İDÇ’de ciyak ciyak öten alarm: Karbonmonoksit denizinde günde 12 saat çalışmak
İzmir Demir Çelik fabrikasında yüksek seviyede karbonmonoksite maruz kalan işçilere yeni yönetimin günde 12 saat çalışma dayatacağı konuşuluyor.
Turan KARA
İzmir
İzmir Demir Çelik fabrikasından kıdemli bir İşçi Münir. Çelikhaneye yeni müdür gelmesiyle sorunların da arttığını söylüyor:
“Geldiği Habaş’ta 23 mü, 27 mi işçi ne ölmüş onun sorumluluğunda. Ekipleşmek için birkaç adamını daha getirdi geldiği yerden. Çalışma düzenini değiştirmeye çalışıyor. Habaş’ın seviyesine gittikçe daha da yaklaşıyoruz. Şartlar kötüydü ama İDÇ’de iyi kötü oturmuş düzen, disiplin vardı. Şimdi işyeri kurallarının da üzerinde kendi kurallarını koymaya çalışıyor.”
Münir’in bahsettiği işçinin 8 saatlik çalışma süresini uzatan, işçinin günlük veya haftalık zamanını kontrolünden alan esnek çalışma. Peki bunun karşılığı? Münir’in bahsettiği müdür, 2006-2019 arası HABAŞ’ın yönetimindeyken en az 25 işçi can verdi. Fazlası da yarım bedenle, sakatlanarak kurtuldu ölümden.
ELİNDE CİHAZLA KÜÇÜK BİR GÖSTERİ
İDÇ’de iyi kötü oturmuş düzeni konuşuyoruz. “Bunun kötüsü ne ola ki?” dedirtiyor. Münir durumu daha açık hale getirmek için elindeki hava ölçüm cihazıyla küçük bir gösteri yapıyor. “Şu an hurda holünden, şarj vinci katına çıkacağım” diyor. Elinde hava değerlerini ölçmek için kullanılan cihazda başlangıçta normal koşullarda oksijen miktarı 21,2, karbonmonoksit miktarı 30 okunuyor.
Münir şarj vincine doğru ilerliyor, cihazın normal sirene benzer sesi frekansı artarak ikaz sesine çıkıyor. Göstergede hızla oksijen miktarı 21, karbonmonoksit 75 oluyor. Münir kedi yolu denilen vinç yolunun kenarından iki büklüm halde yürüyerek ocağa doğru ilerledikçe oksijen miktarı 1-2 puanlık oynamalar yaparken, karbonmonoksit miktarı müthiş artıyor. Sarıya yakın bir tozdan oluşan sis bulutunda cihazın yaydığı kırmızı ışık sinyali flulaşıyor. Ocağa yukardan, vinç yolundan yaklaşabileceği kadar yaklaştığında, hurda ön ısıtma çalışmış durumdayken cihaz alarm seviyesine çıkarak fabrika gürültüsü içinde ciyak ciyak ötüyor. Cihazda okunabilen son değer oksijen 22, karbonmonoksit 186 oluyor.
HAYATİ TEHLİKE ANLAMINA GELİYOR
Bu kadar karbonmonoksit canlılar için hayati tehlike anlamına geliyor. Cihaz da bunu göstermek için elinden geleni yapıyor. Münir dayanabilirse vincin çalışmasını durdurmadan arızaya bakacak. Münir bu gösteriyi, yaşadıkları içler acısı durumu göstermek için yapıyor. “Bu durum bizim rutinimiz, 20-25 sene böyle bir ortamda çalıştığını düşünsene?” diyerek. Ve devam ediyor:
“Fabrikada filtreler çalıştırılmıyor, çalıştığında da yetersiz. İsçi sağlığı açısından değil enerji tüketimi ve maliyet olarak bakılıyor. Oysa kendisi enerjiyi teşviklerin hepsinden yararlanarak üreten bir fabrika.”
120 tonluk potalara doldurulan kirli, paslı, zehirli hurdalar gök gürültüsünü andıran gürültü ve sarsıntı ile çıkan kıvılcımla şarj aldıkça, elektrotlar arasında oluşan15 bin voltluk arkla eriyor, gazlar ve duman havaya yayılıyor. Bu esnada bakımcılar genelde bir arıza ya da bakım için bu tozun içinde çalışıyor. Onu koruyan tek şey toz maskesi, gaz maskesi takıldığında çalışmak zorlaşıyor. Bu toz duman gaz silsilesinin en yakınında vinççiler var, aşağıda diğer işçiler. Toz en aşağıya gelene kadar bölgeye yayılıyor.
Fabrikanın yanı başında termik santral var, ithal ve yerli linyitle çalışıyor. Münir “Fabrikanın etrafından toz duman yayılıyor, yoldan geçenler falan görür. Sakin aldanma o duman toz çelikhaneden çıkıyor termik santralden değil. Belki de ondan daha fazla duman toz çıkarıyor, Termik santralden çıkan direkt havaya karışıyor” diyor.
