Hacı Lokman Birlik soruşturması 4 yıldır yerinde sayıyor
Şırnak’ta 3 Ekim 2015 gecesi öldürülen ve ardından bedeni akrep tipi zırhlı araç ardından sürüklenen Hacı Lokman Birlik’in ölümüne ilişkin soruşturmada 4 yıldır ilerleme kaydedilmedi.
Fotoğraf: MA
Şırnak'ın Dicle Mahallesi'nde, 3 Ekim 2015 tarihinde yaralı bir halde bedeni zırhlı araca bağlanıp sürüklenerek öldürülen Hacı Lokman Birlik'in (24) ölümünün üzerinden 4 yıl geçti. Ancak, "insanlık yerde sürükleniyor" şeklinde anılan ve kamuoyunda büyük bir tepkiye neden olan olaya ilişkin Şırnak Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından yürütülen soruşturma halen tamamlanmadı. Soruşturma kapsamında bugüne kadar sadece bazı polislerin şüpheli sıfatıyla ifadeleri alındı.
TUTANAKTA CENAZENİN SÜRÜKLENDİĞİ GİZLENDİ
Olay günü yaralandıktan sonra zırhlı aracın arkasında sürüklenen Birlik'in bedeni, o dönem hastaneye götürülmek yerine, kent merkezinde bulunan Mehmet İşler Karakolu'na kadar yerde sürüklendi. Kolluk kuvvetleri tarafından tutulan tutanakta ambulansın güvenlik nedeniyle olay yerine getirilmediği yazıldı. Ancak, daha sonra dosyaya eklenen telsiz konuşmalarında ambulans talep edildiğine veya ambulansın güvenlik nedeniyle mahalleye giremeyeceğine dair bir diyalogun olmadığı tespit edildi. Olayın yaşandığı gün savcılık ile yapılan görüşme tutanağında, "yaralı şahıs" olarak bahsedilen Birlik'in bedeninin zırhlı araca bağlanarak sürüklenmesine ilişkin ise herhangi bir bilgiye yer verilmedi.
Söz konusu tutanakta, "şahsın sağlık durumu açısından risk oluşturulduğundan şahsın ekip aracına alınarak ivedi bir şekilde Şırnak Devlet Hastanesi'ne götürüldüğü" denilmesi dikkat çekti.
GÖRÜNTÜLER GÖNDERİLMEDİ
Olay yaşandıktan 2 gün sonra ise Birlik'in aile avukatları, Şırnak Cumhuriyet Başsavcılığı'na "kasten öldürme", "işkence ve kötü muamele", "kişinin hatırasına hakaret", "halkı kin ve düşmanlığa tahrik veya aşağılama", "suç işlemeye tahrik", "görevi kötüye kullanma ve suç işlemek amacıyla örgüt kurmak" suçlamalarıyla şüpheliler hakkında suç duyurusunda bulundu.
Suç duyurusunda, Birlik’in vurulduğu ve sürüklendiği yere yakın işyerlerinin kamera görüntüleri, sürüklenerek getirildiği karakolun kamera kayıtlarının ve MOBESE kayıtlarının dosya içerisine alınması talep edildi. Ayrıca, zırhlı araç içerisindeki polislerin ve sürükleme esnasında küfür eden polisin kimlik bilgilerinin tespitini ve şüphelilerin tespitinden sonra tutuklama ve kaçak durumda olanlar için yakalama kararı çıkarılması talep edildi.
Suç duyurusunu kabul eden savcılık ise, emniyetten Birlik’i sürükleyenleri, kayda alanları ve internet ortamında kimin paylaştığının tespitini istedi. Ancak, emniyet ve ilgili kurumlar tarafından gönderilen cevaplarda ya kameraların arızalı olduğu ya da olay gününe dair bir kayda rastlanmadığı iddia edildi.
CENAZE BAŞINDA 30 POLİS TOPLU FOTOĞRAF ÇEKTİ
Birlik'in aile avukatları, suç duyurusunun yanı sıra bazı görüntülere ulaşarak dosyaya sundu. Görüntülerde 30’a yakın polisin Hacı Lokman Birlik’in cenazesinin önünde toplu fotoğraf çektiği görülürken, avukatlar polislerin kimlik tespitinin yapılarak, haklarında "kamu görevlisinin suçu bildirmeme" suçlamasıyla suç duyurusunda bulundu.
