Barış Vakfı, İzmir'de STK temsilcileri ile barışı konuştu
Barış Vakfının İzmir'de düzenlediği "Barış Açısını Savunmak ve STK’leri Güçlendirme/Geliştirme” toplantısında STK temsilcileri, akademisyen ve aktivistler barışı konuştu.
Fotoğraf: Evrensel
Barış Vakfı, "Barış Açısını Savunmak ve STK’leri Güçlendirme, Geliştirme" projesi kapsamında İzmir'de sivil toplum örgütü temsilcileri, akademisyen ve aktivistlerin katıldığı bir toplantı gerçekleştirdi. Kaya Prestige Otel'de gerçekleştirilen toplantının moderatörlüğünü Doktor Zeki Gül yaptı. Toplantıda Doç. Dr. Esra Elmas, Doç. Dr. Kıvılcım Turanlı ve Prof. Fatma Ünsal Bostan konuşmacı olarak sunumlar gerçekleştirdi.
"BARIŞI SAVUNMAK, SİYASİ İKTİDARI ZORLAMAK GEREK"
Sunumlar öncesi toplantının açılış konuşmasını yapan Barış Vakfı Yönetim Kurulu Başkanı Hakan Tahmaz, insan haklarının ihlalinin yükseldiği bir dönemden geçildiğini ifade ederek, "Bu süreçte barış fikrini diri tutmak, savunmak, siyasi iktidarı ve toplumsal zemini zorlamak gerekiyor" dedi.
90'lı yıllarda olduğu gibi failli meçhul olayların yaşanmadığını ama artık yapanları aklayan bir yargı sisteminin olduğunu belirten Tahmaz, "Barışı zor zamanlarda savunur isek sivil toplum örgütleri anlamlı olur. Kürt savaşı ülkenin dışına taştı. Suriye’de gelişme olursa Türkiye’de normalleşme olur. Barış insanların özgürce yaşam hakkını savunmaktır. Ayrıca barış sürecine toplumu, tarafları ikna etme sürecidir. Türkiye tarihi açısında barış önemli. 'Kürt sorunu yoktur'dan 'Kürtler doğal haklarını kullanamaz' noktasına gelindi. İnsanların en temel haklarını özgürce kullanabilmesi için barış önemlidir" diye konuştu.
"TÜM HATALARINA RAĞMEN BARIŞ FİKRİ KAMUSALLAŞTI"
"Çatışma Çözümünde STK’lerin Çalışma Alanları" başlığı altında sunumunu yapan Doç. Dr. Esra Yılmaz, çözüm sürecine değinerek, "Kürt sorununun çözümü için çeşitli girişimlerde bulunuldu ama başarılı olamadı. İlk defa Başbakan düzeyinde bu sorun tanındı, seslendirildi. Tüm hatalarına rağmen barış fikri kamusallaştı. Anketlerde bile en milliyetçi kesimler sorunun silah ile değil müzakere ile çözüleceğine inanıyor. Toplum bu konuda artık çok daha farkında. Aslında son çözüm süreci ile Kürt sorununu öğrendik. Bu da kamusallaştı, çok büyük bir avantaj" dedi.
STK’lerin toplumu ne kadar temsil ettiğini soran Yılmaz, "Bizi anlayabilecek insanlarla toplantılar yapmak yerine anlamayan, farklı düşünen insanlarla toplanmalı ve fikir alışverişi yapmalıyız. Aslında herkesin barışla ilgili hayali var. Aslında aynı şeyle ilgili konuşuyoruz. Karşı tarafın dilini kendi dilimize tercüme etmeliyiz. Barışı konuşurken dil, üslup, anlatıma ve örnekleme önemlidir. Bu dil meselesi STK’ler olarak pozisyonumuzu siyasetimiz sanmamız da önemli. Çok siyasi dille konuşuyoruz. Herkes için barıştan yana taraf olmak önemli" diye konuştu.
Şiddetli çatışmanın yaşandığı ve çatışmasız dönemlerdeki çalışmaların farklı olduğunu anlatan Yılmaz, STK'ler için ortak çalışmaların ise önleme, uzlaşma ve barış inşası olduğunu söyledi.
"BARIŞ GERÇEKÇİ VE ZOR BİR TALEPTİR"
"Barış Hakkının Ulusal ve Uluslararası Hukukta Yeri" adlı sunumunda, barış hakkının sadece çatışma halinde talep edilen bir hak olmaması gerektiğini belirten Prof. Dr. Kıvılcım Turalı da "Gündelik hayatımızda barışı ilişkilendiremiyoruz. Barış denince devletler veya gruplar arasında gibi sanıyoruz. Barış gündelik hayatımızda ihtiyaçtır. Barışı istemek son derece gerçekçi ve zor bir taleptir" dedi.
Barışın bireysel bir sorumluluk olmadığını, ama devletler kadar kişilerin kendi içinde değiştirmesi gereken durumların da olduğunu dile getiren Turalı, "Duymaya tahammül edemediğimiz insanları dinlemeye başlamak gerekir. Bireysel silahlanmaya hayır demek lazım. Biz bunu hak olarak tanıdıysak ona bir koruma sağlamak gerekir. Barış hakkının insan hakkı olduğunu düşündüğümüz de anayasada yer alması gerekir" diye konuştu.
"DEVAMLI BARIŞI SESLENDİRMEK GEREKİYOR"
"Barış Dili ve Yeni Çalışma Yöntemler" başlığı altında sunum yapan Prof. Fatma Ünsal Bostan "Aslında 90'lı yılardan beri yönetişim tabiri ile karşılaştık. Yöneten ve yönetilen değil. Bu çerçevede barış süreçleri de buna benzer oldu" diyerek 1325 sayılı BM güvenlik konseyi kararına değindi. Karara ilişkin dünyada kadınların barış sürecine aktif katılımlarından örnekler veren Bostan, "Barış müzakerelerinde çok çeşitli yeni yöntemlere ve yeni aktörler ilgi alanımıza getirdi. Barış süreçlerinde bilgi birikimi elimizde. Farklı kesimlerin irtibata girdiği bir süreç oldu. Bir çok şey öğrendik. Barış süreci içinde devamlı barışı seslendirmek gerekiyor. Barış talebi Türkiye'nin iç sorunu olmaktan çıkmış durumda. Uluslararası alanda da Türkiye'nin rahat edebilmesi için barışa ihtiyaç var. Bu süreçte inisiyatif sahibi sivil toplum kuruluşları yeni yöntemlerle ve Türkiye'ye özgün çok çeşitli yöntemleri uygulayarak başarılı olacaktır" dedi. Sunumlardan sonra toplantı STK temsilcilerinin önerileri ile son buldu. (İzmir/EVRENSEL)