Bir Kavram: ENDÜSTRİ 4.0
4. Sanayi devriminden önceki süreçler hangileriydi? Bu devrimleri yaratan dönüşümler nelerdi? Üretim süreçlerinin tarihsel gelişimini açıklamaya girişelim öyleyse.
SANAYİ NASIL GELİŞMİŞTİR?
İlk sanayi devrimi (1.0), su ve buhar gücünü kullanan mekanik üretim sistemleri ile ortaya çıktı. Buharlı makinelerin üretimde kullanılması ilk dokuma tezgahlarının ortaya çıkışıydı. Bu dönem manifaktür adı verilen küçük aletlerin kullanıldığı iş yerlerinden daha gelişkin buharlı makinelerin kullanıldığı fabrikalara geçiş dönemiydi.
İkinci sanayi devrimi (2.0), Henry Ford’un ilk defa kurduğu seri üretim bandıyla ortaya çıkmıştır (Fordizm). Bu seri üretim bantlarının geliştirilmesi günümüzde endüstri 2.0 olarak anılmakta olup halen üretimin temel mantığını oluşturmaktadır. Bu dönem devrimsel nitelik taşıyan şey elektrik gücünün yardımıyla seri üretim sistemlerinin ve yeni emek denetim formüllerinin (Taylorizm) ortaya çıkışıydı.Üçüncü sanayi devrimi (3.0) ise bilişim teknolojilerinin geliştiği 1950’li yıllarda ortaya çıktı. Özellikle mekanik elektrikle çalışan hesap makinesinin üretilmesi, daha sonraysa bilgisayara kadar uzanan dijital gelişmeler, üretim sürecinde verimliliğin artmasını sağladı. Üretim süreçlerinde bilgisayar ve iletişim teknolojilerinin kullanılmaya başlanmasıyla makinelerin payı arttı, üretim bandının hızı yükselmeye başladı.
ENDÜSTRİ 4.0 NEDİR?
Bugün yapay zeka, robotik, siber-fiziksel cihazlar ve dijital teknolojiler alanlarındaki gelişmelerle birlikte 4. Sanayi Devrimi’ne ilerlediğimizi savunanların sayısı artmıştır.
Endüstri 4.0’ın temelinde internet aracılığıyla makinelerin, insanların, makinelerle insanların, bunların tamamıyla üretilen ürünlerin arasında bağlantı kurmak hedefi yatıyor. Bu bağlantı “nesnelerin interneti” adı verilen bilişim altyapısıyla sağlanıyor. Bir diğer önemli nokta ise sensörler, buna göre sensör sistemleri üretim süreçlerinden aldığı verileri dijital ortama yansıtarak bütün bir fiziksel sürecin simülasyonunun yapılmasını ve bunun üzerinden prosese müdahale edilebilmesini sağlıyor. Böylesi bir dijital ağın bir diğer gereksinimiyse devasa bir veri analiz ağı, üretim sürecindeki bütün verilerin depolanması ve gerektiğinde görülebilmesi de bu veri analiz ağıyla mümkün oluyor. Böylelikle üretimin tüm aşamalarının ve unsurlarının birbirlerine entegre edildiği adeta bir akıllı fabrika sistemi ortaya çıkmış oluyor.
ENDÜSTRİ 4.0’IN ÇİZDİĞİ GELECEK TABLOSU NASILDIR?
İmalat süreçlerine uygulanacak olan yeniliklerin insanlığa getireceği yararlar konusunda iddialar çok çeşitli. Ekonomide verimliliği ve refahı artıracağı, rutin ve ağır işleri ortadan kaldırarak işin niteliğini yükselteceği, tüm insanlığa bolluk dünyası ve gerçek bir özgürlük sağlayacağı ileri sürülüyor. Bir yandan da sanayide böylesi bir dijital devrimin üretimin tümünde insan faktörüne ihtiyacı ortadan kaldıracağı yönünde görüşler de var. Buna göre bu sürecin sonunda üretimde tam otomasyon sağlanacak ve işçi sınıfı da ortadan kalkacak.
BU GELECEK MÜMKÜN MÜ?
Her şeyden önce bu tartışmalar kapitalist bir toplumda sürmekte olduğuna göre kapitalizmin işleyişini göz ardı ederek tartışılanı anlayamayız. Kapitalizmin temel işleyişine baktığımızda sermaye birikiminin artı değer sömürüsüne dayandığını görüyoruz. Peki artı değer nedir ve nasıl ortaya çıkar?
Bir kapitalist sermayesini makinelere, hammaddelere, işçi ücretlerine vb. yatırır. Hammadde, makineler gibi üretim unsurları değerlerini aynen üretilen ürüne aktarırlar. Ancak kapitalist üretime soktuğu diğer unsurlarla yapamayacağını canlı emekle yapabilir: İşçi çalışma saatleri boyunca kendi emek gücünün değerinden fazlasını üretebilir. Örneğin bir işçi kendi emek gücünün değeri kadar değeri 2 saatlik çalışma saatinde üretiyor ama fabrikada 10 saat çalışıyorsa, kalan 8 saatte ürettiği değer artı değerdir ve kapitalist buna el koyar. Sermaye birikiminin kaynağı da buradadır: Kapitalist işçinin emek gücü için 2 verir ama ondan 10 kazanabilir.
Yalnızca canlı emeğin üretebildiği artı değer, sermaye birikiminin ve dolayısıyla kapitalizmin can damarıdır. Eğer üretimi tamamen makine ve robotlar yaparsa sermaye birikimi olmayacaktır.
İnsanlığın gördüğü bütün teknolojik atılımların işçi sınıfını dağıtmak, yok etmek bir yana onu büyüttüğü istatistiksel verilerle sabittir. Yeni teknolojilerin geliştirilmesi de daha önce olduğu gibi başka sektörler, başka iş tanımları doğuracak, sermaye ilişkileri yayıldıkça işçileşme de sürecektir. Ama sermaye sözcülerinin iddialarının aksine refah artmak bir yana azalmaya devam edecek çünkü sermayenin kârını artırma zorunluluğu sömürüyü de derinleştirecektir.
NEDEN ALMANYA?
Bu kavramın ilk olarak 2011 yılında Almanya’da ortaya çıkması bir tesadüf değil. Endüstride dijitalleşme arayışı Alman tekellerinin uluslararası rekabette geriye düşmeye başlamalarının ve yükselen Çin sermayesiyle yarışabilme isteklerinin sonucunda ortaya konulmuş bir sanayi programı, nitekim çok kısa bir sürede Alman devletinin ulusal sanayi planı oldu. Buradan yayılarak başta ABD, Japonya, Çin gibi ülkelerde de dijital gelişmelerin sanayiye uygulanması hedefi ulusal düzeyde stratejiler haline geldi.