Bombalanan parlamento, 15 Temmuz ile ilgili mutlaka bir rapor ortaya koymalı
CHP Grup Başkan Vekili Özgür Özel, Evrensel'e yazdı: "TBMM'nin bu darbe girişimi konusunda bir rapor ortaya koymasının gerekliliği ortadadır."
Fotoğraf: AA
Özgür ÖZEL
CHP Grup Başkan Vekili
15 Temmuz, kanlı bir darbe girişimidir. 251 yurttaşımızın şehit olduğu, bedel ödenen bir darbe girişimidir. 15 Temmuz 2016 gecesi, darbe girişimini haber alır almaz, bir dakika bile tereddüt etmeden darbe girişiminin karşısında durduğumuzu vurgulamış, kapalı Meclisi açtırmış ve tüm siyasi partilerle birlikte Meclisi darbecilerin hedefi haline getiren düzeyde konuşmalarla, darbe girişimini lanetlemiştik.
15 Temmuz darbe girişimi, Parlamentoya, ülkeyi yönetenlere, rejime, demokrasimize karşı yapılmış bir girişimdi. Bu nedenle darbe girişimi bastırıldıktan sonra 20 Temmuz günü OHAL’in ilan edilmesi suretiyle bu Parlamentonun devre dışı bırakılması, o gece Parlamentoda bulunan tüm siyasi partilere karşı bir nankörlüktü. Darbecilerle enfekte olmamış, topyekün darbeye karşı çıkmış bu Parlamentoyu baypas etmek, darbe girişimi gecesi TBMM sığınağında parlamentonun öneminin arttığını ve parlamenter demokratik rejimin değerini belirten iktidar partisi milletvekillerinin tutumlarıyla da çelişen bir durumdur.
15 Temmuz darbesi, öngörülen, önlenmeyen ve sonuçlarından yararlanılan bir darbe girişimidir. 20 Temmuz günü ilan edilen OHAL’in ardından çıkarılan KHK’ler ve alınan kararlar, OHAL altında rejime kasteden anayasa değişikliğini yürürlüğe sokacak bir referanduma tevessül etmek, FETÖ ile ilgisi bulunmayan kamu görevlilerini ve akademisyenleri, FETÖ torbasına atarak kamuyla ilişiğini kesmek gibi uygulamalar, Adalet ve Kalkınma Partisinin darbe girişiminin sonuçlarından yararlandığı örneklerden yalnızca birkaçıdır.
DARBENİN PANZEHRİ DEMOKRASİDİR
Hep birlikte bu terör örgütüyle hukuk içinde kalarak mücadele edebilirdik. Birilerine olağanüstü yetkiler vermeden de, hukuku askıya almadan da, bu örgütle mücadele edilebilirdi. Hem de hiç kimsenin beklemediği kadar kısa bir süre içinde… Olağan yollardan mücadeleyi denemeden hemen olağanüstü yöntemlere girişmek, demokrasiyi, hukuku baypas etmek aslında Adalet ve Kalkınma Partisinin darbe girişimini anlamadığını, bombalar altında yazılan o uzlaşı bildirisinin ortaya çıktığı koşulları görmezden geldiğini ve FETÖ’nün devlete yerleşmesindeki rolünü bir an olsun sorgulamadığını bize gösteriyor.
Darbenin karşısındaki en önemli panzehir demokrasidir. Demokrasinin gereği de liyakattir. Bir işi kimin yaptığına, kendinden olanı, sana yakın olanı, senin gibi ibadet edeni değil de o işi en iyi yapacak olanın yapmasına göre tercihlerde bulunmak lazım. Demokrasi, akıl, hepimizin ortak çıkarları da bunu gerektiriyor. Bugün biri iktidarda olur öbür gün diğeri olur. Ama Türkiye’nin ortak menfaatleri için mutlaka alabildiğinde demokrasi, ayrımcılığa, kayırmacılığa, benim adamım olsunculuğa son vermek gerekiyor. Darbe girişiminin üzerinden geçen 3.5 yıl bunların hiçbirinin yapılmadığını bize gösteriyor.
