Kılıçdaroğlu'ndan Soylu'ya: Senin görevin sorunu çözmek
Kılıçdaroğlu, Diyarbakır HDP İl binasının önündeki aileleri ziyaret eden Soylu'ya "Ne diye gidip oraya oturuyorsun? Senin görevin sorunu çözmek" diyerek tepki gösterdi.
Fotoğraf: Evrim Aydın/AA
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, CHP Parti Meclisi toplantısında konuştu.
CHP Parti Meclisi (PM), CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu başkanlığında parti genel merkezinde toplandı. Kılıçdaroğlu, toplantı öncesi konuşma yaptı. Kılıçdaroğlu, çocuklarının PKK tarafından kaçırıldığı iddiasıyla HDP Diyarbakır İl Binası önünde oturma eylemi yapan ailelerin yanına giden bakanlara tepki gösterdi. "Yetki sahibi olanlar güçsüzlüklerini adeta göstermek için gitmiş oturuyorlar" diyen Kılıçdaroğlu, "Ne diye gidip oraya oturuyorsun? Sen acıyı, sorunu çözeceksin. Senin görevin sorunu çözmek" dedi.
Geçtiğimiz hafta Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanı Zehra Zümrüt Selçuk, Diyarbakır İl Binası önündeki ailelere destek ziyareti gerçekleştirmişti. Son olarak İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, HDP önündeki aileleri ziyaret ederek, devletin ailelerin yanında olduğunu ifade etmişti.
Kılıçdaroğlu'nun konuşmasından satır başları şöyle:
"ANNELER ARASINDA AYRIM YAPMAK DOĞRU DEĞİL"
İktidarın ayrım yaptığını ifade eden Kılıçdaroğlu, bu ayrıştırmanın çok belirgin şekilde yapıldığını ve bunun da toplumu kutuplaştırdığını söyledi. 'Cumartesi Anneleri' ve 'Diyarbakır Anneleri' diye bir ayrım yapıldığını ifade eden Kılıçdaroğlu, şunları söyledi:
"Bu nasıl bir ayrım? Anne annedir. Anne çocuğunu istiyor. Diyarbakır'daki anne de haklıdır, Cumartesi Annesi de haklıdır. İkisi de çocuklarını istiyorlar. Bir anne gitmiş, Diyabakır'da diyor ki; 'Benim evladım geri gelmeyecek, çocuğum geri gelmeyecek, inşallah sizin evladınız geri gelir' diyor ve bu tabloya baktığınız zaman annelerin hakkını ve hukukunu savunmamız gerekmiyor mu? Cumartesi Anneleri tam 755 haftadır kimseye dokunmadan, kimseye kötü bir söz söylemeden sadece evlatlarının fotoğraflarını ellerinde taşıyarak bir yere oturuyorlar. 'Evlatlarımız geri gelmedi, ama hiç değilse mezarını bize gösterin' diyorlar. Diyabakır Anneleri'nin de acıları var. Terör örgütü evlatlarını kaçırmış. Bu annenin acısı, derdi yok mu? O da ister evladının eve gelmesini, çalışmasını, evlenmesini. Onun da hakkı, hukuku, adalet isteği var."
Yetki ve güç sahibi olanların, güçsüzlüklerini itiraf etmek için Diyarbakır anneleri ile oturduğunu ifade eden Kılıçdaroğlu, şöyle konuştu:
"Sen bakansın, sorunu çözecek olan sensin. Annenin derdine derman olmak değil de ne diye gidip oraya oturuyor? Sen acıyı çözeceksin. Senin görevin sorunu çözmek. Yetki, güç, imkan sende. Ordu, hakim, kaymakam, general sende. Diyarbakır annesinin elinde ne var, sadece bir feryat var. 'Oğlumu istiyorum' diyor. Şimdi anneleri de bölüyorlar, acı olan, yazık olan bu. Anne annedir. Anne insanlığın sürdürülebilirliğini sağlayan en önemli aktördür. Anneler arasında ayrım yapmak, bir grup anneyi ötekileştirip, bir grup anneyi kucaklamak doğru değildir. Hepsini kucaklayacağız. Hepsinin derdine çözüm üretmek gerekiyor. Bu işin iktidarı, muhalefeti yoktur. Ama güç iktidardadır ve sorunu çözecek olan iktidardır. Çünkü iktidar vatandaşa giderken 'Ben sorunu çözmek istiyorum, bana oy verin' diyor. Size oy veriyorlar ve siz iktidara geliyorsunuz, iktidara gelirken de toplumu ayrıştırmayacaksınız, bölmeyeceksiniz, kutuplaştırmayacaksınız."
"Biz yetkili değiliz, elimizde yetki yok' dediler. Yetki sahibi olanlar güçsüzlüklerini adeta göstermek için gitmiş oturuyorlar. Ne diye gidip oraya oturuyorsun? Sen acıyı, sorunu çözeceksin. Senin görevin sorunu çözmek."
"EREN ERDEM İNANDIĞI YOLDAN VAZGEÇMEZ"
Kılıçdaroğlu, Eren Erdem'in aylardır delilsiz bir şekilde hapiste tutulduğunu anımsatarak "Sanıyorlar ki hapse atıldığında Eren Erdem düşüncelerinden, insanlığa hizmetten, yazmaktan, çizmekten vazgeçecek. Eren Erdem'i idam da etseniz, Eren Erdem inandığı yoldan vazgeçmez. Bunu önce iktidar sahiplerinin bilmesi lazım. O bir yurtsever, vatansever." diye konuştu.
