06 Ekim 2019 19:56

Mülteci kadınlar "Ne olur çocuğumu okutun" diyor

Malala projesi kapsamında Ankara'da 700'ün üzerinde çocuğu okula kayıt ettiren İltica ve Göç Araştırmaları Merkezi (İGAM), özellikle kadın mültecilerin "Çocuğumu ne olur okutun" dediğini belirtti.

Fotoğraf: Evrensel

Paylaş

Derya KAYA

Ankara

Mülteci çocukların okula gitmesi için çalışmalar yapan İltica ve Göç Araştırmaları Merkezi (İGAM), Malala projesi kapsamında Ankara'da 700'ün üzerinde çocuğu okula kayıt ettirdi. Gazetemize konuşan Müşerref Saraçoğlu ve Eda Okutan devamsızlığın önemli bir sorun olduğunu ve bu yüzden takip ettiklerini anlattı. Bu konuda daha sistemli bir çalışma yapılması gerektiğini belirten Saraçoğlu ve Okutan, özellikle kadın mültecilerin “ne olur çocuğumu okutun” dediğini aktardı.

 

İltica ve Göç Araştırmaları Merkezi (İGAM) akademik çalışma yapmak amacıyla 2013 yılında kurulsa da sahada olan ihtiyacın artmasıyla sahaya yönelmiş bir sivil toplum örgütü. Bir yıl içerisinde Ankara’da 700’ün üzerinde çocuğu okula kayıt ettiren ve takip eden İGAM'ın bu projesi, iki yıl daha devem edecek. Proje ekibinden Müşerref Saraçoğlu, okul kaydında servis ve çevirmen bulmaktan okul idaresi ve ailelerle görüşmeye kadar kapsamlı bir çalışma yaptıklarını anlattı. Suriyeli ve Türkiyeli çocukların birlikte olduğu tiyatro, folklor, koro çalışması gibi kaynaştırıcı etkinlikler yaptıklarını belirtten Saraçoğlu, özellikle devamsızlığın önemli bir sorun olduğunu ve sürekli takip ettiklerini söyledi.

 

Ankara’daki mülteci çocukların sayısı ve okula gitme oranı noktasında bir verinin olmadığını belirten Saraçoğlu, Keçiören’deki saha ofisinin kampanya ve duyurularla ailelere ulaşmaya çalıştığını dile getirdi. Saraçoğlu, “Suriyelilerin kendi aralarında Whatsapp grupları var, dayanışma çok güçlü bu anlamda. Birbirlerine haber veriyorlar ve ofisimize geliyorlar. Bazen başka derneklerden yönlendirmeler oluyor. Özellikle kadınlar, çocuklarının okuması konusunda çok duyarlı. ‘Ne olur çocuğumu okutun’ diyorlar” dedi. 

SAVAŞTAN KAÇMA DÜRTÜSÜ HALA ETKİLİYOR

“Bir gün dönecekler” diye bakıldığı için mülteci çocukların uyumu konusunda bugüne kadar yeterli çalışmanın yapılmadığını belirten Saraçoğlu şöyle konuştu: “Ancak bu yıl uyum yılı ilan edilebildi. Suriyeliler arasında da iki grup var. Bazıları hemen okullaşanlar, dili çözmüşler, kendilerini ifade ediyorlar, arkadaş grupları oluşturmuşlar bunlar şanslı ama çok az. Bir de 5 yıldır veya daha fazla zamandır Türkiye’de bulunmalarına rağmen Türkçe bilmeyenler var. Ara vermiş olanlar ortada kalıyor”. Çocukların sık sık ara vermesinde savaşın etkisine dikkat çeken Saraçoğlu, “Savaştan kaçma dürtüsüyle, yerleşememe, ne olacağını bilememe duygusu hala etkili. Çocuk 3 sene okula gitmiyor mesela, okula döndüğünde hangi sınıftan başlayacağı sorun oluyor. Yeni toplum, yeni kurallar, çocuklar uyamıyorlar” dedi.

SİSTEMLİ BİR YAKLAŞIMA İHTİYAÇ VAR

Mülteci çocukların okullaşmasında daha sistemli bir yaklaşıma ihtiyaç olduğunu vurgulayan Saraçoğlu, şöyle konuştu: “Örneğin, geçici eğitim merkezleri vardı, kademeli olarak kapatıldı. Burada okuyan çocuklar normal eğitim sistemine yönlendiriliyor ancak yeni sorunlarla karşılaşılıyor. Bunlarla ilgili daha düzenli ve standart bir yaklaşıma ihtiyaç var. Özellikle anne babanın Ankara dışında kayıtlı olması durumunda çocukların okul kayıtlarında sorunlar oluşuyor. Ailelerle işbirliği sağlanmalı. Bazı yerlerde özellikle kayıt zamanları danışma birimleri kurulmalı, rehber ofisler kurulup yol gösterilmeli. Belgeleri nerden, nasıl temin edebileceği anlatılmalı. STK’lerle, okulların kendi çabasıyla olacak bir iş değil.”