15 Temmuz darbe girişimine giden süreci, tüm detaylarıyla açığa çıkarmak, benzer örgütlerin benzer girişimlere kalkışmasına engel olabilmek için en büyük görevin, bu darbenin en önemli hedeflerinden biri olan Parlamentoya düştüğü açıktır. Bu gerekçelerle, 15 Temmuz darbe girişiminden sonra, tüm siyasi partilerin ortaklaştığı bir bakış açısıyla TBMM’de 15 Temmuz Darbe Girişimini Araştırma Komisyonu kurulmuş, komisyon göreve başladığında tüm üyelerinin katkılarıyla iyi niyetle çalışmalarına başlamıştır. Ancak, MİT Müsteşarı Hakan Fidan ve dönemin Genelkurmay Başkanı Hulusi Akar, davet edilmelerine karşın komisyona gelmemiş, Adalet ve Kalkınma Partisi Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın komisyon çalışmalarının bitirilmesi talimatını vermesiyle, darbe girişimine yönelik gerçeklerin açığa çıkmasının iktidar partisi eliyle engellenmesi girişimiyle karşı karşıya kalmış olduk.
SARAYDAN UZANAN BİR EL ENGEL OLUYOR
TBMM’de bugüne kadar kurulan tüm araştırma komisyonları, Doping Araştırma Komisyonu dahi TBMM Başkanlığından ilave süre istemesine karşın, 15 Temmuz Darbe Girişimi Komisyonu ilave süre istemeyerek, saraydan gelen talimat doğrultusunda çalışmalarını apar topar sonlandırmıştır.
Raporun Darbe Girişimini Araştırma Komisyonu Başkanı Reşat Petek tarafından 12 Temmuz 2017 tarihinde bizzat dönemin TBMM Başkanı İsmail Kahraman’a makam odasında, basının önünde verilmiş olmasına karşın, raporun basılmasının geciktirilmesi ve son soru önergeme verilen yanıtla TBMM Başkanlığında raporun bulunmadığına yönelik yanıt, 15 Temmuz ile ilgili bazı gerçeklerin irdelenmesine saraydan uzanan bir elin engel olduğunu açıkça göstermektedir.
Bu ifadeleri kullanmamızdan, o gün elden teslim edilen rapor ile tam anlamıyla mutabık olduğumuz anlamı çıkmasın. O raporda partimizi zan altında bırakan gerçek dışı birtakım iddialar, 15 Temmuz’a giden süreçteki kusurlarını örtmek isteyen iktidar partisi temsilcilerince siyasi saiklerle kaleme alınmıştır. Bu gerçek dışı ithamlara muhalefet şerhimizde yanıt verdiğimizi de bir kez daha hatırlatmak isterim.
BU EKSİKLİKTEN DÖNÜLMELİ
15 Temmuz darbe girişiminin üzerinden 3 yılı aşkın bir süre geçtikten sonra FETÖ’den boşaltılan devlet kadrolarının başka cemaat/tarikat ve örgütlerle doldurulmak istendiği, benzer hataların yapıldığı görülmektedir. İktidar partisinin 15 Temmuz darbe girişimiyle ya da FETÖ’yle ilgisi olmamasına karşın ihraç ettiği, mağdur ettiği başta Barış Akademisyenleri ve sol / demokrat sendikalara üye binlerce vatandaştan özür dilemek ve bu mağduriyetleri gidermek gibi erdemli bir davranışa girişmeyeceği de ortadadır.
Bu nedenlerle 15 Temmuz darbe girişimi sırasında darbecilerin açık hedefi olan ve bombalanan Türkiye Büyük Millet Meclisinin bu darbe girişimi konusunda bir rapor ortaya koymasının gerekliliği ortadadır. Bu raporun bugüne kadar yayımlanmamış olması çok ciddi bir eksikliktir ve bu eksiklikten bir an önce dönülmesi gerekmektedir.