Patronlar teknolojideki gelişmeyi de işçiye karşı kullanıyor
Teknolojinin iş yaşamına entegrasyonuyla ulaşılabilirlik arttı ve çalışma saati kavramı neredeyse günün tamamına yayıldı.
Fotoğraf: Krista/Flickr (CC BY 2.0)
Esnek çalışma sistemiyle çalışanların iş ve özel hayat dengesini kurmasını zorlaştıran patronlar, teknolojideki gelişimi de bu yönde kullanıyor. Çalışanlar akıllı telefonlar aracılığıyla 7 gün 24 saat ulaşılabilir hale geldi. Manisa Celal Bayar Üniversitesi Öğretim Üyesi Dr. Sevil Doğan, mevcut durumun özel yaşama müdahale noktasına vardığını belirtti.
Teknolojinin iş yaşamına entegrasyonuyla birlikte patronlar, çalışanlarını sosyal medyadan araştırıp değerlendirirken, cep telefonlarıyla birlikte ulaşılabilirlik arttı ve çalışma saati kavramı neredeyse günün tamamına yayıldı. Bu noktada İstanbul Bilgi Üniversitesi Karşılaştırmalı İş ve Sosyal Güvenlik Hukuku Uygulama ve Araştırma Merkezi tarafından bu yıl dördüncü kez düzenlenen ‘İş Hukukunda Yeni Yaklaşımlar Sempozyumu’ bu değişimi gözler önüne serdi. Sempozyumda bir araya gelen iş ve sosyal güvenlik alanı uzmanı akademisyenler, patronların işçi bulma ve sonrası süreçlerdeki sosyal medya takibini, işçinin ulaşılamama hakkını ve yeni teknolojilerle değişen işçi tanımını ele aldı.
Sempozyumda söz alan İstanbul Teknik Üniversitesi İşletme Fakültesi Öğretim Üyesi Dr. Gizem Sarıbay Öztürk, iş başvurusu yapan adayların artık sosyal medya hesapları üzerinden araştırıldıklarına dikkat çekti. Sosyal medya hesaplarının işe alındıktan sonra da takip edildiğinin altını çizen Öztürk, “Amerika’da yapılan araştırmalara göre çalışanlar LinkedIn hesaplarında daha ihtiyatlı davranıyorlar. Türkiye’de de durum farklı değil. Tüm bu bireysel davranışlar işverenler tarafından takip ediliyor” dedi.
Farklı ülkelerde sosyal medya paylaşımları nedeniyle işine son verilen kişilerin davalarından örnekleri katılımcılarla paylaşan Öztürk aynı şekilde iş için değerlendirme sürecindeyken, atılan bir tweet yüzünden geri çekilen iş tekliflerinin de mevcut olduğunu söyledi. Dr. Öztürk, “İşveren kontrolü ise özel hayatın ihlaline girmemeli. Ne yazık ki karşılaştırmalı hukuka baktığımız zaman Kişisel Verilerin Korunması Kanunu’nda işçiye yönelik özel hükümler, İş Kanunu’nda da ifade özgürlüğüne yönelik maddeler yok. Konu kaygan bir zeminde” şeklinde konuştu.
‘ULAŞILAMAMA HAKKI VAR AMA...’
Her şeyin çok hızlı geliştiği iş yaşamında çalışanlarda aranan en büyük özelliklerden biri ulaşılabilirlik. Esnek çalışma saatleri yüzünden iş ve özel hayat dengesini kurmada zorlanan çalışanlar, akıllı telefonlar aracılığıyla 7 gün 24 saat daha kolay ulaşılabilir hale geldi. Manisa Celal Bayar Üniversitesi Öğretim Üyesi Dr. Sevil Doğan, mevcut durumun özel yaşama müdahale noktasına vardığını belirtti.
“Türkiye’de çalışanların yüzde 33’ü haftalık 48 saat ve üstünde çalışıyor. Bu konuda OECD ülkeleri arasında son sıradayız” diyen Doğan, “Buna bir de izinlerde, tatillerde ve iş aralarında ulaşılma da eklenince iş ve dinlenme arasındaki sınır bulanıklaşıyor” ifadelerini kullandı.
İşçinin ulaşılamama hakkına ilişkin ülkelerdeki yasal düzenlemeleri ele alan Doğan, “İlk kez Fransa’da işçinin ulaşılamama hakkı pozitif biçimde düzenlenmiştir. İtalya’da da benzer bir durum söz konusudur. Almanya’da ise yasal bir düzenleme olmamasına rağmen şirket politikalarıyla bir koruma mekanizması geliştirilmiş durumda. Türk hukuku bakımından baktığımızda da işçinin dinlenme süreleri içinde ulaşılamama hakkının olduğunu söylemek mümkün ancak işlerliği maalesef tartışılır durumda. Çalışma sürelerine ilişkin düzenlemelerde reformlara ihtiyaç var” açıklamasında bulundu.
ÇALIŞMA DÜZENİ DEĞİŞİYOR
Sempozyumda söz alan isimlerden Dokuz Eylül Üniversitesi Hukuk Fakültesinden Öğretim Üyesi Dr. İlke Gürsel, şirketlerde yaşanan fesihlerin geçerli olabilmesi için hukuksal bir karşılığı olması gerektiğini belirterek, “İşletmelerin karar alma özgürlüğünü de göz önüne alacak şekilde denetimler yapılmalı” dedi.
Galatasaray Üniversitesi Hukuk Fakültesinden Dr. Sedef Koç Tangün ise “İngiltere’de yapılan araştırmaya göre düzenli olarak evden çalışanların sayısı 2005’de 1 milyon 280 bin kişiyken 2015’te 1 milyon 521 bin kişiye çıktı. Geleneksel modelden farklı bir iş görme edimi oluşuyor. Elbette bütün koşullarda iş ve sosyal güvenlik hukuku var olmaya devam edecek” dedi. (İstanbul/DHA)