Bu memlekette ecelinle ölmenin zorluğu...
O kadar ölü vardır ki her yanımda benim Ölüler içindeyim ölüler içindeyim
Edip Cansever
Öfkesini esmerliğinde gizleyen devrimci öğretmen arkadaşım Ercan Doğan'a...
Uzaktır Van, uzaktır karanlığın üstüne titreyen, Van Gölü'ne şavkıyan ay ışığı. Uzaktır Zilan Deresi'nden akan kanlı suyun şırıltısı. Uzaktır, Erciş ovasından göğe doğru yükselen kavakların ağıtlarla birleşen, rüzgârda savrulan sesi uzaktır. Uzaktır memleket. Dersim uzaktır. Van ovasının güneşinde donan esmer, kavruk sevdalı düşlerimiz uzaktır. Uzaktır karanlığın dönüp dolaşıp bize ulaşmayan sesi. Hozat uzaktır… Memleketin. Sana ulaşamadığımız saatler uzaktır. Herkesin ömrü kendine çekilmez olur o saatlerde. Uzaktır minik öğrencilerinin havaya kalkmış parmaklarının parıldayan heyecanlı, ürkek sesleri. Dostlarının yüzü uzaktır...
Her insanın hayatının bir döneminde bir kırılma noktası vardır elbet. Aklını kaçıracağı bir olay mutlaka geçer başından. Erciş'te, Van'da yaşayanların hayatındaki kırılma noktası ise sanırım 23 Ekim'de yaşanan 7.2'lik deprem olsa gerek.
Kimileri kader der, geçer. Kimilerine göre ise ihmalkârlık, denetimsizlik. Ve sonuç olarak insan hayatı bu memlekette ne kadar da ucuz, ecelinle ölmek ne kadar uzak, tacirin darasında ne kadar da küçük, önemsiz görünür hayatlar…
Oylarla ölçülen, “sayılara vurulan” insan; ranta tahvil edilen doğa; bir ovaya yapılan göğe doğru uzayan, çoğu kaçak, denetimsiz, insan hayatını hiçe sayan “mühendislik harikası” binaların altında kalırsınız, severek, özenerek duvarlarını anılarınızla süslediğiniz odanız size zindan olur, karanlığın ortasında bırakır sizi, sesinize ulaşılamaz olur O an.
Erciş depremi olalı yaklaşık bir yıl geçti. Depremin hemen sonrasında villasının önüne yaptığı çadırla medyada ismi sıkça gündeme gelen Salih Ölmez dışında acaba kaç "fani" mahkeme önüne çıktı? Kaç tanesi moloz yığınları altında bıraktığı canların hesabını verdi? Bu kadar zor muydu yıkılan binaları yapanları tespit edip hesap sormak.
Evet, zordur Doğu'da öğretmen olmak. Öğretmenlik dışında birçok şeyi yüksünmeden yaparsınız. Sadece derse girmek sizde bir gram vicdan varsa mümkün değildir. Her senenin başında yardım kampanyası başlatırsınız, sizi arayanlara sorar neye ihtiyacınız var diye, bu soruya verecek tek cevabınız vardır. Neye ihtiyacımız yok ki. Yeri gelir okulunuzu boyar, yeri gelir temizliğini yaparsınız.
Yıllarca atama bekleyip neresi olursa olsun giderim diyerek Erciş'e gelen öğretmenlerin yetmişten fazlasının bu depremde hayatını kaybetmesi ne kadar tesadüf olabilir? Sosyal ortamların olmaması sizi olsa olsa ancak bir kafede toplar ancak . Yoktur başka gidecek yeriniz çünkü. O kafenin kolanları da fazla alan yaratmak adına kesilmişse yapacak ne kalır artık ölülerinize ağıt yakmaktan başka.
Bir garip ölmüş diyeler
Üç günden sonra duyalar
Yaşadığın kent çekilmez olur. Her şey üstüne gelir. Daralırsınız. Sığınacak bir yer ararsınız. Belki kendindiniz, sağ kurtulmuşsunuzdur bu cehennemden; fakat yaşadığına insan nasıl sevinir. Dostunu, ev arkadaşını, sevdiğini kaybetmişken. Hangi sokaktan yürürse yürüsün aklına sizce hiç mi gelmez şu boşlukta olan binada öğrencimi kaybettim, kurtaramadım onu demek. En küçük sarsıntı da bile aklını kaybedecek duruma gelmek, soğukta ayazda atmak kendini dışarıya. Bu sorulara ancak cevap bunu yaşayanlar cevap verebilir.
Dinar'da olan depremde öğretmenlere verilen deprem tayini sanıyorum bu gerekçelere dayanarak verildi. Doğrusu da buydu. Bu psikoloji ile baş etmeye çalışan insanları yasal hakları olduğu halde tayin vermeyen Milli Eğitim Bakanı hangi “bilimsel” gerekçelere dayanarak deprem bölgesinde çalışan ve depremi yaşayan öğretmenlere tayin vermedi acaba.
Koca bir ülke deprem için seferber olmuşken Sayın Milli Eğitim Bakanının Yunus Emre'nin şiirindeki sözleri gibi üç gün sonra açıklama yapma zahmetini göstermesi de pek manidar oldu. Bırakalım deprem bölgesinde çalışan öğretmenlere ilişkin olumlu bir şey yapmayı zorunlu hizmet yılını bir yıl daha artırdı. Ee ne yapalım buna da “şükür” Allahtan daha önce Zonguldak maden ocağında hayatını kaybeden maden işçilerine yönelik “güzel öldüler” benzeri açıklama gelmedi kendisinden.
*Erciş/Van
Evrensel'i Takip Et