VARDİYA SAYISI İNECEK ÇALIŞMA SÜRESİ ARTACAK
Şimdilerde ise işler kötü ve işten atma söylentileri yayılmaya başlamış fabrikada. Münir vardiya sayısının ikiye inebileceğini söylüyor. Ama devamında anlattıkları işçiler için işsizliğin dışında başka tehlikelerin de olduğunu gösteriyor:
“Vardiya sayısı 2’ye inebilir. İDÇ 2000’lere kadar 4 vardiya çalışıyordu. Gündüz vardiyası denen değiştirici vardiya fiili olarak kaldırılalı çok oldu. Yöneticilerin yeni tehdidine bakılırsa 12 saat çalışma dayatılacak. Vardiyayı ikiye düşürmekten bahsedilen de bu. İşçiler düşük ücretleri telafi edebilmek için sürekli mesai yapmak zorunda kalacak. Bu aynı zamanda 2 kişinin üç kişilik çalışması demek olacak ve üçüncü kapı önüne konacak.”
Bu sistemde işçiler hastalık, kaza, acil bir durumlarda ancak birbirlerine borçlanarak izin kullanabiliyor. Çünkü işçilerin hiçbir mazeret hakları yok. Cenaze, düğün, hastalık... ancak müdürler izin verirse, isçi de arkadaşını razı edebilirse o da sık olmamak ve alışkanlık haline getirmemek kaydıyla izin kullanabilir.
İŞLER KÖTÜ DENİYOR YENİLEME YAPILIYOR
Münir İDÇ yöneticilerinin stokları göstererek işlerin kötü olduğunu iddia ettiğini söylüyor. Oysa gerçek öyle değil. Fabrika satıştan ibaret olmadığı gibi, kâr marjı da üretim miktarının artırılmasıyla korunuyor. Ayrıca teşvikler ve teknolojik gelişmeler de kârı artırıyor. İşçilik maliyeti sürekli aşağı yönde ilerliyor. İDÇ’nin ikinci haddehanesi Akdemir teknolojisi yenileniyor. Seri üretime girebilecek, otomasyon, makine sistemleri ve bantlar geliştiriliyor. Ayrıca çekilen ürün çeşidi de artacak. Bu işleri ve oradaki üretimi kontrol edecek bir şirketle de anlaşma yapıldı. Ama 100’den fazla da işçi çıkarıldı, 200’e yakın işçi de ücretsiz izne gönderildi, yeniden açıldığında çağırmak üzere. Akdemir’in yenilemesi tamamlandığında İDÇ’nin üretimi artacak.
BİR ŞEY BEKLEMEYECEKSEK SENDİKACILAR NEDEN ORADA?
MESS sözleşmesi kapsamındaki fabrikada Türk Metal örgütlü. Münir şunları söylüyor: “Hayat pahalılığı, yalancı enflasyon rakamları, elektrik, doğal gaz, çarşı pazara gelen zamlar… demir çelik fabrikasında 15 lira saat ücreti olması utançtır. Saat ücretini 15’e çekmek iş değil, en fazla 4-5 senede en yüksek ücret neyse o olmalı. Burada yevmiye tahmini söylüyorum 190 liradır en yüksek, bilemiyorum. Bölüme göre değişir. Ayrıca fazla mesailer yorucu yıpratıcı ve aile düzeni ile insan sağlığını bozucu ama yeterli ücret olmadığı için fazla mesaiye kalıyoruz. Bu aynı zamanda birçok arkadaşın işsiz kalması demek çünkü 2 kişi yerine çalışıyoruz. Normal koşullarda fabrika 4 vardiya olmalı, 4 ikramiye ücretten ayrıca almalıyız. Şartlarımız otomobil işçilerine göre daha ağır.
Çalışma şartlarını anlatmaya dilimiz yetmiyor. Sendikada bitiyor iş. Bizler grevde grev hazırız. Temsilciler hep patronların ne dediğini anlatarak dolaşıyor. Çok şey beklemeyin diyor, neden beklemeyelim? Beklemeyeceksek sendikacılar neden orada? Fabrikada herkesin gözü kulağı sözleşmede bunu patrona yeterince hissetirmeliyiz. Tehditlerini boşa çıkarmalıyız. Sendika daha aktif olmalı. Habaş’tan yeni gelen müdür insana saygı duymuyor, işçiler kendi sorununu kendisi çözmeye çalışıyor. Sendika dur desin kardeşim. İnsanlar sinek gibi kırılıyor ölüyor, dur demiyor. Sendika başkanının bir kez bile demir çelik işçilerini, sorunlarını dinlemek için topladığını görmedik. Yukardan konuşmakla olmuyor, fabrikalar cehennem. Sorunları çözmek için bölümlerde kimi zaman konuşuyor tavır alıyoruz ama fabrika idaresinin müdürün tutumunu bir bölümden nasıl düzeltelim. Bütün fabrikanın birlik olması için de sendikanın ön ayak olması lazım. Sadece ücret için değil insanca yaşamak için de çalışıyoruz.”