Operasyona karşı ortak çağrı: Dur demek bütün Türkiye halklarının görevidir
HDK, DTK, HDP ve DBP, Suriye’ye gerçekleştirilmesi planlanan operasyona karşı ortak açıklama yaptı. HDP İstanbul İl Örgütü de operasyon hazırlıklarına tepki gösterdi.
Fotoğraf: Cem GÜL
Halkların Demokratik Kongresi (HDK), Demokratik Toplum Kongresi (DTK), Halkların Demokratik Partisi (HDP) ve Demokratik Bölgeler Partisi (DBP), Türkiye’nin Suriye’ye yönelik operasyon hazırlığına ilişkin HDP Genel Merkezinde ortak basın toplantısı düzenledi.
Basın toplantısında HDK Eş Sözcüleri Gülistan Kılıç Koçyiğit, Sedat Şenoğlu, DTK Eş Başkanı Berdan Öztürk, HDP Eş Genel Başkanı Sezai Temelli, DBP Eş Başkanı Mehmet Aslan yer aldı. Ortak basın metnini okuyan HDK Eş Sözcüsü Gülistan Kılıç Koçyiğit, “Geldiğimiz aşamada savaş siyasetini dayatan, Kürt halkının ve kazanımlarının inkârını sürdürmeye çalışan bir iktidar aklı ile karşı karşıyayız” dedi.
“AKP KENDİ KRİZİNİ AŞMAK İÇİN BÖLGESEL SAVAŞI GÜNDEME GETİRDİ”
Koçyiğit, iktidarın meşruluğunu yitirdiğini ve çatırdadığını belirterek, iktidarın içinde bulunduğu krizi aşmak için bölgesel bir savaşı gündeme getirdiğini belirtti. Koçyiğit, “Herhangi bir meşruiyeti olmayan bu işgal girişimine ülke içinde meşruiyet sağlamak için Meclis'e savaş tezkeresi getirilmiştir. Bu tezkereye evet diyen bütün partiler bilmelidir ki Türkiye halkları bu savaşa rıza göstermiyor, bu savaş ve işgal girişimini onaylamıyor. Bir kez daha Türkiye halklarının çıkarları bu partiler tarafından iktidar bloğunun ve müesses nizamın çıkarlarına tercih edilmiştir” şeklinde konuştu.
İktidarın tüm meşrulaştırma çabalarına rağmen böylesi bir girişimin uluslararası toplum nazarında da kabul görmediğini söyleyen Koçyiğit, “Selefi, cihadçı çeteleri kullanarak bugüne kadar barış içinde yaşayan kadın, çocuk bütün Suriye halklarına saldıracak olan iktidar bloğu barış içinde yaşama iradesi karşısında dün olduğu gibi bugün de kaybedecektir” dedi.
'İKTİDARA DUR DENİLMELİ'
Rojava’dan bugüne kadar Türkiye’ye tehdit değil barış ve kardeşlik mesajları geldiğini söyleyen Koçyiğit, “Kendi bekası ve kini uğruna savaş kışkırtıcılığı yapan ve ülkeyi bölgesel bir savaşın içine sürükleyen iktidara ‘dur’ demek bütün Türkiye halklarının sorumluluğudur”
DAYANIŞMAYI GÜÇLENDİRMEYE ÇAĞRI
Türkiye’deki bütün yaşam savunucularına, demokratik kitle örgütlerine, sendikalara, emekçilere, kadın örgütlerine çağrı yapan Koçyiğit, “Bu savaşı durduralım, ölüm iradesine karşı yaşamı savunalım. Uluslararası kurum ve kuruluşları, insan hakları ve barış savunucularını, insanlık düşmanı barbar IŞİD’i yenen Rojava halklarına ve kazanımlarına sahip çıkmaya, halklar arasındaki dostluk ve dayanışmayı güçlendirmeye davet ediyoruz” ifadelerini kullandı.
‘BARIŞ İÇİNDE YAŞAMANIN KOŞULU SAVAŞLA OLMAZ’
HDP İstanbul İl Örgütü de operasyon hazırlıklarına yaptığı açıklama ile tepki gösterdi. Parti binasında düzenlenen basın toplantısına HDP Milletvekili Züleyha Gülüm, HDK, ESP, SYKP, Devrimci Parti, Kaldıraç, Mücadele Birliği ve DBP yöneticileri de katıldı.