"Siz FETÖ ile kucak kucağa gezerken o FETÖ'yü eleştiriyordu. Kitap, makale yazıyordu." diyen Kılıçdaroğlu, sadece Erdem'in değil, Osman Kavala'nın, yazarların, çizerlerin, gazetecilerin, avukatların, askeri öğrencilerin hapiste olduğunu söyledi. Kemal Kılıçdaroğlu, şunları kaydetti:
"Kim dışarıda? Yeşil dolarları olanların, sırtı kalınların tamamı dışarıda. Bastır parayı, çık dışarıya. FETÖ borsasını ben mi dillendirdim? FETÖ borsası diye bir borsayı kim dillendirdi? Önce AK Parti kanadından dillendirdiler. Orada da vicdan sahibi insanlar var. 'Bir borsa var, sizin haberiniz yok mu? Parayı bastıran dışarı çıkıyor.' dediler. İzmir'deki cinayeti unutmadık. FETÖ borsasının olduğu bir ortamda bir kişiyi gittiler dairesinde öldürdüler. Ne oldu? Vicdan sahibi olanlar sormayacak mı bu soruyu? FETÖ borsasının aktörleri kimlerdi? Kimler para ödüyordu, kimler çıktı dışarıya? FETÖ ile hala iç içe olanlar devletin protokolünde yer alıyor. Hala Pensilvanya'dan emir ve talimat alanlar devletin protokolünde yer alıyor. Çünkü beyefendi gitmiş Erdoğan'ın avukatlarını tutmuş, dünyanın parasını ödemiş. Hakimi, savcısı cesaret edip deva bile açamıyor. Hangi adaletten bahsedilecek? Özellikle bunu AK Partili ve ülkücü kardeşlerime seslenerek söylüyorum, adaletse hep beraber. Adalet birilerinin iki dudağına teslim edilemez. Parası olan için adalet kendi iradesine göre, parası olmayan açın içeri gitsin. Yazık günah değil mi?"
"TÜRKİYE KURALSIZ YÖNETİLİYOR"
"Şu anda Türkiye kuralsız ve kurumsuz yönetiliyor"
"Özellikle AK Partili kardeşlerime ve Ülkücü kardeşlerime sesleniyorum; adalet bir kişinin iki dudağı arasına emanet edilemez. Yazık günah değil mi? Adaletsizlik yalnızca yargıda mı var? Hayır. Alın teri döken kimse gidip sorun, bu ülkede adalet var mı? Hepsinin ortak görüşü, bu ülkede adalet yoktur. İktidar sahibi olup adaleti arayan da yok. Elinden tutan mı var, yok Meclis tatile girdi. Gelin kardeşim güzel şeyler yapıyoruz deyin, toplanırız. Ama birilerinden izin almadan olmuyor. parlamentonun iradesi bile ipotek altında. Bir kişinin iradesi parlamentoya hakimse o ülkede adalet yoktur. Şu anda Türkiye kuralsız ve kurumsuz yönetiliyor. Kendi özgür iradesiyle görevlerini yerine getiren hangi kurum var? Bütün kurumlar Saray'a bakıyor. Bir insan kendi düşüncesiyle yasaların ön gördüğü çerçevede görevini yerine getirmiyor da başkasının söyledikleriyle hareket ediyorsa o kişide kafa yoktur."
"İktidar oldu seçimler bitti doğalgaz ve elektriğe arka arkaya zam yaptı. Vatandaşı kandırıyorsunuz. Devletin en tepesindeki kişi vatandaşı kandırıyor."
"Cumhuriyet gazetesi çalışanlarına bakın, haksız ve hukuksuz yere hapis yattıklarını herkes biliyor ama içeriden çıkaramıyorlardı, en sonunda çıktılar. Bu kadar haksız bir şekilde hapiste yatmalarının hesabını kim verecek?"
BORÇLANMA GENEL MÜDÜRLÜĞÜNE TEPKİ
"Cumhuriyet tarihinde ilk kez Borçlanma Genel Müdürlüğü kuruldu. İçeride dışarıda ne kadar borçlanacağız bunların tamamını bu müdürlük yapacak. İsraf ekonomisi Türkiye Cumhuriyeti devletinin borçlanma genel müdürlüğü kurulmasını zorunlu kıldı. Devasa bir TC devleti. Kapitülasyonlardan büyük acılar çekmiş TC devleti. Tarih tekerrür ediyor. Yeni Düyûn-ı Umûmiye idaresi."
KILIÇDAROĞLU'DAN YENİ ŞAFAK'A: BU SORUYU SORACAK MISIN?
"Yeni Şafak gazetesine teşekkür ediyorum. Biliyorum bunu ben dile getirdiğim için rahatsızlar. Ama ben rahatsız olsunlar diye anlatıyorum. 82 milyonu bir avuç tefeciye mahkûm ediyorsan, kimler bunlar. Bunu açıklarsan gazetecilik görevini yapmış olacaksın. 17 yıldır bu ülkeyi kim yönetiyor? Sen bu soruyu soracak mısın? Bu soruyu sorarsan gazetecilik yapmış olacaksın."
KILIÇDAROĞLU'NDAN ERDOĞAN'A: SANA NE SURİYE'DEN
"Erdoğan dedi ki, 'Efendim bizi yalnız bıraktılar' bu laf çok ama çok önemlidir. Biri senin sırtını sıvazladı, Suriye'de şunları yap dedi, sonra çekildi. Kim sana oradaki insan katliamlarına bir anlamda detsek ol dedi? Sana ne Suriye'den sana ne." (HABER MERKEZİ)