Yerli ve milli sömürü: Torku
DİSK/Gıda-İş Genel Başkanı Seyit Aslan, Erdoğan'ın yaptığı alışverişle gündeme gelen Torku'daki emek sömürüsünü yazdı.
Fotoğraf: Murat Kula/AA
Seyit ASLAN
DİSK/Gıda-İş Genel Başkanı
Cumhurbaşkanı Recep Tayip Erdoğan’ın İstanbul Kısıklı’da Tarım Kredi Kooperatifi tarafından açılan satış mağazasına giderek Torku ürünleri alırken çekilen video ve fotoğrafları basın yoluyla servis edildi. Böylece Torku, milyonlarca lira verip yapamayacağı reklamı Erdoğan sayesinde yapmış oldu. Erdoğan’ın yapmış olduğu alışveriş sonrasında basına yansıyan fotoğrafla birlikte sosyal medyada yerli ve milli ürünler tartışması yaşandı. Torku’nun ne kadar yerli ve milli olduğu üzerine sosyal medyada ve internet sitelerinde haber çıktı, tartışıldı, yazıldı, çizildi. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın uzun süredir her konuda yerli ve milli vurgusu yaptığını biliyoruz. Mesele yerlilik ve millilik olunca akan sular duruyor. Yerli-milliyse sorun yoktur, herkes mutludur! Peki öyle mi? Daha yakından bakalım.
YERLİ-MİLLİ REKLAMININ ARDINDAKİ
Çiftçi kooperatifinin kurulduğu Konya Şeker ve onlarca işletmede üretilen ürünler 2007 yılından itibaren Torku markası adı altında üretim yapmaya başladı. Yeni kurulan işletmelerle birlikte Anadolu Birlik Holding bünyesinde 20 işletme var. Şekerle başlayan üretim sonradan çeşitlenerek, çikolata, bisküvi, lokum, sert şekerleme, helva, et ve süt ürünlerine hatta dondurulmuş gıdaya kadar uzandı. Tüm bu ürünler Torku markası altında piyasaya sürülüyor. Holding bünyesinde 2008 yılından sonra hızla büyüyen işletmelerde üretim arttıkça arttı. Üretim arttıkça çalışan işçiler üzerinde sömürü ve baskı katmerleşti. Büyüyen ve üretimini artıran kapitalist işletmelerde işçilerin payına ağır çalışma koşulları ve sömürü düştü. Bu da şunu gösteriyor; Torku’nun, hızla büyümesinin altında yatan asıl şey işçilerin emeğidir ve alın teridir. Bünyesinde çalıştırdığı binlerce işçinin sömürüsüyle büyüyen, kârlarına kâr katan, piyasada pazar payı ile önemli bir notaya gelen işletmede işçilerin çalışma ve yaşama koşullarının üzeri “yerli ve milli” örtüsüyle gizlenmek isteniyor.
İŞÇİYE BİR DOKUN BİN AH İŞİT
Anadolu Birlik Holding (Torku), bünyesinde çalışan binlerce işçinin aldığı ücret ya asgari ücret düzeyinde ya da biraz üzerinde. Hatta vergi dilimleri arttığında aldıkları ücret asgari ücretin altına inebiliyor. Eskiden kazanılmış haklar vardı, para ve parayla ölçülür ürünler, bunlar da zaman içinde geri alındı. Üretilen ürünleri bile işçiye vermiyorlar. Hemen hemen bütün işletmelerinde yaşanan durum, maksimum hızda çalışma ve verimlilik, minimum düzeyde ücret ve ağır çalışma koşulları. Görüştüğümüzde süt ve et işletmelerinde çalışan işçiler, “Bizi insan yerine koymuyorlar” diye ifade etmişlerdi yaşadıkları durumu. Özellikle et işletmesinde çalışan işçiler, boyun ve bel fıtığının çok yaygın olduğunu, kimsenin korkudan doktora gitmediğini ve rapor alamadığını söylüyor. Üzerlerinde ağır baskı olduğunu, azarlandıklarını, posta başı ve ustabaşıların, müdür ve amirlerin fabrikaları tam bir askeri düzenle, emir-komuta zinciriyle yönettiğini ifade eden işçiler, “Yaşanan işsizlik nedeniyle kimse karşı çıkamıyor yöneticilerin yaptıklarına. Esnek çalışmanın ve angaryanın her türlüsü uygulanıyor fabrikalarda. “Ne bayram ne seyran görebiliyoruz. Cenazelere ve düğünlere bile gidemiyoruz. Evimizde otururken canlı hayvan geldiğinde ölüm döşeğinde bile olsak kalkıp gitmek zorunda kalıyoruz, gitmezsek bize kapı gösteriliyor ya da paramız kesiliyor. Çok yoğun mesailer var, ama mesailerin karşılığını tam alamıyoruz. Sağlık problemimiz olduğunda acil durumlar dışında hastanelere gitme şansımız yok. İşyeri hekimleri yüzümüze bakıp ilaç yazarak tekrar işe gönderiyorlar. Yaşanan iş kazalarının üzeri örtülüyor ve kapatılıyor. Ek iş yapmak zorunda kalıyoruz. Fabrikalarda çorap ve değişik ürünler satan arkadaşlar var” diyor.
Bütün bu yaşanan baskı ve sömürü karşısında sendikalaşma istekleri var, ama işsizlik endişesi ve kaygısı bunun önüne geçiyor. Sendikalaşma adına bir şey söylense hemen işten atılmalar oluyor. Ya da sendika olacaksa, fabrika yönetimlerinin istedikleri, fabrikalarda işçilerin çalışma ve yaşama koşullarını değiştirmeyecek bir sendika olsun isteniyor. İşte yerli ve milli markamız Torku işçilerinin çalışma ve yaşama koşulları. Raflardaki ürünlerin üzerindeki janjanlı ambalajı çıkarıp attığınızda, ağır çalışma koşulları ve vahşi kapitalist sömürü ortaya çıkar. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın elinde tutarak poz verdiği yerli ve milli Torku marka ürünlerin gerçeği budur.