20 Eylül 2019 16:13

Ufku savaşla sınırlı, ayakları havada bir festival: İstanbul Teknofest

Can Deniz ERALDEMİR
İstanbul

İstanbul Teknofest, kapılarını 17 Eylül’de Atatürk Havalimanında halka açtı. İstanbul Teknofest’in yeri Avrupa yakasında, ıskartaya çıkartılan Atatürk Havalimanına kuruldu. Aslında bu bilinçli bir tercihti. Zira 22 Eylül’e kadar sürecek festival sayesinde İstanbul’un bir yakası şimdiden asıl sergilenmek istenen ‘teknolojik’ savaş araçlarının gürültüsüyle pek bir tanış oldu.

TEKNOFEST NE SUNUYOR?

Festival için havalimanının kabaca dört hatta bölündüğünü görülüyor: Hemen girişte, ilk ana bölümde, sizleri havada gösteri yapan savaş uçaklarıyla birlikte yerde sergilenen, çoğunlukla askeri nitelikte kargo ya da taşıma uçakları karşılıyor. Görece serginin en iri unsuru olan bu uçaklar, gelen seyircilere ‘büyüklük nedir’in hattını çiziyor. Bu ana bölümde yan yana dizilmiş yine çoğunluğu savaş niteliği taşıyan uçan araçları görebiliyorsunuz. Yani ilk sıra; uçan ya da daha uçamayan hava araçlarına ayrılmış durumda. Yalnız şunu da belirtmek gerekir. Burada farklı on yılların teknolojileri bir arada görülüyor. Göz hesabında; altmışlı, yetmişli yıllardan kalanlarla, günümüzde daha çizim aşamasında sayılabilecek Milli Muharip Uçağı projesine yahut daha test aşamasında olan Atak 2 helikopterlerine uzanan bir diziliş tercih edilmiş. Fakat öncesiyle sonrasıyla ne teknolojik bir hat gözetilmiş ne de anlamlı bir anlatı kurulmuş, daha çok elde bulunanlarla pek ‘milli projeler’ görücüye çıkarılmış.

İlk bölümün ortasına kurulmuş devler, ekran ile sahne, ya tekno müzikle tempo tutuyor ya da tanıtımla karışık röportajlar yayımlıyor, üstüne havalanan araçların performanslarını seyirciler izlesin diye çağrı yapıyor. Bir de konteynerler içinde süren yarışmalara çağıran duyurularını duyabilirsiniz.

Yine bu bölümde poz alan biriyseniz, başta kargo uçaklarının içine sığışmaya çalışan ortaokul veya lise öğrencileriyle, hemen hemen her sergi unsurundan omzunuza uzanan haki yeşil bir kolu, telefon ekranınızın galerisinde görebilirsiniz. Her canlı yayında savaş taktiklerinin masaya yatırıldığı ve kendilerine sürekli “ordu-millet” biçimindeki militer propaganda enjekte edilen yurttaşlar olarak fotoğraf ve selfi çekmek elzem tabii(!)

KİMİN TEKNOLOJİSİ?

“Bu uçak uçuyor mu”, “Bu önündeki şu füzeyi atıyor mu” soruları eşliğinde tam bu bölümün  ortalarına yaklaşınca Akıncı silahlı hava aracıyla karşılaşıyorsunuz. İlginin odak noktasında bu araç var. ‘Milli’ füze çeşitleriyle teknolojinin yıldızı diye sunulmuş. Emperyalist devlerin uzay bazlı teknolojisi pek yöremizde yetişmediğinden, bize kapitalizmin gözüyle asker üniforması giydirilmiş teknoloji kalıyor. ‘Savunma’ adına yapılan savaş araçlarına kaynak ayrılırken elbette ne tarımın ne günlük yaşamın ne de üretimin mali destek bulma şansı.

İkinci bölüm çoğunlukla şirketlere, devlete ve üniversitelere ayrılmış. Motor yapamayan milli projelerin sunabildiği en fazla motor parçalarını sergilemek oluyor. Yine de konteynerlerde üniversitelilerin elinden birkaç tane günlük yaşamı önemseyen teknoloji aranırsa bulunabilir.

Üçüncü bölüm kanımca İstanbul Teknofest’in felsefesine en uygun alanı oluşturuyor: İzle ve sunulanı tüket. Burada küçük küçük çadırlarda yiyecek ve içecek satılırken, teknoloji ürünlerinin havalanma süreçlerini de canlı izleyebiliyorsunuz.

Yalnız burada festivalin bir sürpriz konuğuna daha yer vermek gerekiyor, üstelik sivil bir konuk: Tarım ve Orman Bakanı Bekir Pakdemirli’nin “Bozuk uçamıyor” dediği Türk Hava Kurumunun CL-125 yangın söndürme uçağı pekala uçabiliyormuş.

YA BARIŞ OLURSA

Bu festivalden anlaşılan o ki, Allah vermesin bir barış olursa teknoloji pekala son bulacak(!) Herhangi bir çatışma durumunda teknolojinin sunduğu barışçıl bir çözüm hiçbir standa konu değil çünkü. Toplamda “Ayakları yere basmayan tek festival”, savaş sloganıyla size ayağınızı uzatacağınız daha kısa bir yorgan vadediyor. Velhasıl ne diyordu şair üstat? Şu bir savaş uçağı maliyetine sofralar kursak hepimizin karnı doyar. Kediler de dahil. Hem de öyle bir gün, bir hafta da değil...

Evrensel'i Takip Et