02 Ekim 2019 20:27

İMO İstanbul Şube Başkanı Nusret Suna: Binalar acilen elden geçirilmeli

İstanbul’daki yapıların büyük bölümünün depreme dayanıklı olmadığını belirten İMO İstanbul Şubesi Başkanı Nusret Suna, binaların bir an önce elden geçirilmesi gerektiğini söyledi.

Fotoğraf: Pixabay

Paylaş

Eylem NAZLIER
İstanbul

İstanbul’da 26 Eylül günü yaşanan 5.8 şiddetindeki depremin ardından, bir süredir gündemimizden düşen “Ne kadar güvendeyiz” sorusu yeniden baş köşeye oturdu. Bu güven sözcüğünün altında onlarca soru işareti var; binaların dayanıklılık oranı, orantısız yapılaşma, deprem sonrası önlemler, denetimler, yıllarca toplanan ve nerede olduğu bilinmeyen deprem vergileri, beklenen büyük deprem ve afet toplanma alanları. Bu başlıkları günlerce konuştuk ve konuşacağa benziyoruz. Şimdi önümüzde duran en yakıcı sorun hasarlı binalar. Konuyla ilgili İstanbul İnşaat Mühendisleri Odası Yönetim Kurulu Başkanı Nusret Suna sorularımızı yanıtladı.

‘1999 DEPREMİNDEN BUGÜNE HİÇ DERS ÇIKARMAMIŞIZ’

İlk olarak 26 Eylül’de yaşananlara değinen Suna “99 senesinden bu yana 20 yıl içerisinde İstanbul merkezli bir Marmara depreminin olacağı söyleniyordu. Bu konuda hazırlıkların yapılması gerekiyordu. ’99 depreminden bugüne hiç ders çıkarmamışız. Aradan 20 sene geçiyor, teknolojik imkanlar artıyor.  Deprem bekleniyordu, hazırlıklı olmamamız gerekliydi demek hazırlıklı değilmişiz” dedi.

Suna, zamanın daraldığına, büyük İstanbul depreminde kritik aşamaya gelindiğine dikkat çektiği sözlerini şöyle sürdürdü; “Artık zaman yok. ’99 depreminden sonra bilim insanları 30 yıl içinde depremin olacağını söyledi. Yaşanan son depremle bu tarihin daha öne çekildiğini de ifade ettiler. Yer bilimcilerin depremden sonra söylediği gibi zaman daralıyor. Geri kalan vakti iyi değerlendirmeliyiz. 5.8 çok büyük bir deprem değil. 5.8’lik bir depremde bu kadar yapımız hasar alıyorsa oturulmaz hale geliyorsa 7.8’lik depremde bu sayı muazzam derecede artacak. Zaman kaybetmeden bütün birimlerin ortak çalışması lazım. Tek tesellimiz depremin geç olması. İstanbul Büyük bir mega kent, her tarafı bina. Deprem güvenlikli hale getirilmesi uzun bir süreyi alır.”

‘BİNALARI BÜYÜK DEPREME HAZIRLAMAK GEREKLİ’

İstanbul yapı stokuna dair de değerlendirmelerde bulunan Suna “Maalesef hiç iyi değil. ’99 depreminden bu yana yapı stokunda bir iyileştirme yapılmadı. Yapılanlar göstermelik. Kamu binalarının bir miktarı elden geçti, deprem güvenlikli hale getirildi. İstanbul Proje Koordinasyonu birimi var. Buranın sitesine girip baktığınızda ‘İstanbul’da 1135 okul binası 115 sağlık binası 38 yurt binası depreme karşı güvenlikli hale getirildi’ diyor. Bu sayı güzel gibi gözüküyor. Ama bugün İstanbul’da 6 bin 127 okul var. Daha elden geçmeyen binlerce okul var” diye konuştu.

İstanbul’un sadece kamu binalarından oluşmadığını belirten Suna, şunları söyledi: “İstanbul yalnız kamu binalarından oluşmuyor. 20 milyonluk bir mega kent. Bu mega kentte 2 milyona yakın yapı stoku var. Bu yapı stokumuzun büyük bir bölümü güvenli değil. Deprem güvenlikli bir kent değil İstanbul.”

‘TÜRKİYE’DE YAPILARIN YÜZDE 50-60’I KAÇAK’

Çevre Şehircilik Bakanının 24 Haziran seçimlerinden önce imar affına ilişkin “Türkiye’de yapıların yüzde 50-60’ı kaçak, ruhsatsız yapılardır” sözlerini hatırlatan Suna “İstanbul ölçeğine baktığımızda bir milyon yapı kaçak, ruhsatsız. Mühendislik dilinde bu yapılara, mühendislik hizmeti almamış, denetimsiz yapılar denir. Yani depreme güvenliksiz binalardır. Bir milyon yapının hepsi yıkılacak gibi bir söz söyleyemeyiz. Bir miktarı çökecek, yerle bir olacak. Bir miktarı ağır hasar, bir miktarı orta hasar alacak. Bu yapılar acilen elden geçirip, sıralama yapılarak yıkılacak olanları yıkıp yapmak, ağır ve orta hasar olanları beklenen depreme karşı güçlendirip can güvenliği sağlanmalı” uyarısında bulundu.