Öte yandan, olayın gerçekleştiği gün iki polisin müşteki sıfatıyla ifadesi alındı. Her iki polis de verdikleri beyanda, "ceset üzerinde bombalı tuzak ihtimali" nedeniyle halat kullandıklarını iddia etti.
Olaydan günler sonra müşteki sıfatıyla Birlik’in ağabeyi Mehmet Birlik'in ifadesi alındı. Ağabey Birlik, şikayetçi olduğunu belirtti.
Yaklaşık bir ay sonra dosyaya giren "görüntü inceleme ve tespit tutanağı"nda karakolun önünde fotoğraf çeken bir polisin kimliği tespit edildi. Yine, aynı tarihte bahsi geçen zırhlı araçta görevli polislerin isimleri dosyaya girdi.
TELSİZ KAYITLARI DOSYAYA EKLENDİ
Olay gününe ilişkin telsiz kayıtlarının dosyaya eklenmesiyle birlikte, avukatlar bir dilekçe daha vererek konuşmaları yapan polislerin tespitini talep etti. Talep dilekçesini kabul eden savcılık, olay günü telsiz konuşmalarında emri veren ve telsiz konuşmalarını yapan şahısların açık kimlik bilgilerini istedi. Emniyet verdiği cevapta, "Telsiz kodlarının personele tahsisli olduğunu ancak olay günü gerçekleşen yoğun muhabere sebebiyle aynı telsizin farklı personel tarafından kullanılmış olma ihtimali’’ ile talep edilen konuşmaların kime ait olduğunun tespitini yapamadıklarını belirtti. Sonrasında, avukatların talebi üzerine savcılık telsiz kayıtlarının hangi personele tahsisli olduğunu istedi.
"MEN EDİLDİ" DENİLEN POLİSLER GÖREVDE
Bu sırada İçişleri Bakanlığı'nın talimatı ile Emniyet Genel Müdürlüğü tarafından idari soruşturma başlatıldı. O dönem açıklama yapan dönemin Başbakanı Ahmet Davutoğlu, “Tahkikat sonuçlandı. İki polis, bu videoyu çektiği, bu davranışı sergilediği, terör operasyonlarının meşruiyetine gölge düşürdüğü için görevden alındı” dedi. “Görevden men edildi” dediği ifade edilen polislerin farklı Emniyet Müdürlüklerinde görevde olduğu daha sonra ortaya çıktı.
6 POLİSİN İFADESİ ALINDI
22 Şubat tarihinde ise, savcılık Nusaybin'de görev yapan A.G. ve İ.A. adlı polislerin "kişinin hatırasına hakaret’’ suçlamasıyla ifadelerinin alınmasını istedi. Yine, 10 Şubat 2016 tarihinde O. Ç., E. K., M.K. ve Y.Ö.'nün de benzer suçlamayla ifadeleri alındı. Emniyet tarafından düzenlenen "ses tespit tutanağı"nda ise Birlik'e küfreden polisin İ.A.A. olduğu tespit edildi.
TELSİZLERİN KİME TAHSİSLİ OLDUKLARI ORTAYA ÇIKTI
29 Aralık 2016 tarihinde Şırnak Cumhuriyet Başsavcılığı, bir kez daha emniyetten telsiz kodlarının hangi personele tahsisli olduğunu ve açık kimlik bilgilerini istedi. 2 Şubat 2017 tarihinde telsiz kodlarının hangi personele ait olduğu dosyaya sunuldu. Bir telsiz kodunun dönemin Özel Harekat Şube Müdürü M.K.’ye, başka bir telsiz kodunun ise dönemin 1'inci Sınıf Emniyet Müdürü E.R.‘ye ait olduğu ortaya çıktı.
SADECE "KİŞİNİN HATIRASINA HAKARET"TEN İŞLEM YAPILDI
Halen açık olan soruşturma dosyası, aradan geçen uzun süreye rağmen sonuçlanmadı. Bugüne kadar sadece "kişinin hatırasına hakaret" suçlamasıyla işlem yapıldı. Kodları tespit edilen amir konumundaki polislerin ise savcılık tarafından ifadelerine başvurulmadı. Dosyada yer alan ifadeler ise, idari soruşturma dolayısıyla verilen ifadeler oldu.