27 Eylül 2019 09:44

Johnson istifa baskısını atlatabilecek mi?

Arif Bektaş: Öngörülebilecek bir gerçek var. Johnson’ın fazla dayanamayacağı.

Fotoğraf: johnhemming / Flickr (CC-BY-SA 2.0)

Paylaş

Arif BEKTAŞ
Londra

Hafta başında, İngiltere’de Yüksek Mahkeme, Birleşik Krallık Parlamentosu’nun askıya alınmasının yasa dışı olduğuna karar verdi. Başbakan Boris Johnson’ın “Kraliçe’yi yanlış yönlendirdiğine” kanaat getirdi. Toplam 11 yüksek hakimden oluşan Yüksek Mahkeme oy birliği ile aldığı karar sonrası, bir çok çevre Johnson’ın istifasını istedi.

Başta Ana muhalefet Partisi İşçi Partisi olmak üzere hemen hemen tüm partilerden istifa çağrıları geldi. Kendi partisi olan Muhafazakar Partiden de istifa çağrıları gelirken Johnson, mahkemenin kararının yanlış olduğunu söyleyerek istifa etmeyeceğini söyledi.

SÖYLEMLER SERTLEŞTİ

Çarşamba günü parlamentoda yapılan oturuma New York’tan gelerek katılan Başbakan, istifa ve eleştiriler karşısında oldukça gergin girdi. İşçi Partisini ve istifa çağrılarını yapanları “AB’ye teslim” olmakla suçlayan Johnson, Brexit’in bir şekilde 31 Ekim’de gerçekleşmesi için elinden geleni yapacağını ve gerekirse anlaşma yapmadan çıkacağını söyledi. Rahat görünen Johnson, ihraçlardan ve istifalardan sonra, hem parlamentodaki çoğunluğu kaybetmesi ve hem de “parlamentoya darbe” yaparak Brexit’i anlaşmasız gerçekleştirmek istemesi karşısında artan istifa çağrılarına dayanamayacağı tahmin ediliyor.

KRALİÇE İŞİN DIŞINDA TUTULUYOR

Mahkemenin kararının çok açık olmasına rağmen, parlamentonun askıya alınmasının kararını veren Kraliçe’ye laf eden yok şimdilik. Halbuki, her şeyin başında bulunan Kraliçe’nin imzası ile gerçekleşen bir durum. “Kraliçe yanlış yönlendirildi” denilerek, sadece Boris Johnson suçlanıyor. Biraz Türkiye’deki duruma da benzemiyor değil. Türkiye’de de, tüm yanlışlar sanki bakanlar, milletvekilleri ya da parti yöneticileri tarafından yapılıyormuş, Cumhurbaşkanı’nın haberi yokmuş gibi anlatılıyor. “Cumhurbaşkanının yanlış bilgilendirildiği” ya da “Cumhurbaşkanı’nın bilgisi dışında yapıldığı” gibi söylemler, ne kadar doğru değilse, Kraliçe’ye ilişkin söylenenler de bir o kadar yanlış. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın imzası ile alınan kararlarda, Cumhurbaşkanı’nın bilgisi olduğu gibi, İngiltere’de de kraliçenin imza attığı her şeyi kraliçe biliyordur. Yani Boris Johnson kadar kraliçe de bu işten sorumludur. Mahkeme kararına Kraliçe’nin de uyması gerekiyor. Fakat, ne parlamentonun askıya alınmasına ilişkin alınan kararda ve ne de mahkeme kararından sonra Kraliçe’den çıt çıkmıyor. Sarayından olup biteni izliyor.

JOHNSON’A "AĞZINI TOPLA" DEDİLER

Birçok milletvekili, mahkeme kararından sonra parlamentoya dönerek tekrar parlamentonun çalışmasını sağladı. Johnson, parlamentonun askıya alınmasının son bulmuş olmasından dolayı, oturumlara katılmak zorunda kaldı. Yapılan tartışmalarda, Johnson’un kullandığı dil, ayrıştırıcılığı, kutuplaştırma çabası ve nefret söylemlerinin kabul edilemeyeceği ve ağzını toplaması gerektiği vurgulandı.

İşçi Partisinin Corbyn’den Önceki Lideri Ed Miliband, “Bu bir rezalet. Birleşik Krallık’ın başbakanı bu kadar ahlaksız ve nefret dolu konuşamaz. 4.5 yıl David Cameron’un karşısında ana muhalefetin lideri olarak tartışmalara katıldım. Ama bu başbakan kadar iğrenç bir dil kullananı ilk kez gördüm” dedi. Birçok milletvekili de, Johnson’un daha önce kullandığı dilden dolayı hâlâ özür bile dilemediğini ve aynı düzeyde biri olarak başbakanlık yaptığını söyledi.

JOHNSON ÖTEKİLEŞTİRİCİ DİL KULLANIYOR 

Brexit referandumu döneminde, AB’den çıkmanın neden gerekli olduğunu anlattığı bir programda Boris Johnson, “Osmanlı torunu” olmasına rağmen, “AB Türkiye’yi üye yapacak ve 80 milyon Türk İngiltere’yi istila edecek” demişti. Ama asıl büyük hakareti, geçtiğimiz yıl Müslüman kadınlara dönük yaptı. O tarihten bu yana İngiltere’de İslam karşıtlığı yüzde 375 arttı. Johnson, Müslüman kadınların başörtülü olmasını eleştirmiş ve “Müslüman kadınlar bir posta kutusuna benziyor” demişti. Bu sözlerinden dolayı özür bekleyen Müslüman ve özgürlüklerden yana milletvekilleri Başbakanı sıkıştırmaya devam ediyor.

HER AN ERKEN SEÇİM KARARI ALINABİLİR

Hem Brexit çıkmazı ve hem de yasa dışı bir şekilde parlamentoyu askıya alması Jonhson’ı son derece köşeye sıkıştırmış durumda. Johnson, istifa etmeden erken seçime gitmek istiyor. Fakat muhalefet, Brexit tarihinin ertelenmesini ya da bir anlaşmanın yapılmasını ön koşul olarak koyuyor. 15 Ekim’de AB ile tekrar bir görüşme olacak. Eğer Johnson, o zamana kadar baskılara dayanırsa AB ile kötü de olsa bir anlaşma yapmanın yoluna bakacak. O da olmazsa, AB’den çıkışın anlaşmasız olacağını ilan ederek, 31 Ekim’de resmen çıkmış olacak.

Fakat bunu muhalefet reddedecektir. O zaman Johnson için erken seçimi dayatma fırsatı olacak. Johnson’ın 31 Ekim öncesi, kabinesiyle birlikte istifa etmesi durumunda ise, parlamento bir seçim tarihi belirlemek zorunda kalacak.

Yani oldukça büyük bir karmaşa kendisini koruyor. Ne olacağını kestirmek oldukça zor. Ama öngörülebilecek bir gerçek var. Johnson’ın fazla dayanamayacağı. Tüm baskılara rağmen istifa etmese bile, bir erken seçimle gitme durumu olabilir. Çünkü sadece muhalefet Johnson’a karşı birleşmedi, kendi partisi de oldukça karıştı. Şimdiye kadar 23 milletvekili kaybetti. Birçoğu ihraç edilirken, bazıları da Johnson’ın politikalarını protesto ederek istifa etmişti.

ÖNCEKİ HABER

Turizm işçilerinin mağduriyeti Meclis gündemine taşındı

SONRAKİ HABER

An entity whose fate is known: Syria Constitutional Committee

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa