Teknofest de Bize mi Teknofest?
T3 Vakfı’nın açıklamalarına baktığımızda bu festival hepimizin işine yarayacakmış, sanki festival bizim için düzenleniyormuş gibi gözüküyor. Peki, durum göründüğü gibi mi, yoksa işin aslı başka mı?
Teknofest... Görece yeni bir terim olan bu sözcük, önceki yıl düzenlenmiş olan bir teknoloji festivalinin kısaltması. Teknofest’in olayı da bu festivali düzenleyen Türkiye Teknoloji Takımı Vakfı(Kısaca T3 Vakfı) tarafından şöyle anlatılıyor: “İlki geçtiğimiz yıl düzenlenen... TEKNOFEST... bu yıl da birbirinden renkli gösterilere ve teknoloji yarışmalarına ev sahipliği yapacak”. Yani takımın açıklamasına göre Teknofest, renkli gösterilere ve yarışmalara ev sahipliği yapan, bir noktaya kadar zevkine yapılan bir etkinlikler silsilesi. Atlamadan geçmeyelim, Teknofest’i düzenleyen başlıca kurumun T3 Vakfı, kendilerini de şöyle tanımlıyorlar: “Türkiye’nin, daha iyi bir dünya için sözünü ve sesini yükseltebilmesi, ekonomik ve insani açıdan gelişmiş toplumlar arasında yer alması için milli teknoloji hamlesini gerçekleştirmesinin kaçınılmaz olduğuna inanan bir grup genç girişimci ve genç profesyoneliz”, bu açıklamanın devamında düzenledikleri etkinlikleri amaçladıkları “Milli Teknoloji Hamlesi” için yapıyorlar. Hem Teknofest’in hem de onu düzenleyen kuruluş olan T3 Vakfı’nın açıklamalarına baktığımızda bu festival hepimizin işine yarayacakmış, sanki festival bizim için düzenleniyormuş gibi gözüküyor. Peki, durum göründüğü gibi mi, yoksa işin aslı başka mı? İncelememize başlarken önce işi yürütenlere bakalım.
Kimler Ne Yapıyor?
Teknofest dediğimiz mevzu belli kişi ve kurumlar tarafından düzenleniyor. Bu kurumlar arasında festivali düzenleyen temel kuruluş olan Türkiye Teknoloji Takımı, başta Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı olmak üzere tonla bakanlık, devlete bağlı ya da özel olan uzay-havacılık ve savunma sanayi kuruluşları, aralarında iktidara yakın olan medya kuruluşları, bankalar ve Google gibi uluslar arası şirketler bulunuyor. Bu kurumların yaptıkları işler ve etkinlikler festivalin programında dört ana başlığa ayrılmış durumda: etkinlikler, hava gösterileri, yarışmalar ve seminerler. Peki, bu sermaye ve devlet kuruluşları bu etkinlikleri yaparak neyi amaçlamaktadır?
Ne Yapılıyor?
1) Etkinlikler: Etkinlikler seremoniler, açılışlar, tanıtımlar ve atölyeler ile bezenmiş halka açık eylemler bütünü olarak karşımıza çıkıyor. Genel olarak festivalin görünür yüzü olan bu etkinlikler halkın, ağırlıkla da gençlik kesimlerinin, ilgisinin yoğunlaştığı ve fiziksel olarak yüzyüze geldiği teknolojik şeyleri barındırıyor. Yapılma amacı ise oldukça basit, halkın ve özellikle gençliğin festivale olan ilgisini taze tutmak. İyi de niye taze tutsun değil mi? Demek ki asıl amacı etkinliklere yedirilen şeylerde aramak lazım, örnek mi istiyorsunuz; Erdoğan’ın açılış konuşması, durmadan verilen öğüt olan “start-up” mevzuları, şirketlerin başarı hikayeleri ve dahası örnek verilebilir. Sadece bu da değil tabi, iktidarın durmadan bahsettiği “Türkiye yedi düvele karşı savaşıyor, dış tehditler bitmiyor” algısı ile körüklediği savaş politikaları da etkinliklere yedirilmiş durumda.
2) Hava Gösterileri: Hava gösterilerinin yapılma amacı etkinliklerin yapılma amacıyla parallelik gösterse de belli noktalarda ayrışan yönler taşıyor. Bu yönlerden biri de hava gösterilerinin festivalin güç gösterisi olması. Ek uzay-havacılık ve savunma sanayisinin ATAK helikopteri, Akıncı İHA’sı gibi “yerli ve milli” ürünlerle kendi reklamını yaptığı bu gösteriler iktidarın halihazırda halkın cebini cayır cayır yakan krize rağmen silahlanmayı arttırması gibi savaş politikalarını meşrulaştığı bir düzleme oturuyor.