Toplantının yapıldığı salona “Savaşı durduralım barışı savunalım” pankartı asılırken, açıklamayı HDP Merkez Yürütme Kurulu (MYK) üyesi Mahmut Çavlı okudu.
Çavlı, operasyon açıklamaları ile Suriye halklarının bir kez daha kaos ortamı ile karşı karşıya kaldığını dile getirdi:
“Sadece Kürtler değil, bölgede yaşayan Araplar, Türkmenler, Süryaniler, Ermeniler ve Êzidîler de büyük tehdit altındadır. Bir kez daha ısrarla altını çizerek söylemek isteriz ki, Suriye'nin kuzeyinde Türkiye'ye tehdit oluşturan herhangi bir şey yoktur. Suriyeli Kürtler, Türkiye'nin düşmanı değil, kardeşidir. Türkiye, Suriyeli Kürtlere husumet beslemek yerine, oradaki ortak yaşam anlayışını, demokratik yönetim biçimini örnek alarak, Kürt sorunu dahil yaşanan sorunları çözümüne katkı sunabilir.”
‘MÜDAHALE DAHA ÇOK YOKSULLUK VE KRİZ DEMEK’
Suriye'de iç savaşı sona erdirecek ve tüm tarafları kapsayacak demokratik bir diyalog ve müzakere sürecinin başlamasının en acil ihtiyaç olduğunu söyleyen Çavlı, en büyük tehdidin ise yeni bir askeri müdahale olduğunu vurguladı.
Çavlı konuşmasına şöyle devam etti:
“Böyle bir askeri müdahalenin anlamı, Türkiye toplumu için daha çok baskı, daha çok zam, daha çok yoksulluk, daha derin kriz, daha yaygın hukuksuzluk ve demokrasisizlik demek olacaktır. Türkiye bu adımla sınırı belirsiz tehlikeli bir maceraya ve dibi olmayan derin bir tuzağa sürüklenmek istenmektedir. Bunu hep birlikte durdurabiliriz.” (MA)
ADANA EMEK VE DEMOKRASİ GÜÇLERİNDEN BARIŞ ÇAĞRISI
Adana Emek ve Demokrasi Güçleri, operasyon hazırlıklarına tepki gösterdi.
İnsan Hakları Derneği (İHD) Adana Şubesinde düzenlenen basın toplantısında açıklamayı okuyan İHD Adana Şube Başkanı Avukat İlhan Öngör, HDP'nin itirazına rağmen geçirilen savaş tezkeresine tepki göstererek Türkiye’nin, beka sorunu değil, toplumsal barış, demokrasi, adalet ve ciddi ekonomik sorunlarının olduğunu ifade etti.
SAVAŞ ÖLÜM DEMEKTİR
Öngör, "Savaş öldürür; savaş sakat bırakır; savaş göç ettirir; savaş çocukları, kadınları, öncelikle etkiler; işkence başta olmak üzere ağır insan hakları ihlallerinin kaynağıdır; savaş, toplumların ruhsal dünyalarında gelecek nesillere de aktarılan derin örselenmelere yol açar; savaş ekolojik yıkımdır; savaş ekonomik kaynakları yok eder" dedi.
“ÇÖZÜM SAVAŞ DEĞİL MÜZAKERE”
“Savaşa karşı barışı savunan, emek ve demokrasi mücadelesi veren bu ülkenin vicdanı olanlar olarak; savaş tezkeresine evet diyenleri asla unutmayacağız" diyen Öngör, eşit, adil ve barışçıl bir yaşam kurulmasının yegane yolunun sorunların müzakere ile çözülmesiyle mümkün olduğuna dikkat çekti.
Öngör konuşmasını şu çağrı ile tamamladı: "Türkiye ve dünya kamuoyunu bilhassa da bu ülkenin vicdanı olan emek ve demokrasi güçlerini, aydınlarını, barışa inanan herkesi, başlatılan bu savaşın büyümeden sona erdirilmesi ve sorunları diyalog ve müzakereyle çözme konusunda inisiyatif almaya ve harekete geçmeye davet ediyoruz." (Adana/EVRENSEL)
DİB: SAVAŞIN GÖLGESİNDE HUKUKTAN SÖZ EDİLEMEZ
Yargı reformuna ilişkin basın toplantısı düzenleyen Demokrasi İçin Birlik, “Bu yargı reformundan adalet çıkmaz” dedi.
Açıklama yapan AİHM eski yargıcı Rıza Türmen, savaşın gölgesinde hukuktan söz edilemeyeceğini belirterek, "Paketin kabul edilmesi, yargının temel sorunlarının üstünün örtülmesine yol açacaktır" dedi.
Rıza Türmen, toplantıyı savaşın gölgesinde yaptıklarını söyleyerek, “Savaşın gölgesinde hukuktan bahsetmek daha da zor. Hukuktan bahsederken barışın da konuşulması gerekiyordu. Ama hukuk her zaman çok önemlidir. Onun için böyle savaşın gölgesinde olduğu bir süreçte de hukuk çok önem arz ediyor” dedi.
“YARGI PAKETİ SORUNLARI ÇÖZMEYECEKTİR”
Türmen’den sonra söz alan Halkevleri Eş Genel Başkanı Nuri Günay da, Türkiye’de demokrasi ve barıştan söz edilmeyeceğini söyledi. Günay, “Türkiye’de adaletin olmadığını, derinleşen ekonomik krizden dolayı halkın açlık sınırının altında yaşamasında görebiliriz. Halkın büyük çoğunluğunun açlık sınırının altında olmasının sebebi adaletsiz paylaşımından kaynaklanıyor” dedi.
“YARGI PAKETİNE VE SAVAŞ TEZKERELERİNE YOK DEMEK ZORUNDAYIZ”
Ardından söz alan HDK yönetim kurulu üyesi Salih Zeki Tomak ise “Bu yargı paketi savaşa giren hükümetin muhalefetin kancasına taktığı bir yemdir. Bu yargı paketine ve savaş tezkerelerine yok demek zorundayız. Bu anlamda barış ve demokrasi isteyen herkesin bu yargı paketine hayır demesi gerekir” diye konuştu. (İstanbul/MA)
VAN DEMOKRASİ PLATFORMU: “SAVAŞ; ÖLÜM, ACI, YIKIM VE GÖZYAŞI DEMEKTİR”
Van Demokrasi Platformu, Suriye'ye yönelik operasyon hazırlığına karşı herkesi barış için ses çıkarmaya çağırdı.
Tabip Odası Başkanı Özgür Deniz Değer, Türkiye’de uzun yıllardır devam eden yönetim anlayışının, gerek uluslararası politikalarıyla gerekse de ulusal politikalarıyla, halkların beklentilerine cevap olamadığını, aksine halkların birbirleriyle kutuplaşmasına, ayrışmasına neden olduğunu ifade etti.
"Yine işsizlik ve ekonomik istikrarsızlık bu dönemde had safhaya ulaşmış, vatandaşların hukukun üstünlüğüne ve adalete olan inancını ve güvenini ve en önemlisi de barış içinde huzurlu bir geleceğe olan özlem ve inancı yitirmesine sebep olmuştur" dedi.
“HERKESİN SAVAŞA KARŞI ÇIKMASI GEREKİR”
Değer, "Savaş; ölüm, acı, yıkım ve gözyaşı demektir. Savaş tezkeresine 'evet' demiş olmak, o bölgenin kadın-erkek, genç-yaşlı-çocuk, doğa demeden tüm canlı yaşamının yok olma riskiyle karşı karşıya kalması demektir. Nerede olursa olsun her çatışma ve savaş sakatlık, göç, işkence, ağır insan hakları ihlalleri, ekonomik krizlerin derinleşmesi, işsizlik ve büyük insani dramları da beraberinde getirmektedir. Bu gerçeklikler ortadayken, iktidar partileri ve bu süreçlerde onlara destek veren kesimler, sebep oldukları krizlerden kurtulmak ve başarısızlıklarını örtbas etmek için savaşı bir araç olarak asla kullanmamalıdır" diye konuştu.
Özgür Deniz Değer, halklar arasında ayrılıkçı söylemlere, kin ve nefret tohumlarının ekilmesine karşı duran, bir arada barış içerisinde eşit koşullarda yaşamaya inanan herkesin bu savaşa karşı çıkması gerektiğini ifade etti. (Van/MA)