlayan Buluttekin belgenin ellerine nasıl geçtiğini ise şöyle anlattı: “Sur Belediye Eş Başkanı Filiz Buluttekin’in 11. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen bir davası vardı. Buluttekin’in HDP il Başkanlığı yaparken bir etkinlikte yaptığı açılış konuşması nedeniyle “terör örgütü propagandası” iddiasıyla yargılanıyor. Bu belgeler de o dava dosyasına giren belgeler. İçişleri Bakanlığı İller İdaresi Genel Müdürlüğü, Diyarbakır Valiliği’nden ilçe belediye başkanları hakkında bilgi istediğini gösteriyor. Ve “Görevden uzaklaştırma” başlığı taşıyor. Belgede Bismil, Çınar, Dicle, Eğil, Ergani, Hazro, Kayapınar, Kocaköy, Kulp, Silvan, Sur ve Yenişehir ilçe belediye başkanlarının bilgileri yer alıyor. Bu isimlerin hepsi HDP’li. Diğer partilerden seçilen belediye başkanları yok. Kayyum atamak için hukuki bir zemin hazırlığı yapılıyor işte.”
DİYARBAKIR VALİLİĞİ: RUTİN YAZIŞMA
Tartışmaların ardından Diyarbakır Valiliği iddialara ilişkin yaptığı açıklamada “belgelerin gerçeği yansıtmadığını” savunarak, belgeleri paylaşanlar hakkında da suç duyurusunda bulunulacağı ifade etti.
Valilik açıklamasında sürecin rutin olduğu iddia edildi: “İçişleri Bakanlığı’nın Anayasa’nın 127’nci maddesinde tanımlanan vesayet yetkisi gereğince valiliklerimiz aracılığı ile muhtarlar dahil olmak üzere tüm mahalli idare organlarının suça konu iş ve işlemlerinin olup olmadığı, haklarında adli makamlarca yürütülen soruşturma ve kovuşturma olup olmadığı rutin olarak takip edilmektedir. Bu süreç spekülasyona konu olmaması, görev yapan mahalli idare organlarının işlerini etkilememesi amacıyla ilgili mevzuatı kapsamında gizli yazışma kuralları çerçevesinde yürütülmektedir.”
Valilik açıklamasında neden yalnızca HDP’li belediye başkanlarının bilgilerinin istendiği sorusu ise yanıtsız kaldı.
RUTİNSE NEDEN SADECE HDP’Lİ BELEDİYELER VAR?
Belgeyi ve Valiliğin açıklamasını Evrensel'e değerlendiren Eski Diyarbakır Baro Başkanı Mehmet Emin Aktar, yazının dava dosyasına yanlışlıkla girmiş olabileceğini söyledi. Aktar, “Belgede ‘görevden uzaklaştırma’ ibaresi var. Bu ne niyetle yazıldığını gösteriyor, çok açık. Yani resmi yazışmalarda iş olsun diye bir şey yazılmaz oraya. Dolayısıyla valilik doğru söylemiyor, ‘görevden uzaklaştırmaya esas olmak üzere bilgi istiyor İçişleri bakanlığı” diye konuştu.
Valilik açıklamasına ilişkin de konuşan Aktar, “Valilik rutin diyor, Rutin bir şey olsa bütün belediyeler olur. İyi de madem rutinse neden Bağlar, Hani, Çüngüş ve Çermik yok. Biliyorsunuz Bağlar’ı HDP almış ama KHK’li olduğu gerekçesi düşürülmüş, AKP’li adaya verilmişti. Çüngüş Saadet Partisinde, diğer iki ilçe de AKP’de. Rutinse neden HDP’li olmayan 4 belediye başkanının bilgisini istemiyorsunuz. Onları da katsaydınız, neden sadece HDP’li belediyeler var” diye sordu.
MIZRAKLI: SEÇMEN İRADESİNİN DARBENİN İKİNCİ PERDESİ
Görevden uzaklaştırılan Diyarbakır Belediyesi Eş Başkanı Selçuk Mızraklı da Evrensel'e konuştu. Valiliğin açıklamasına değinen Mızraklı, “Valiliğin açıklaması daha çok zevahiri kurtarmaya çalışan bir açıklama gibi duruyor. Eğer bu işlem yapılıyorsa ve rutinse “neden 17 ilçenin tamamı için istenememiş de sadece HDP’li belediyeler için istenmiş” kısmının izahatı yok. Dolayısıyla burada muhtemelen bu ileride sıkıntı verecek bir duruma işaret ediyor” dedi.
Mızraklı devamında şu değerlendirmede bulundu: “Bugüne kadar ki bütün yaptıkları meşruiyet kazandırmaya dönük izahatları da beraber düşündüğümüz zaman, biz ‘bu olay tamamen siyasaldır, tamamen seçmen iradesinin darbedir’ deyişimizin ikinci perdesi gibi. Bu özellikle HDP’li belediyelere dönük yürütülen bir işlem. Yani adeta iktidar olmanın gücüyle kendi muhaliflerine, özellikle de HDP’ye dönük yürütülen bir politikanın bir parçası olarak görmek gerekiyor. Bir yanı itibariyle seçmen iradesi hiçe sayılıyor, bir yanı itibariyle bölgede ortaya çıkan iradeye dönük bir müdahale var. Bu bit bütün olarak yerellerde ortaya çıkan demokratik iradenin tamamen ortadan kaldırılmasına doğru giden bir sürecin köşe taşları döşeniyor. Bu durum ona işaret ediyor.”
DEMOKRASİ, ADALET VE YURTTAŞLIK ONURU İÇİN ORTTAK MÜCADELE
Demokrasi güçlerine yaptıkları çağrıyı yineleyen Mızraklı, “Daha ilk gün söylediğimizin hakikate ne kadar işaret ettiğini gösteriyor. Demiştik ki buradaki sadece seçmen iradesinin gaspı değildir, bu onun ötesine geçmiştir. Bu bütün ülkeye dönüktür. Yerel yönetimlere dönük bir tehdide dönüşmüş bir durumla karşı karşıyayız. İstanbul için yapılan tartışmaları da düşünürsek burada bu kadar geniş bir eksen çizen bir tehdit var.
Bütün demokratik muhalefet bunu kendisine dönük bir müdahale olarak kabul etmeli hem toplumsal düzeyde itirazını yükseltmeli. Güçlü bir tepki ortaya koymak gerekiyor, tam da bugün durum ‘susma sustukça sıra sana gelecek’ durumudur. Gün demokrasi, adalet, hukuk ve seçmenler açısından bakıldığı zaman seçmen iradesinin ve yurttaşlık onurunu koruması günüdür. Herkesin bu noktada güçlü bir sorumluluk alması gerekiyor. Yoksa gidişat hayırlı bir gidişat değil” diye konuştu.