‘KENTSEL DÖNÜŞÜM DEĞİL MÜTEAHHİTLERİN KÂR ETTİĞİ BİR SİSTEM’ 

Kentsel dönüşümün gerekli olduğunu ama uzun zamandır yapılan kentsel dönüşümün gerçek anlamda bir dönüşüm olmadığını belirten Suna “Bugün uygulanan haliyle kentsel dönüşüm rantsal dönüşümdür. İlgili bakan geçtiğimiz yıllarda, “Biz yanlış yapmışız. Kentsel dönüşüm değil müteahhitlerin kâr ettiği bir sistemdi” diye itiraf etti” dedi.

ÇALIŞMAYA BAŞLAMALIYIZ 

’99 depreminden sonraki ilk yılda vatandaşta da siyasetçide de duyarlılık oluştuğunu belirten Suna, sonraki yıllarda ama ondan sonra uyarmamıza rağmen bizi duymak istemediler. Ta ki 26 Eylül’e kadar. 5.8 şiddetindeki deprem bize olacak olan büyük depremi hatırlattı. Şu tartışmaları kesip çalışmaya başlamalıyız. Bir binayı yıkıp, yeniden güçlendirmekle o binadaki 40-50 canı kurtarmış olacağız can çok önemli”

BİNASI HASAR ALAN VATANDAŞ NE YAPMALI

Binası hasar alan vatandaşların ne yapmalı sorumuzu Suna şöyle yanıtladı: “Özel binalar ya da kamu binalarında olan yurttaşlar, meslek odalarına müracaat edip ‘Bizim binamız depremde hasar aldı tereddüt ediyoruz’ derlerse biz bunları inceleriz. Meslek odalarının ve kamu görevlilerin yaptığı inceleme tümüyle gözleme dayalı, seri bir incelemedir. Binanın depremde asar alıp almadığını biz de inceleyebiliriz. Ama daha detaylı bir inceleme için yurttaşlar serbest çalışan mühendislik şirketine müracaat edecek. Onlar gerekli incelemeyi yaparak binanın performansının depreme karşı dayanıklı mı olduğunu belirler.”

‘AFAD AFET TOPLANMA ALANININ TANIMINI DEĞİŞTİRDİ’

“Beklenen büyük deprem için afet toplanma alanlarının hazır olması gerektiğini belirten Suna şunları söyledi: “Bizler, üzerinde konteynerlerin ve çadırların kurulabileceği, elektrik, su, ısınma, duş, tuvalet gibi ihtiyaçların karşılanabileceği alt yapıya sahip büyük alanları deprem toplanma alanları olarak tarif ettik. 26 Eylül’den sonra AFAD tanım değişikliği yaptı. AFAD yeni tanımda şöyle diyor: ‘Geçici barınma merkezleri hazır oluncaya kadar halkın tehlikeli alandan uzaklaşıp toplanabileceği güvenli alanlar’. İstanbul’da 2 bin 850 adet acil toplanma merkezi var. Bunlar, deprem olduğunda, depremin sıcak anlarını atlatabilmek için vatandaşların ayakta durup bekleyebileceği yerlerdir. Barınma merkezleri hazır olana kadar buralar kullanılacak diyorlar. Peki bu yerler deprem olduktan sonra mı hazır olacak? Deprem toplanma alanlarının alt yapıları önceden hazırlanıp hazır vaziyette olması lazım. Bizim tanımladığımız deprem toplanma alanı budur.”

‘DEPREMDEN SONRASI AYAKTA BEKLEYECEĞİMİZ YERLER DEĞİL YAŞAYACAĞIMIZ ALANLAR GEREKLİ’

Gerçek anlamıyla afet toplanma alanları olup olmadığını sorduğumuz Nusret Suna şu yanıtı verdi: “Elektrik, su, ısınma, duş, pis su giderleri, kanal giderleri hazırlanmış boş alanımız var mı?​” diye sorarsanız, yok! En azından bizim bildiğimiz. Varsa göstersinler. Bu sayıların artırılması gerekiyor. Bu alanlarda çadır veya konteyner kent oluşturulacak. Bu alanlarda uzun süre yaşanılacak. 26 Eylül günü beklenen büyük deprem olsaydı ne yapacaktık? Can havliyle 2 bin 850 acil toplanma yerine koşacaktık, ayakta bekleyecektik. Peki akşam ne olacaktı? Ertesi gün ne olacaktı? Vatandaş nerede kalacaktı? Okul binalarımızı geçici barınma merkezleri olarak kullanacağız denildi. 5.8’lik depremde ne olduğunu gördük. 29 okulumuz tatil edildi. Bunun 9 tanesi ağır hasarlı 20 tanesi az ve orta hasarlı. Daha bunlar tespit edilenleri. Biz 7 büyüklüğünde deprem bekliyoruz. Acaba o kamu binaları ayakta kalabilecek mi? Helikopterlerle kent dışında gelen yardımların bir yere inmesi gerekli. Zincirlikuyu’daki kara yolları arazisi bunun için ayrılmıştı. Ama oraya devasa alışveriş merkezi, gökdelenler dikildi. Burası hem toplanma alanı hem helikopter iniş yeri olarak kullanılabilecek yerdi” 

ÖNCEKİ HABER

Boşanmak istediği için kurşunlanan Köse: Adaleti mücadeleyle ortaya çıkardık

SONRAKİ HABER

Ekoloji Birliği, 12 ve 26 Ekim'de düzenlenecek ekoloji mitinglerine çağrı yaptı

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa