Julian Assange’nin babası: Oğlum 175 yıl ceza alabilir
Wikileaks’in editörü ve basın sözcüsü Julian Assange’ın babası John Shipton, oğluna yönelik tecridin pratikte yavaş yavaş uygulanan bir ölüm cezası olduğuna dikkat çekti.
Fotoğraf: Murat Kuseyri/Evrensel
Murat KUSEYRİ
Stockholm
Oğlunun özgürlüğüne kavuşması için Avrupa turuna çıkan Wikileaks’in editörü ve basın sözcüsü Julian Assange’ın babası John Shipton geçtiğimiz hafta İsveç’e geldi. Başkent Stockholm’de Julian Assange’la Dayanışma Komitesi” yöneticileri ile görüştü. Basın toplantısı düzenledi ve Assange’nin serbest bırakılması için düzenlenen bir eyleme katıldı.
"TERÖRİST MUAMELESİ YAPIYORLAR"
İsveç Parlamentosu binasında düzenlenen basın toplantısında Shipton, tecrit uygulandığı için Assange’la sık sık görüşemediğini ama tecridin kaldırılmasından sonra 2 ayda bir kez yerine haftada 3 kez ziyarete çıkma hakkının olacağını söyledi.
Assange’ın Londra’da yüksek güvenlikli Belmarsh Cezaevi’nde tutulduğunu ve kendisine “terörist muamelesi” yapıldığını söyleyen Shipton, “Çok zor koşullarda tutuluyor. Tecritte tutulduğu dönemde 15 kilo zayıfladı” dedi.
Shihpton, Büyük Britanya’da mahkemenin Assange’ın ABD’ye teslim edilmesini kararlaştırması durumunda 175 yıl hapis cezasına çarptırılabileceğini söyledikten sonra “Biz bundan çok kaygı duyuyoruz. Ailesinin tamamı onu desteklemek için Avrupa turunda. ABD’ye gönderilmesini engellemek için elimizden gelen her şeyi yapacağız” şeklinde konuştu.
"ASSANGE PRATİKTE ÖLÜM CEZASINA ÇARPTIRILDI"
Assange’ın “pratikte ölüm cezasına çarptırıldığını” ve iki çocuğuyla görüşemediğini söyleyen Shipton, bir gazetecinin İsveç’in tutumunu nasıl değerlendirdiği sorusuna “Ben buraya İsveç’i eleştirmek için gelmedim. Oğlumun serbest bırakılması için kamuoyu oluşturmaya geldim. Ancak İsveç’te savcılar bir tecavüz davasında 9 yıl karar veremedi” diyerek yanıtladı.
Shipton, basın toplantısından sonra parlamento önünde toplanan bir grupla birlikte bir gösteri gerçekleştirdi. Ellerinde Assage’ın serbest bırakılmasını ve ifade özgürlüğünü savunan döviz ve pankartlar taşıyan grup, parlamento binasından Hötorget Meydanı’na yürüdü.
Yürüyüş boyunca Assage’nin serbest bırakılmasını talep eden sloganlar atıldı. Meydanda kısa bir konuşma yapan Shipton, Assange’nin özgürlüğüne kavuşması için verilen mücadelenin ifade özgürlüğünü savunmanın bir parçası olduğunu söyledi. Assange’ın serbest bırakılması için katkıda bulunanlara teşekkür etti.
YAZAR RUTH: TECRİT BİR TÜR İŞKENCEDİR
Parlamentoda düzenlenen basın toplantısının moderatörlüğünü yapan Expressen gazetelerinin eski kültür şefi Yazar Arne Ruth, Evrensel’e açıklamalarda bulundu.
Assange’ın babasının anlattıklarının kendisini çok etkilediğini söyleyen Ruth, “Şu anda Assange için verilen bir ölüm cezası uygulanıyor hissine kapıldım. Boğazını kesip öldürmüyorlar ama bir ölüm cezası yavaşça uygulanıyor. Oğlunun yaşam hakkı elinden alınmış ve dış dünyayla ilişkisi kesilmiş. Tecrit bir tür işkencedir” dedi.
Assange’ı savunmanın basın ve ifade özgürlüğünü savunmak olduğunu söyleyen Ruth, “İfade özgürlüğü Birleşmiş Milletler toplantıları ve uluslararası konferanslarda konuşanlar için geçerli. Ama birileri toplumda korkunç şeyler olduğunu öğrendiklerinde bunu halkın bilmesini istediklerinde cezalandırılıyorlar” şeklinde konuştu.
"HALKIN OLANLARI BİLME HAKKI VAR"
Ruth, 1970’li yılların başlarında kendisinin yeni gazeteciliğe başladığı sıralarda iki meslektaşının İsveç’te devrimci işçi ve komünistleri fişleyen IB’nin (Enformasyon Bürosu) varlığını kamuoyuna açıkladıklarını hatırlattıktan sonra olanları şöyle özetledi: “Jan Gulliou ve Peter Bratt adlı iki gazeteci arkadaşımız genel kurmay başkanı, hükümet ve güvenlik polisinin vatandaşları fişleyen bir örgütlenme oluşturduklarını açığa çıkardı. O zamana kadar bu örgütlenmenin varlığından hiç kimsenin haberi yoktu. Onlar sayesinde vatandaşlar IB olduğunu öğrendi. Halkın olanları bilme hakkı var. Ödül olarak her ikisi de cezaevine konuldu. Ama şimdi herkes onların haklı olduğunu kabul ediyor.”