3) Yarışmalar: Yarışmalar bir ön eleme sürecinden alnının akıyla çıkmış takımların belli kategoriler altında yarıştığı bir etkinlikler silsilesi olarak tanımlanabilir. Yarışmalara başvuru yapmış 18.000 civarı takımdan eleme sonucuyla 2.000’inin katıldığı bu etkinliklerde yarışmaların sonuçlarına göre “başarılı” olan takımlar sermaye grupları tarafından “işbirliği” yapmaya çağırılıyor, bir anlamda şirketlerin kalifiye işgücünü beslemesini sağlıyor. Üstüne üstlük bahsi geçen yarışma kategorileri sanayinin kullandığı mekanik parçaların geliştirilmesi üzerine belirlenmiş durumda. Peki bu kadar mı? Tabi ki hayır, Türkiye’de 80’li yıllardan itibaren sermayenin yoğunlaştırıldığı savunma sanayisinin ihtiyaçlarını karşılamak ve savaş politikalarını meşrulaştırmak amacıyla yarışmada düzenlemeye gidilmiş. Kategorilerde Savaşan İHA ve Sürü İHA yarışmaları olması buna örnek olarak verilebilir. Halbuki halkın hayati ihtiyaçlarının karşılanması bu yarışmaların ne konusu olmuş ne de ölçütü, ne varsa yoksa hepsi sermayenin arttırılıması uğruna!
4) Seminerler ve Take-Off: Seminerler ne kadar halka açık olarak var denilseler de büyük çoğunluğu Take-Off etkinliği altında yapılıyor, ki bu seminerler zincirine biletsiz giriş yapamıyorsunuz. Atlamadan da Take-Off’u da açıklayalım efendim: “Google tarafından sponsorluğu yapılan Uluslar arası bir girişim zirvesi”. Anlatılanlara göre seminerlere katılan küçük çaplı sermaye kuruluşlarının “şanslı” bir bölümüne Uluslar arası şirketlere kendi fikirlerini sunma imkanı tanınacak. Bunun üzerinden bu büyük şirketler de bu küçük şirketlere “rehberlik” edecek, hatta bu “şanslı” tayfanın daha da “şanslı” kısmı bu büyük şirketlere ortak olma imkanı bulabilecek! Ne kadar da güzel bir plan değil mi? Peki olay aslında büyük şirketlerin küçük şirketlere yardım eli uzatması mevzusu mudur? Tabi ki de hayır! Garanti Belgesi ile beraber tamire götürdüğümüz telefonda bile kuruş hesabı yapan bu büyük şirketler gidip de bedavadan destek ve hizmet sağlayacak değiller, ama açıklamalarda da bahsettikleri gibi bunu zorlama bir şekilde de yapmıyorlar. Yaptıkları açıklama da şu: “ Festival kapsamında düzenlenecek olan Uluslararası Girişim Zirvesi'nde, yerli teknoloji girişimlerinin yanısıra uluslararası girişimler de yer alacak ve ürün ve hizmetlerini teknoloji satın alan şirketler ve yatırımcılara sunma imkanı yakalayacak”. Bu metine ilk baktığımızda ortada hiçbir sıkıntı yokmuş gibi gözüküyor, halbuki cümlede “teknoloji satın alan şirketler ve yatırımcılar” mezvusu geçiyor. Bu ne demek? Piyasada görece büyük parası olan ve teknoloji satın alabilen, bu teknolojileri sermayeyi arttırmanın aracı haline getirebilen şirketler var demektir. Peki bu şirketler teknolojiyi nasıl ellerine geçiriyorlar: Teknoloji karşılığında para ya da hizmet vererek! Anlayacağınız Take-Off denilen seminerler bütünü de bu şirketlerin girişimcilere salt paradan ziyade cüzi bir destek vererek ellerindeki teknolojileri kullanmalarının önünü açan ve karlarına kar kattıkları bir etkinlikler silsilesi olmuş oluyor.
Özetlersek...
Teknofest’i özetlememiz gerekirse; bu festival sermayenin teknolojik, politik ve kalifiye işgücü ile alakalı ihtiyaçlarını gözetilerek yapılan bir teknoloji festivali olma özelliği taşıyor. Sermayenin savunma, havacılık-uzay, yazılım ve makine sektörlerini beslemekle beraber halkın, özellikle de gençlik kesimlerini sermayenin programına ikna etmenin etkinliği olarak düzenlenmektedir.
Belirtmeden geçmeyelim, eğer Teknofest’in programına göz atarsanız hava gösterileri kısmında sadece Türkiye’den değil Rusya’dan da gösterilerde bir yer tuttuğunu göreceksiniz, ki bu bir gün için yapılmış bir şey değil. Benzer bir durum Take-Off için de geçerli, katılan küçük şirketlerin gözle görülür bir kısmı Rusya’dan gelmekte. Bunu Türkiye’nin Rusya ile Suriye’de yaşadığı anlaşmazlıkları gidermek ve kendi yayılmacı amaçlarını gerçekleştirmek amaçlı yaptığını söylemek gayet mümkün. Bu konuda Evrensel Gazetesi’ne yazan İhsan Çaralan’ı ve Yusuf Karataş’ı okumanızı öneririz: https://www.evrensel.net/yazi/84646/bir-kolda-trump-bir-kolda-putin-iste-erdoganin-antiemperyalizmi