İKAMETGAH ALMADA SIKINTI YAŞAYABİLİYORLAR

Proje ekibinden Eda Okutan ise, 9 Eylül’de okullar açılana kadar bir çocuğun kaydı için bazen bir gün boyunca uğraştıklarını belirtti. İkametgah almaya kadar çocuklara eşlik ettiklerini, bazen onu almakta sıkıntı yaşadıklarını kaydeden Okutan şöyle anlattı: “Örneğin yoğun yaşadıkları Önder Mahallesi’ne yakın gittiğimiz okullarda bazen yüzde 90’ı mülteci çocuklar oluyor. Okulların kapasitelerini aşan durumlarla karşılaşıyoruz. Biz konunun daha iyi anlaşılmasını sağlıyor, sürecin hızlandırılmasına katkıda bulunmaya çalışıyoruz.”

KAPASİTESİNİ AŞAN OKULLAR VAR

Okutan, özellikle Suriyeli mültecilerin yoğun yaşadıkları yerlerde bazı okulların kapasitelerinin sınırlı kaldığını şöyle anlattı: “Bir okulda öğrenci kapasitesi 1200 ancak bu yıl 1650 olmuş kayıtlarla birlikte. Müdür, ‘Mecbur yaptık ama 9’unda başıma ne gelecek bilmiyorum. Ne dersliğim ne öğretmen var nereye sığdıracağım’ diye anlatıyordu.”

İlkokulda mülteci çocukların okula kaydının yüzde 98’lerde olduğunu ancak bunun çocukların okula gittiği anlamına gelmediğine dikkat çekerek, “Yetkililer kampanya yürüttüler, bir dolu çocuk okula kaydoldu ama sonra çoğu gitmedi. Bu dönem geçici eğitim merkezleri kapatıldığından, arada kalan öğrencilerin okullara entegre edilmeleri yavaş işliyor. Ortaokul ve lise kayıt oranları daha düşük” dedi.

DİL YÜZÜNDEN YANLIŞ ANLAŞILMALAR OLUYOR

Okutan, dil problemi yüzünden yaşanan bir olayı paylaştı: “Mesela 3 erkek çocuklu bir kadın vardı. Çocukları okula yazdırmış, ancak serviste bir anlaşmazlık olmuş, ‘ertesi gün gelmeyecekler’ demiş. Servis bir daha hiç gelme anlamış ve bir daha gelmemiş, onların da gitme imkanı olmamış. Böyle bariyerlerle karşılaşıyoruz.”

KIZ ÇOCUKLARI İÇİN AYRI ÇABA GEREKİYOR

Özellikle kız çocuklarının okula gitmesi için büyük çaba gerektiğini anlatan Okutan, “Suriyeli göçmenlerin de içinde farklılıklar var. Hem çocukların okullaşması hem de kız çocuklarının okullaşması bazı ailelerde daha geri noktada ve inanılmaz boyutlarda olabiliyor. 13-14 yaşında evlenen çocuklar var. Çocuk evlilikleri bizim de halen mücadele ettiğimiz bir sorun. Bu yüzden kız çocukları için ayrı bir çaba harcıyoruz.”

‘6 YILDIR EVDEN ÇIKMAYAN KADINLAR VAR’

Kadın sağlığı ve erken evlenmemeleri gerektiği konusunda ailelere eğitim verdiklerini anlatan Okutan, şöyle konuştu: “Sohbet imkanı bulduğumuzda kadınlar, buradaki kadınlar ne yapıyorsa onu yapmak istediklerini söylüyor, ‘Biz de araba kullanmak istiyoruz, biz de öğrenmek istiyoruz’ diyorlar. Çocuklar Türkiye’yi çok seviyor. Her zaman olumlu bir şeyler çıkarmaya çalışıyor. Geçmişte yaşadıklarını unutmak zaman alacak. Burayı bir kurtuluş olarak görmüşler. Bunun için çabalayan anneleri olunca onlar da daha mutlu. Uzun zamandır buradalar. Alışma süreci çoktan geçmiş ama 6 yıldır evden çıkmayan kadınlar var. Eğer okula gitmezlerse 13-14 yaşında evlendirilmek üzere kız çocukları evde bekleyecek, erkek çocuklar da çalışmaya gidecek. Meslek sahibi olmaları önemli. Bu toplumda yaşayacaklar, evlere kapanmasınlar yoksa ebeveynleri gibi bir durumun içerisinde kalacaklar. Gettolaşma var. Yoksa o gettolarda kendi aralarında kalacaklar ve Türkiyeli gençlerle daha da büyüyen çatışmalara neden olacak.”

 

ÖNCEKİ HABER

9 ayda en az 1320 işçi can verdi: İşçi kırımını durdurmak için örgütlenmek gerekiyor

SONRAKİ HABER

Ankara'ya yürüyen madencilere Manisa Valiliğinden engel

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa